Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '14

 
Kategori
Siyaset
 

Fethullah Gülen'in bir kaseti ve Gülen'e gösterilen hoşgörü

Fethullah Gülen'in bir kaseti ve Gülen'e gösterilen hoşgörü
 

Ecevit iyi insandı, dürüsttü ama...Biraz fazla hoşgörülü idi...


BUGÜN KARŞIMIZDAKİ FOTOĞRAF, 28 ŞUBAT 1997'DEN BU YANA FETHULLAH GÜLEN'E GÖSTERİLEN "HOŞGÜRÜNÜN" BİR GETİRİSİDİR...

Yıl  1999 ve günlerde 18 Haziran...

Fethullah Gülen'le ilgili bir kaset ortaya çıkıyor; daha doğrusu çıkartılıyor...

Kim çıkartıyor? Belli değil...Ama egemen güçlere gönderme yapılıyor...

Ama kaseti ilk önce, ATV'nin haber bülteninde yayınlanmış ve ardında da aynı kanalın  "Siyaset Meydanı" programında tartışılmıştı... (Bunun için medya araştırması yapmaya gerek yok; hatırlayan çoktur)

Ertesi gün de, Sabah Gazetesi'nin manşeti, "Maske düştü" şeklindeydi...

Diğer gazeteler de, olaya ilgisiz kalmadılar...Ama onların ilgilendiği tek şey, "kasedi çalıştıran düğmeye kimin bastığı idi"

"Ali Kırca, Gülen kasetini yayınlayan kişi olarak 'yaptığının arkasında duran' bir yaklaşım sergiledi ve düğmeye kendisini bastığını açıkladı"(1)

Ama, bu kaset olayında asıl bilinmesi gereken şey, kasetin yayınlanması için kimler tarafından servis edildiğidir...Türkiye'deki, darbeler dahil, darbe etkisi yaratan olayların arkasında her zaman gönderme  yaptığım gibi Amerika desem, ne olur ki?

Biz şimdi, doğru ya da yanlış olduğunu bilemediğimiz kasetin içeriğine bir bakalım :(2)

"...Durmadan çalışmalıyız. Hem de hiç durmadan...Zaman gelince, uygun boşluk bulunca maratona geçeriz. Bazıları benim için korkak diyor. Ama bazen hasımdan kaçmak, çok önemli bir manevradır.

Şef döneminde çarşaflı kadınları bile astılar. Milleti kırıp geçirdiler. Dikkatli olmalıyız. Erken harekete geçersek tepemize binerler. Başka kuvvetler var ülkede. Bunları hesaba katarak temkinli yürümekte fayda var.

Adliye'de, mülkiyede ve başka bir hayati müessesede bizim arkadaşlarımızın mevcudiyeti, öyle ferdi mevcudiyetler şeklinde ele alınıp öyle değerlendirilmemelidir. Yani bunlar, gelecek adına bizim o ünitelerdeki garantimizdir. Bir ölçüde onlar, bizim varlığımızın teminatıdır...

Müslümanların, belli bir noktaya ve kıvama gelecekleri ana kadar bu şekilde hizmete devam etmesi şarttır. Huruç diyebileceğimiz çıkışlar yaparlarsa, dünya, Cezayir'deki  gibi başlarını ezer."

Ayrıca, Fethullah Gülen Hareketi'nin sermaye ve eğitim  yapılanması, sızma yoluyla devlet içinde oluşturduğu güç, siyasetle kurduğu ilişkiler, "ülkemizde en güçlü ve en etkin irtica örgütü"(3) yaratmıştır. Bu nedenle de Fethullah Gülen. "laik düzeni değiştirerek yerine teokratik İslam  diktatörlüğü tesis etmek için gizli örgüt kurmakla" suçlanmıştır"(4)

GÜLEN HAREKETİ 80'LERDE BAŞLADI, 90'LARDA GELİŞTİ, OLGUNLAŞTI VE ŞİMDİ DE PATLADI... SEBEBİ BU HAREKETE GÖSTERİLEN HOŞGÖRÜDÜR.

