Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mayıs '16

 
Kategori
Deneme
 

Fil Mezarları

Fil Mezarları
 

Uçsuz bucaksız bir orman varmış. Bu ormanda tesadüfe bakın ki fillerle karıncalar hep birlikte yaşayıp gidiyorlarmış. Filler az, ama karıncalar kalabalıkmış. Bünyelerine bakınca ormanların kralları kimlermiş diye sormayı aklınıza getirmeyeceğinizi düşünüyorum. Tabi öncelikle fillermiş. Normal şartlarda fillerle karıncalar fillerin emirlerini yerine getirmek ve onları taşımak ve onlara hizmet etmek için görevliymiş. Filler günümüzdeki fillere göre daha küçük karıncalar da daha büyükmüş. Normalde daha büyük olan karıncalar fillere hizmetten takatleri kesilip, doğal mutasyona uğrayıp küçüldükçe filler de büyüdükçe büyümüş, gün olmuş karıncalar filleri taşıyamaz olmuş. Filler bir zaman sonra yaptıkları yanlışın farkına varmış ama iş işten geçmiş.

Karıncaların hizmetinden mahrum kalan filler, kendiişlerini kendileri yapmaya başlamış. Ancak aşırı tembelleştiklerinden bu yeni duruma alışmaları pek kolay olmamış. Filler kendi işlerini yaparken çok zorlanmışlar. Yazık o koca yağlı bedenlere! Bedenler yeni duruma alışamadığından bir kısmı sinirinden hasta olmuş. Yataklara düşmüş ve bazıları da ne yazık ki bulunduğu yere düşüp ölüvermiş.

Et kokusunu bazı hayvanlar kilometrelerce uzaktan alırlar. Avcı ve etçil hayvanlar et kokusunu aldıkları gibi gelivermişler uzaklardan. Daha önce etrafta gözükmeyen avcı yırtıcı, toplayıcılar kilometrelerce ötelerden gelip filleri bir güzel avlayıvermişler. Kimi avcılar etinden faydalanırken, kimileri de derilerinden hatta dişlerini dahi sökmüşler. Fil krallığı ölülerini gömmek için derin çukurlar kazdırmış. Bu defa da başka bir avcı grup türeyip, mezarları soymuşlar. Mezar soyguncularından İllallah eden filleri mezar soyguncularından biri çok rahatsız ediyormuş. Bu soyguncu diğerlerinden farklı olarak, fillere ait altın diş, kemik ne bulursa alıyor ve mezarı kapatmaya dahi tenezzül etmiyormuş.

Bir zaman sonra mezar soyguncusu ölüvermiş. Filler tam rahata erdik derken mezar soyguncusundan türeyen başka bir soyguncu ortaya çıkıvermiş. Bu sonradan türeyen kendini, türediğinin namını geride bırakmak zorunda hissetmiş. “Ne yapmalıyım da ben hem türediğimin ruhuna dua ettirmeliyim?” diye düşünmeye koyulmuş. Aklına bir fikir gelmiş ve soygunlarda bizzat uygulamaya koyulmuş. Türeyen fil mezarlarını soyuyor, mezarları açık bırakıyor ancak bunlarla yetinmiyor bizzat tam göbeklerine bir de mızrak saplıyormuş. Filler “Ya bu eski mezar soyguncusu daha insaflıydı. İyi adamdı. En azından bunun gibi soyduğu fillere mızrak saplamıyordu” diye eski namuslu, prensip sahibi, iyi kalpli mezar soyguncusunu arar ve onun ruhuna dua eder olmuşlar. Türeyen de amacına bu şekilde ulaşmış olmuş.

Sıcak ortamdan daha sıcak bir ortam yakıcı olur, sıcak unutulur. Her gün iki şamar yiyen, bir şamar yediği günü bayram sanır. Tokatlanmaya alışmış, tokatlanmazsa şımarır ve sırnaşır. Alçak ruha sahip biri komşusunun evinin de soyulmadığına üzülür. Hatta “benim evimi soydular ona üste bir de tecavüz etsinler” diye beddua eder. Çok sıkı tutulan kuş boğulup ölür, serbest bırakılırsa kaçar. Akşamlar gece, geceler sabaha döner. Doğan yaşar yaşayan yaşlanır, yaşlanan ölür. Her şey aslına döner.

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..