Fethiye / Çalış Sahilinde renklerin dansı

Büyük kent insanlarının aklına tatil deyince öncelikle deniz ve güneş gelir. Ülkemizde bunun öncelikli yeri güney sahilleridir. Her çalışanın hayalidir yaz aylarında deniz-güneş-bozulmamış doğal ortam. Bedeni ve zihni tazelemenin en bilindik yolu.

Gün boyu güneşlenip, denizin tadını çıkardıktan sonra, güneşin miskinleştirdiği ruh halinden sıyrılmak için aceleyle duş alıp, akşam âlemlere akmak istenir.

Bu programın içine küçük bir ilaveyle ruhunuzu beslemeye ne dersiniz?

Güneyin o yapış yapış nefes aldırmayan boğucu sıcağından sonra insan çoğu zaman hiç bir şey yapmak istemez. Oysa Çalış sahilinde günün yorgunluğunu atmak için, deniz sonrası gün batırma ayinleri yapılır neredeyse. Güneş batarken bir şezlonga uzanıp sessizce renklerin sudaki danslarını izlemek en az deniz ve güneş kadar etkileyicidir.

Çalışta yaşayanlar, yerli-yabancı pek çok gezgin günbatımını mutlaka plajda veya sahil boyu uzanan banklarda güneşin batışını izler. O gün denize girmemiş olsa bile birçok insan en azından 15-20 dakikasını kendine ayırıp sahil boyu uzanan kafelerde tavşan kanı bir çay eşliğinde yada içkisini yudumlayarak uğurlar kocaman bir tepsi büyüklüğündeki kırmızı topu.

Fotoğrafla ilgili olanlar ise en telaşlı saatleridir. En güzel fotoğraf kareleri yakalama peşindedir onlar.

Kızıl adanın arkasından süzülerek kaybolan kızıl/turuncu güneşin yaydığı ışıklar dans etmeye başlar bulutlarla, denizle. Asıl şov bundan sonra başlar. Gökkuşağında ki bütün renkleri doğanın tablosunda seyredersiniz. Hem de an be an değişen renk geçişleriyle. Sarıdan kızıla, mordan yeşile, laciverde dönüşen çalış sahili her izleyeni tatlı düşlere sürükler. Dalga kıpırtılarıyla gölgelenen renkler hızla yapılan empresyonist tablolar sunar izleyenlere.

Fethiye’ye gelip de bu güzelliği yaşamadan sakın dönmeyin. Dönerseniz de Fethiye’yi gezdim-gördüm demeyin.