"Fethullah Gülen Hareketi'nin nihai hedefi -- o günledeki benim düşüncem.cd --  ise, Türkiye'de İslami bir devlet kurulduktan sonra, Türkiye'nin liderliğinde geniş katılımlı(siyasi, askeri ve ekonomik) bir İslam Birliği kurmak, Avrupa Birliği ve Rusya karşısında bir güç oluşturmaktı."(5)

Böyle bir hedefe ulaşmak, Amerika'dan başka kimin işine gelir ki?

Fethullah Gülen, amacına -- aslında ABD'nin amacına -- ulaşmak için, demokratik yöntemler ve "Ilımlı İslam" görüntüsü altında kamufle edilmiş kimliği ile, devlet ve hükümetlerin yöneticilerini, siyasi parti liderlerini elde etmiştir. Atatürkçü tanınan  bir köşe yazarı ondan ödül almış ve onunla el ele fotoğraf çektirmişlerdir...(Doğrusunu isterseniz bu kişilerin Fethullah Gülen imzalı kol saati taşıyıp taşımadıklarını bilmiyordum; ve hala da bilmiyorum)

Örneğin, dönemin Başbakan'ı -- Bülent Ecevit --  Fethullah Gülen'in okullaşmasına destek vermiş, Türk dili ve  kültürünü veren bu okulların varlığından kıvanç duyduğunu vurgulamış ve "Bunu her vesile ile belirtmeyi bir borç bilirim"(6) demiştir.

Fethullah Gülen de, bunun karşılığını vermiştir...Bloğumun başına koyduğum resmin altını okuyun lütfen..

Atatürkçü olarak tanımlanan kesimin son dönemlerdeki -- o dönemde, daha doğrusu 90'lı yıllarda -- önde gelen isimlerinde bir profesör ise, bu destek ve yakınlığını şöyle açıklamıştır :

"Sayın Gülen'in Türkiye Müslümanlığı yaklaşımı, benim yıllardır savunduğum bir yaklaşımdır. Aynı görüşü paylaşmaktan son derece mutlu oldum. Ayrıca, birçok noktada benzer duygular içinde olduğumu memnuniyetle gördüm"(7)

x   x   x

Şimdi "hoşgörülüğü" biraz daha gerilere götürelim; 90'lı yılların başlarına...Bu yıllar yukarıda da değindiğim gibi, Fethullah Gülen Hareketi'nin "gelişme ve olgunlaşma" dönemidir...

O yıllarda, "bir bilen kişi" (x) olarak tanınan bir devlet büyüğümüz, verdiği demeçlerle, "bilerek ya da kerhen" Fethullah Gülen Hereketi'ne, "Ilımlı İslam" kanalından destek veriyor gibiydi...Şimdi, bu devlet büyüğümüzden bazı alıntılar aktaracağım.

-- "İmam Hatip okullarının gayesi, sadece din adamı yetiştirmek değildir. Dinini bilen Türk vatandaşı doktor, mühendis, hakim olsa daha iyi değil mi?...İslam Birliği konusunda asıl mesele, her ülkenin İslam'ı doğru anlayıp tatbik ederek Kuran'ıngetirdiği nizamı yaşamaya çalışmasıdır. O zaman İslam dünyası gerçek manada güçlenmiş olur."(8)

NOT : 1949-1995 yıları arasında(46 yıllık bir dönemde),Türkiye'de açılan İmam Hatip okulunun toplam sayısı 548'dir... Ancak, bloğuma misafir ettiğim bu devlet büyüğümüz, 1965--1995 arasında (11-12 yıllık bir dönemde) bu sayıdaki İmam Hatip okullarının 327'sini açmakla  bir rekor kırmış ve bunların önünü de üniversiteye açmakla övünmüştür.(9)

-- "1924 Anayasası'nda, 'Türk Devleti'nin Din-i İslam'dır' denildiğine göre, devlet de bir İslam Cumhuriyeti'dir. Atatürk'ün kurduğu devlet, laik devlet değildi"(10)

