Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '08

 
Kategori
Deneme
 

Fethullah Gülen, Hallacı Mansur ve Karmatiler

Fethullah Gülen,  Hallacı Mansur ve Karmatiler
 

Konuya uygunluğu


Şimdilerde milyonlarca insanı etkisi altına alan ve neredeyse İslam alimi seviyesine çıkardıkları Fethullah Gülen gerçekte neyi savunuyor? Hallacı Mansur’la başlayan Yunus Emre ve Mevlana ile devam eden Şeyh Bedrettin’de siyasi kimliğini bulan panteizm düşüncesine bakış tarzı nedir? Bu düşüncenin devlet olarak var olmuş Karmatiler Devleti hakkında düşüncesi nedir? Bu yazımızda kısaca bu konuyu tartışacağız. Bu yazıyı kaleme alır iken saptırma, çarpıtma yapmadan sadece doğruyu bulmak için yola çıktık. Bu da böyle biline.

Fethullah Gülen kendi web sitesinde 01.11.2004 tarihinde yazdığı yazıda aynen şunları yazıyor.

“Karmatîlik, milâdî dokuzuncu yüzyılda Hamdan b. Karmat tarafından kurulan sapık bir Bâtınî fırkadır. Hamdan, halkın fakirliğinden yararlanarak "ortak mülkiyet" ve zenginlerin mallarını paylaşma düşünceleriyle özellikle Irak ve çevresinde tesirli olmuştur. Görünüşte dindar olsalar da, gerçekte ekonomik düşünceleri, politik beklenti ve hedefleri olan ve etraflarına topladıkları çapulcularla Abbâsî halîfesine karşı isyana kalkışan Karmatîler, senelerce ehl-i sünnet Müslümanlara zulmedip çoklarını şehit etmişlerdir. Hac yollarını kesmiş, Mekke-i Mükerreme’ye saldırmış, Hacer-ül-Esved’i çalıp Kâbe’den Basra’ya kaçırmışlardır. Nikah müessesesini de reddeden Karmatîler, haramlara, "güzel san’at" ismini vermiş, kadınlarda da ortaklığı kabûl ederek fuhuş ve her türlü ahlaksızlıkla özellikle gençleri baştan çıkarmış, şarap ve benzeri içkileri helâl saymışlardır. Kısacası, Karmatîler, kendi heva ve heveslerine göre bir din icat etmiş, kendilerinden olmayanları "cehennemlik" görmüş, fitne ve fesat üreterek senelerce bozgunculuk yapmışlardır. Bunlara, o zamanın anarşistleri, nihilistleri de denebilir.”

Bu satırları okuyan özellikle sol görüşlü arkadaşlara hiç yabancı gelmemiştir sanırım. 1960 ve 1970 yıllarda o zamanın Devrimci Gençliğin hiç de yabancısı olmadığı saldırılar. “Komünistler de ahlak yok canım, onlar karıları da ortak kullanıyorlar, bir komünistin evine git şapkayı kapıya as koca gelse dahi şapkayı görünce kapı önünde bekler.” Demek ki yüzyıllardır ortak mülkiyeti savunan zengine karşı fakir halkın yanında yer alan herkese aynı saldırılar yapılmış. Zaten yazının son satırı her şeyi ele veriyor. “ Bunlara, o zamanın anarşistleri, nihilistleri de denebilir.

Ne yapmış Karmatiler ona bakalım.

1)Ortak mülkiyeti savunmuşlar. Zenginden alıp fakire dağıtmışlar.

2) Devlet herhangi bir sultan, Padişah değil, topluluğun aydınları tarafından oluşturulan bir meclis tarafından idare edilmiş. Kararlar halka danışarak halkla beraber alınmış. Halen 21. yy Türkiye’sinde bile olmayan bir demokrasi ile yönetilmişler.

3) O dönemin ABD si niteliğindeki ABBASİ’lere karşı mücadele etmişler. Hani şu Müslüman olmaları için 670 ve 740 yılları arasında milyonlarca Türk'ü öldüren ve o dönemin en gelişmiş şehirleri olan Buhara, Semerkant gibi şehirleri yağmalayıp çoluk çocuk kimi buldularsa katleden Muavinin devamı olan Abbasi devleti. Eeee Abbasiler Müslüman eh ne de olsa, o halde onlara karşı ses çıkarmamak ve direnmemek gerek.

4) Hallacı Mansur’un yaşadığı döneme denk gelir Karmati Devleti. Tarihi araştırmalar Karmatilerin Hallacı Mansur düşüncesinden etkilendiği, din anlayışlarında panteizmin etkisinde kaldığını gösteriyor. Fethullah Gülen Karmatileri eleştirirken aslında bir yerde Hallacı Mansur’u da eleştiriyor. Aslında yine kendi sitesinde 17.10.2001 tarihli yazısında ise Hallacı Mansur'u yerden yere vuruyor. İşte o yazıdan uzun bir paragraf.

