Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '06

 
Kategori
Müzik
 

Fikret Kızılok'la zamana yolculuk

Fikret Kızılok'la zamana yolculuk
 

Müzik sesi geliyor belli belirsiz... Gitar gibi... Evet evet gitar nağmeleri... Keşke biraz daha açık olsa da net duyabilsem... Bu ses ve şarkı... Bir dakika... Fikret Kızılok sesin sahibi... 'Hher gecenin sabahı/ her kışın bir baharı/ her seyin bir zamanı/ benim dermanım yok...'' Bir Harmanım Bu Akşam'ı söylüyor. Ses kesildi. Tüh sonuymuş... Yine müzik sesi. O da ne? ''Bu Kalp Seni Unutur mu?'' başladı Sibel Sezal vokaliyle... Ben nerdeyim, ne kadar güzel bir gün. ''Bir hasretlik yüzün vardı/ İçinde bir hüzün vardı/ Söyleyecek sözüm vardı / Bu kalp seni unutur mu , bu kalp seni unutur mu / Kalbim seni unutur mu?...'' Ruhum dinlendi sanki birkaç dakikada. Tüh dolmuş geliyor... Yürüsem mi acaba? Yağmur da başlamak üzere. Binmekten başka çare yok... Off, billur gibi sesten sonra çekilir mi şimdi acı düzeyi yüksek şarkılar? Neyse ki yarım saat. Oh, kalabalık değilmiş... Müziğin sesini bu kadar açacak ne var acaba? Sanki istek var, açılması yönünde. Bir yaklaşsaydım eve. Gider gitmez ''yana yana'' 'yı dinleyip, ruhuma müzik ziyafeti çekeceğim, günün iyi devam etmesi için. Olcay'da olsaydı şimdi, geçmişe doğru gezintiye çıkardık şarkılar eşliğinde.

Çocukluğa, ilk gençliğe, anılara, birlikte büyüdüğümüz zamanlara yolculuk yapardık. Ne kadar şanslıyım çok iyi bir müzik arşivine sahip amcam, kuzenlerim olduğu, gerçek sanatçıların kaliteli şarkılarıyla müzik kulağım temelden beslendiği için. Boşuna değil, şarkılarla gülüp, ağlayıp, düşündüğüm zamanlar. Kelimelerin yetersiz kaldığı yerde şarkılarla hislerimi anlatmak boşuna değil. Uykusuz geçen uzun saatleri ''Gecenin tam üçünde'' ile, gelmesi beklenen güzel günler ''Bir harmanım bu akşam''la, giden sevgilinin ardından, ''Gönül'' diyerek yalnızlığı paylaştı, ''O bir yolcu sen bir hancı/ Gördüğün en son yalancı/ İçindeki derin sancı / Demedim mi sana gönül.'' sözleriyle.

Ya yıllarca aranılan sevgilinin özlemine, ''Bilmezler nasıl aradık birbirimizi / Bilmezler nasıl sevdik/ İki yitik hasret, iki parça can'' derken, magandalara seslendiği '' Why High One Why'' için ne demeli. Fikret Kızılok'la, ''Zaman zaman''ı, Aşık Veysel'i ''Uzun ince bir yoldayım''ın gitarlı, sazlı yorumunu, folklörü, halk müziği'ni, ''Güzel Ne Güzel Olmuşsun'u, her biri diğerinden ayrı güzellikte olan ölümsüz beste ve sözleri hatırlıyorum. Fikret Kızılok'la müzik yolculuklarına çıkıyorum, bir solukta biten şarkıları sürekli başa aldığım. Doyamıyorum sesine, gitarının nağmelerine.

Beş yıl geçmiş, 22 Eylül 2001'deki ölümünün üzerinden. Beş yıl geçmiş ama şarkıları hala canlılığını, güncelliğini, özgünlüğünü, farklılığını koruyor, hızına yetişemediğimiz sanatçı ve albümlerin biri gelip diğeri giderken. Hala kalite denilince adı geçiyor, ileriki yıllarda da geçeceği gibi. Hala, zamana yolculuk yaparken bir solukta biten şarkıları sürekli başa alıyorum. Hala şarkılarına doyamıyorum. Ve hala, ''Bu kalp seni unutur mu, bu kalp seni unutur mu/ Kalbim seni unutur mu''nun ardından, unutmaz, unutulmaz diyorum.

resim kaynağı: www.istanbulpostası.com

 
Toplam blog
: 126
: 2338
Kayıt tarihi
: 01.08.06
 
 

Kompozisyon derslerini biraz daha fazla önemsediğim, uzun cümleler kurmaya başladığımdan bu yana sev..