Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '08

 
Kategori
Güncel
 

Fıkra gerçek oldu.

Fıkra gerçek oldu.
 

Genelkurmay başkanımız Yaşar Büyükanıt emekli olunca kendisine yurtdışından özel olarak getirtilen bir zırhlı araba tahsis edilecekmiş. Bu lüks araç kamuoyunda tartışma konusu olunca Genelkurmay “Söz konusu araç bir gümrük ödenmeksizin alınmıştır” diye açıklama yapmış. Milliyet yazarlarından Melih Aşık Perşembe günkü “Zırha kılıf” başlığı altındaki yazısında bu konuya yer vermişti. Bu durum ise bana geçmişteki bir olayı hatırlattı.

Kıbrıs harekatı sırasında Genelkurmay başkanı rahmetli Semih Sancar’dı. Ondan eminim çünkü kendisi bizim Zırhlı Birliklerdeki yedek subay diploma törenimize gelmişti. İri yarı, siyasetle ilgisi olmayan, tamamen kendi işiyle ilgilenen bir komutandı kendisi. Kıbrıs harekatından sonra kulislerde, kendisi mareşal olmalı mı diye tartışma konusu bile olmuş, ama sonuç olarak görev süresi dolunca emekli olmuştu.

Daha sonraki yıllarda bir gazeteciye şöyle bir demeç vermişti:

“Emekli olan her Genelkurmay Başkanına bir araç, bir şoför ve bir emir eri tahsis edilmeli.”

O zamanlar böyle bir uygulama yoktu. Kıbrıs harekatından sonra ABD ülkemize ambargo koymuş, Amerikan malı olan uçaklarımıza yedek parçaları dolaylı yollardan daha pahalı olarak ithal etmeye başlamıştık. Döviz sıkıntısı had safhaya ulaşmış, ekonomik durumumuz ise her geçen gün kötüye gitmektedir. Rahmetli Sancar’ın bu demeci kamuoyunda tartışma yaratmış, böyle bir talebin ülkenin ekonomik durumu göz önüne alındığında lüks bir işlem olacağı konuşulmuştu. Milliyet yazarlarından Hasan Pulur o tarihlerde köşesinde yayınladığı bir fıkra ile bu tartışmaya katılmıştı. Fıkra ise şöyleydi:

Osmanlı döneminde zengin bir kalantor (Belki de eski bir paşa) soğuk bir havada sandalla boğazın Avrupa yakasından Asya yakasına geçmektedir. Sandalda bir kendisi bir de sandalcı bulunmaktadır. Adam çok sıkı giyinmiş olup, üzerinde bir kürk, başında yün bir kalpak, ayağında kürklü çizmeler, elinde ise kalın eldivenler vardır. Sandalcının üzerinde ise bir pantolon ve bir gömlek vardır. Gömleğinin üstten 2 düğmesi ise kopuktur.

Denizin ortasına yaklaştıklarında, kürklü adam “Burnum üşüyor” der. Sandalcı önce kürkler içindeki adama , sonra da kendi haline bakar ve “La havle” diyerek kürek çekmeye devam eder. Biraz sonra adam yine “Burnum üşüyor” der. Sandalcı aynı şekilde giyinik adama ve kendi pejmurde kıyafetine bakar yine “La havle” çeker ama üçüncü defa adam yine “Burnum üşüyor” deyince artık dayanamaz ve patlar. “Beyefendi” der, “Sizin en soğuk yeriniz burnunuzun ucu, benim ise en sıcak yerim kıçımın altı. Bari burnunuzu oraya sokun da, siz de rahat edin ben de….

Şimdi bırakın, paşalara araba tahsis edilmesini, 4 yıl milletvekilliği yapanların kıyak emekliliğini düşününce insan ne yorum yapacağını şaşırıyor. Nereden nereye geldik?

Ama yine de siz burnu üşüyenlerden uzak durun….

 
Toplam blog
: 974
: 3444
Kayıt tarihi
: 16.01.07
 
 

2017 Basın özgürlük endeksine göre 180 ülkeden 155. sırada olan ülkemizde yemek tarifleri  ve tel..