" Eğer aşkta itaat yoksa, ondan şatahatlar doğabileceği gibi, ümitsizlikler, inkisarlar, inkârlar da doğabilir. Hatta aşkın büyüklüğü nisbetinde şatahatlar büyür, kurbiyet ufkunda bu'diyetler, yani Hakk'a yakınlaşma çizgisinde uzaklaşmalar meydana gelebilir ve kıymetli şeyler bir anda kıymetsizleşebilir. Bu neticeler, aşkın ehemmiyetsiz bir şey olduğuna delâlet etmez. Aşk, 'Kalbin Zümrüt Tepeleri'nde de ifade edildiği gibi çok önemlidir. Hatta bazıları onun mecazisine bile çok büyük önem vermiş, cismanî ve bedenî aşk yüzünden ölen insanlara şehit nazarıyla bakmışlardır. Leyla ile Mecnun, Şirin ile Ferhat, Aslı ile Kerem vb. halk hikayeleri hep bu türlü kara sevdaları destanlaştırmıştır. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, aşka değer kazandıran kaide ve kurallara riayet edildiği müddetçe aşk bir mânâ ifade eder. Aksi halde aşktan beklenilen şeyler bulunamayınca ve vuslat da bir türlü gerçekleşmeyince, ilgi ve alâka küskünlüğe inkılap edebilir.

İşte -ihtimal- şeytan Allah'tan bu mukabeleyi bulamadığı için hüsrana uğramış, yıkılmış ve bir daha da doğrulamamıştır.

İtaate gelince, onda bazı yanlarıyla da olsa, bu türlü hatalı şeyler hiç olmaz. İtaat, itaat edilmesi gerekli olan Zat'a, O'nun arzu ve isteklerine itaat edilmesi gerektiği için, onun rızası istikametinde yapılan kalbî ve fiilî bir ameldir.

Öte yandan aşk, insanın muvazenesine tesir eder. Bu ise dengesiz davranışlara kapı açar. Yani aşk insanı bir açıdan mecnun/deli eder. Bu açıdan da bir yönüyle şeytan, temelden dengesiz bir varlıktır. İtaatta vaz'edilen kurallara milimi milimine uymak şarttır. Bu ise denge demektir. Âdem'in itaati tercih etmesi, onun bir dengeli varlık olduğunu gösterir.

Son bir husus, ilk başta bir tek cümle ile işaret ettiğim gibi Hallac panteist bir adamdır. O ve bir ölçüde Muhyiddin İbn-i Arabî gibi zatlar çok defa Allah'ın rahmetinin enginliği açısından meseleleri değerlendirirler; değerlendirir ve şeytan ve firavunlar için bile bir kurtuluş yolu ararlar. Bu açıdan da onların şeytan hakkında bu türlü yorumda bulunmaları, temel felsefelerinin gereğidir. Zira onlara göre 'heme ost; her şey O'dur' ve şeytan O'nun ayrı bir tezahürü, farklı bir tecellisidir. Oysa bize göre 'heme ez ost; her şey O'ndandır.' Dolayısıyla Hallac'ın 'aşkı şeytandan, itaati Âdem'den öğrenmek lazım' demesini, benimsemiş olduğu panteist düşünce açısından normal kabul etmek gerekir."

Yani Yunus Emre'yi, Hallacı Mansur'u yada Mevlana'yı karekterlerini ortaya çıkaran aşk (tanrı aşkı) Fethullah Gülen'e göre itaatkar olmalı. İşte aslında herşeyi şekillendiren zaten bu bakış tarzı değilmi. İnsanlar isyan etmemeli, herşeyi kabullenmeli, soyulsada, sömürülsede ses çıkarmamalı. Direnmek, isyanetmek, hakkını istemek en büyük suç. Ancak Fethullahçı yazar Faruk Arslan yine Fethullah Gülen web sitesinde 13.12.2003 tarihli yazısında Fethullah Gülen’i överken yazının başlığını şu şekilde yazmış. “ Fethullah Gülen’le Yunusu anladım.” Yine yazının bir yerinde Fethullah Gülen’i överek şöyle diyor “Mevlana'dan Yunus'tan ötesini dinleyin şimdi.”

Peki yazarın Fethullah Gülen’i kıyasladığı ve hatta ondan öte bulduğu Yunus Emre, Hallacı Mansur hakkında ne diyor ona bir bakalım.

"Hallac-ı Mansur ile dara asılan benem"
"İsa Peygamber ile göklere çıkan benem

Başka bir şiir.

Yin"Ol Hallac-ı Mansur ile söylendim Ene'l-Hakki"
"Benem yine onun boynuna dar urganın takan benem.

Fethullah Gülen'in istemediği ve karşı çıktığı isyankar aşk için Yunus Emre ne demiş bir bakalım.

Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne âkilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi

Gâh eserim yeller gibi
Gâh tozarım yollar gibi
Gâh akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi

Akar suların çağlarım
Dertli ciğerim dağlarım
Şeyhim anuban ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi

Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürüm ilden ile
Şeyh anarım dilden dile
Gurbette halim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi

Mecnun oluban yürürüm
Ol yâri düşte görürüm
Uyanıp melûl olurum
Gel gör beni aşk neyledi

Miskin Yunus biçareyim
Baştan ayağa yareyim
Dost elinde avareyim
Gel gör beni aşk neyledi

İşte böyle kendi çıkarları ve dünya görüşleri için Yunus Emre'yi kullananlar kendi dilleri ile tuzağa düşüyorlar.Fazla söze gerek varmı. Bundan sonrasını okuyucular karar versin.

Ali İhsan Uğuz

30.07.2008

 
Toplam blog
: 72
: 2174
Kayıt tarihi
: 11.04.08
 
 

3 Ocak 1958 doğumluyum. S.Muhasebeci Mali Müşavir olarak çalışmaktayım. Edebiyat ve sinema ilgim ..