Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '08

 
Kategori
Eğitim
 

Fıkra

Gazeteci (YUMURTANIN İRİSİ)


Ülkede kriz olunca, iki genç Türk gazeteci yurt dışına çıkmış. Birkaç hafta barlarda zaman geçirip, hayatın tadını çıkaran iki kafadar, paraları bitince, iş aramaya başlamışlar. Bir gün, iki gün, bir hafta, iki hafta derken, iş bulma ümitleri iyice kırılan Türk gazeteciler "ÇİFTLİKTE ÇALIŞACAK İŞÇİ ARANIYOR" diye bir ilan görünce, hemen koşarak gitmişler. Çiftlik sahibi, bunları tepeden tırnağa şöyle bir süzdükten sonra ellerine birer kürek tutuşturmuş, büyükçe bir ahırın kapısına götürmüş ve demiş ki:

-Bu ahırdaki gübreyi, 50 metre ilerideki kuyuya taşımanızı istiyorum. Bu iş için size her çalışma saati için 5 Euro ücret, günde üç öğün yemek ve yatacak yer de veririm.
Umutsuzluktan umuda ulaşan bizim genç gazeteciler, bir haftalık işi iki günde bitirivermişler. Ahır pırıl pırıl olmuş. Bizimkilerin çalışmalarından son derece memnun olan çiftlik sahibinin ağzı kulaklarındaymış ve çiftlikte sürekli iş önermiş. Bizimkiler, bir daha sokaklara düşmemek için kabul etmişler. Adam, bu sefer onları bir tavuk çiftliğine götürmüş. Makinenin başına gelmişler ve patron işin nasıl yapılacağını anlatmaya başlamış:

-Size basit bir iş vereceğim çocuklar, şu düğmeye basın, yürüyen bant çalışmaya baslar. Önünüzde iki kutu var; iri yumurtaları sağ taraftaki kutuya, küçük yumurtaları sol taraftaki kutuya koyacaksınız. Yumurta kutuları dolunca, bantlayıp ait oldukları kolilere yerleştireceksiniz.
Çiftlik sahibi işi tarif ettikten sonra çekip gitmiş. Bizimkiler de makinenin birer tarafına geçmişler ve düğmeye basmışlar. Yürüyen bant çalışmaya başlamış, önlerine gelen bir yumurtayı gören iki gazeteci başlamış tartışmaya:
-Bu yumurta büyük.
-Hayır, bu yumurta küçük.
-Yahu sen benden daha mı iyi bileceksin? Bu yumurta büyük işte!..

-Hadi be sende!.. Küçük işte!..
Bunlar tartışırken, yumurta bandı akmaya devam etmiş ve yumurtalar çöp tenekesine düşmeye başlamış. Tam o sırada yanlarından geçen çiftlik sahibi bakmış ki; onlarca yumurta boşa giderken, bizimkiler hâlâ ellerindeki bir yumurtayı tartışıyormuş. Telâşla koşup bandı durduran çiftlik sahibi öfkeyle sormuş:
-Ne yapıyorsunuz?
Gençler şaşkın şaşkın bakınca, iyice sinirlenmiş ve tekrar sormuş:
-Siz Türkiye'de ne is yapıyordunuz?
Bizimkiler cevap vermiş:

-Gazeteciydik!..

-Gazeteci olduğunuz belli oluyor; bok atmayı çok iyi beceriyorsunuz ama, iyiyle kötüyü ayırt etmeyi bir türlü beceremiyorsunuz!..

GENLER (GENETİK MÜHENDİSLİĞİ)

Dünya Genetik Projeler yarışması yapılıyormuş. Tüm ülkelerden genetik
profesörleri yarışmaya çalışmaları ile katılmış. İlk Fransız profesörün çalışmasının başına gelmişler. Jüri başkanı çalışmasının ne olduğunu
sormuş.
Fransız profesör başlamış anlatmaya:
-"Ben inek genleri ile tavuk genlerini birleştirdim, Ortaya çıkan mahlukatın eti kırmızı et kadar lezzetli, beyaz et kadar sağlıklı oldu" demiş..
Ardından diğer çalışmaları ülke ülke gezmeye başlamışlar. Sıra gelmiş Türkiye’den bizim Laz profesöre,
Jüri başkanı:
-"Sizin çalışmanız nedir?" diye sormuş.
Laz profesör anlatmış:
-"Ben demiş, karpuz genleri ile hamamböceği genlerini birleştirdim!"
Birden tüm jüri üyelerinden bir kahkaha kopmuş ve başkan Laz profesöre :
-"Bu çalışma ne ise yarar?" diye sormuş.
Laz Profesör:

-"Acayip ise yarıyor, karpuzu kesiyorsun, çekirdekleri kaçışıyor"

 
Toplam blog
: 137
: 1557
Kayıt tarihi
: 23.06.08
 
 

1963 yılı Trabzon Of doğumluyu. Emekli Öğretmenim Eğitimle ilgili konulara ilgim uzun yıllar önce..