Evet, 1924 Anayasası'nın bu hükmü doğrudur. Ancak, uygulamada öyle değildi ki. 1924 Anayasası ile, o güne kadar yürürlükte bulunan 1876 tarihli Osmanlı Meşrutiyet Anayasası yürürlükten kaldırılmıştır. Laiklik, o sıralarda henüz anayasaya girmemişti ama, uygulamalar laikti..."Kişisel ve dinsel egemenlik" yerine,  tam anlamı ile olmasa bile, "millet egemenliği" geçmiştir.

-- Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde yaptığı bir konuşmada, "Bizim inancımız odur ki,siyaset dinin emrinde olur; din siyasetin emrinde değil."(11)

Bütün bu sözler ve düşünceler, Fethullah Gülen Hareketi(ya da hizmeti) içinde yer bulmaz mı?

x   x   x

SONUÇ :

ABD'nin "Ilımlı İslam Projesi" çizgisinde yürüyen ve güncelimizde "patlayan" Fethullah Gülen hareketi nin-- ya da hizmetinin -- bu patlama ile söneceğini sanmak büyük bir yanılgı olur...

Ankara DGM Savcılığı'nın ek iddianamesinde(12) belirtildiğine göre, Türk Emniyet Teşkilatı'nın ABD'de koruma tahsis ettiği Fethullah Gülen, ABD'de Philedelphia(Filedelfiya) yakınlarında FBİ korumasındaki bir çiftlikte yaşamakta ve çalışmalarını buradan sürdürmektedir.

Türkiye'de, tarikatlar, demokrasinin örgütlenme hakkının bir gereği olarak görüldüğü sürece, gerek sağ ve gerekse sol partilerin oy kaygısı ile bunlarla olan bağlantısı sürecektir.

DEMOKRASİ, bu ülkede bütün kurum, kural ve ilkeleriyle yerleşinceye kadar bu böyle sürüp gidecektir.

cdenizkent

 ----------------------   :

(1) Oral Çalışlar, www.gazeteciler.com/medya-kaseti-gülen-için-düğmeye-ali-kırca*bastı

(2) O programı seyrettim, o günlerin medyasını izledim ve notlar aldım...Bu konuyla ilgili yazılar yazdım ama yine de, belki yanlış yaparım diye yine kaynak göstereyim : Oral çalışlar ve diğerleri, Yazı dizisi-16, Cumhuriyet Gazetesi, 3 Temmuz 2000

(3) Ankara DGM Başsavcılığı Raporu'ndan, Sabah Gazetesi, 1 Eylül 2000

(4) A.g.y

(5) "Türkiye'de  Sosyopolitik ve Sosyokültürel Boyutu ile İrtica". İstanbul: 2002(Kitap kendi isteğimle yayından çekilmiş ama bir devlet kurumu tarafından kullanılmıştır)

(6) Milliyet Gazetesi, 2 Eylül 2000

(7) Ömer Laçiner, "Seçkinci Bir Geleceğin Temsilcisi Olarak Fethullah  Hoca Cemaati", Birikim No.77, Eylül 1997,s.10'dan Alpaslan Işıklı,ss.44-45(özetlenmiştir, cımbızlanmıştır da diyebilirsiniz)

(x) Herhalde bu kişinin kim olduğunu biliyorsunuz; 9.Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel

(8) "Açık Pencere", Milliyet Gazetesi, Ekim 1996 ve "Eğitim Köşesi", A.g.y. Kasım 1996

(9) Hasan Sağlam, 12 Eylül Dönemi Milli Eğitim Bakanı(bana verdiği özel not)

(10) Milliyet Gazetsi, 18 Ağustos 1988

(11) Sabah Gazetesi, 13 Ağustos 1991

(12) Ankara DGM Başsavcılığı'nın Ek  İddianamesi'nden  Milliyet Gazetesi, 5 Ocak 2001

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..