Fethullah Gülen, ortaya çıkan kasetinde, "Cumhuriyet rejimini" nasıl yıkacağını söyle anlatıyor...

1993 YILINDAN BU GÜNE KADAR, GELMİŞ GEÇMİŞ HÜKÜMETLERİN VE DE MUHALEFET PARTİLERİNİN, FETHULLAH GÜLEN'E GÖSTERDİKLERİ HOŞGÖRÜ, TÜRKİYE'Yİ BUGÜNLERE GETİRMİŞTİR...

İktidarların ve muhalefet partilerinin, Fethullah Gülen'e gösterdikleri bu hoşgörü nedeniyle, üzülerek söylemem gerekir ki, TSK'da, "kerhen"  (istemeyerek) olsa da, bu hoşgörü kervanına katılmak zorunda kalmıştır...

NOT: Bu konuda daha fazla bilgi için, "Fethullah Gülen ve Cemaati" hakkında yazdığım bloglarıma bir göz atılmasını öneririm...Örneğin; 1. "Fethullah Gülen'in bir kaseti ve Gülen'e gösterilen hoşgörü" ve 2. "Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki "çürük elmalar" adlı bloglarıma bakılabilir...

O zaman, TSK, bu çürük elmaları neden içinden temizlemedi?... Temizlemedi; çünkü, Fethullah Gülen, aşağıda içeriğini verdiğim kasetinde söylediği gibi, sinsi ve derinden gitti; hiç eylemsel bir tavır göstermedi. Maraton'a geçme zamanını sabırla bekledi...

Ancak, geçtiğimiz Nisan ayında, Paralel Yapı'nın bir darbe hazırlığı içinde olduğu gündeme çıkınca, TSK harekete geçti; Fethullahçı subayların TSK'nın önemli ünitelerinde bulunanların, bana göre, Ağustos ayı içinde toplanacak Askeri Şura'da, TSK ile ilişkilerinin kesilmesi planladı... Paralel Yapı da, ön almak ve konumlarını korumak ve daha da ileri götürmek için planlanan zamanından önce harekete geçmek zorunda kaldı... "Kalkışmasının"  ya da "darbe girişiminin" başarısız olmasının bir nedeni de budur...

*

Cumhuriyet döneminde, başta 27 Mayıs Askeri darbesi olmak üzere, günümüze değin ülkemde gerçekleştirilen bütün askeri darbelerin tümünü gördüm ve yaşadım. Ancak, "planlama" ve "uygulama" açısından bu kadar başarısız olanı ile hiç karşılaşmadım...

Yaşadığımız bu 15 Temmuz kalkışması,  bana göre bir "askeri darbe" değil; ancak bir "darbe müsveddesi"dir....

"Gülen Cemaati" ile ilgili olarak yazdığım bir blogda,TSK içindeki "çürük elmalar" (yani Fethullahçı askerler) darbe yaparlarsa, ancak "cürümleri kadar yer yakarlar" demiştim. Öyle de oldu...

Bu darbenin "başarısız" olduğunu ifade ederken, "başarılı" olmasını istediğim anlaşılmasın sakın... Benim üzüldüğüm nokta, bu başarısız askeri darbeyi planlayan ve uygulayan, milli iradenin temsil edildiği TBMM'ni bombalayan, kendi halkını kurşunlayan ve silah arkadaşlarını tart  eden bir kısım generalin ve kurmay subayın, "Dünya"nın en seçkin askeri eğitim kurumları olan Kara ,Deniz, Hava Harp Akademileri'nden mezun olmaları ve Silahlı Kuvvetler Akademisi'nde bir üst seviyede askeri eğitim görmeleridir... Canımı yakan budur...

Neyse...

*

Yıl 1999 ve günlerden 18 Haziran...

Fethullah Gülen ile ilgili bir kaset ortaya çıkıyor; daha doğrusu çıkartılıyor...

Kim çıkarttığı belli değil...

Ama egemen güçlere gönderme yapılıyor....

*

Fethullah Gülen'in bu kasette söyledikleri, kalkışılan bu "başarısız" askeri darbenin ön hazırlığı gibi... Adeta bir "ön emir"...

Ne diyor Gülen?

"...Durmadan çalışmalıyız. Hem de hiç durmadan... Zamanı gelince, uygun boşluk bulunca maratona geçeriz. Bazıları benim için korkak diyor. Ama, bazen hasımdan kaçmak, çok önemi bir manevradır.

Dikkatli olmalıyız. Erken harekete geçersek tepemize binerler. Başka kuvvetler var ülkede. Bunları hesaba katarak temkinli yürümekte fayda var.

Daha ilerilere gitme, can damarları içinde dolaşma ve eğer sonra dönüp gelinecekse yara almadan geriye gelme meselesi, gelecek adına çok önemli bir hususlardır. Gelecek için bunlara mutlaka riayet edilmelidir.

Adliye'de, mülkiyede ve başka bir hayati müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti, öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmelidir. Yani bunlar, gelecek adına bizim o ünitelerdeki garantimizdir. Bir ölçüde onlar, bizim varlığımızın teminatıdır...

Müslümanların, belli bir noktaya ve kıvama gelecekleri ana kadar bu şekilde hizmete devam edilmesi şarttır..."

*

Bu kısa ve özet bloğumun biraz ayrıntılarına ulaşmak için, 17 Ocak 2014 günü, "siyaset" kategorisinde yazdığım, "Fethullah Gülen'in bir kaseti ve Gülen'e gösterilen hoşgörü" adlı bloğuma bakılabilir...

*

Şimdiye kadar ülkemde gerçekleştirilen askeri darbe ya da "post-modern" denilen darbe şekillerinde, halkımız "kuzu" gibi darbecilere "biat" etmiştir... Siyasilerimizin bir kısmı ise, bu darbelere yandaş olmuştur. "Bağımsız ve tarafsız" olması gereken "yargı mensuplarının" bir kısmı ise, darbelerin hukuksuzluğu karşısında sessiz kalmışlar, bazıları ise darbecileri dakikalarca ayakta alkışlanmıştır (28 Şubat "Post-Modern" darbesinde olduğu gibi)...

15 Temmuz "darbe girişiminde" ise, halkımız (gerçekçi olmak gerekirse, halkımızın bir kısmı desek daha doğru olur sanırım), biraz yönlendirme ile olsa bile, ilk kez darbecilere karşı çıkmış ve onlara direnmiştir... Bu uğurda can veren insanlarımız, "gerçek demokrasi şehidi" olarak tarihe geçeceklerdir...

Ruhları şad olsun...

cdenizkent