Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '14

 
Kategori
Sosyoloji
 

Filistin, Avrupa ve kayıtsızlık

Bilindiği üzere şu an Gazze'de yaşanan insanlık dramı siyonist İsrail'in hiç yapmadığı bir şey değildi. Öncesinde "kutsal topraklar" olarak bilinen ortadoğuve bölge sonrasında tarihe ile birlikte inceleyeceğimiz bir vakaa var önümüzde.
 
İsrail nasıl İsrail oldu? Bu soruya cevap vereceğimiz zaman avrupa sömürgeciliğinden bağımsız bir cevap vermemiz mümkün gözükmüyor. israil'i kuran zihniyet bugün orta doğuyu da "şekillendirme" düşüncesi ve planı içerisindeler. Ki ABD'nin bir önceki dış işleri bakanı olan Condoleezza Rice'nın"artık ortadoğuda haritaların değişmesi lazım" sözü buna en bariz örnek teşkil ediyor.
                                                                                                                     
Bugün eğer Filistin'e ve Gazze'ye yönelik bir okuma yapacaksak bu okumanın emperyal güçlerden bağımsız bir okuma olması düşünülemez. 
 
Ne zaman bizim gündemimize Gazze ve Filistin yer alsa kamuoyunun verdiği tepki sadece sosyal medyadaki "tepki" ile sınırlı kalmaması lazım. Artık meydanlara çıkma zamanı geldiğinin kanısındayım ki bu topraklarda antikapitalist müslümanlar bunu layığıyla yerine getiriyor. Yeterli mi peki? Elbette yeterli değil. Ekonomik ambargodan tutun, ülke içi siyasi tavra kadar - gezi süreci buna en güzel örnek - bir duruş sergilenmesi gerekiyor. Ve bu duruşun artık kitlesel bir duruş olarak ortaya çıkması gerekiyor. Bir insandan bin insana, bin insandan bir milyona ve nihayetinde ümmet bilinci ve sorumluluğu içinde tezahür etmelidir.
 
                                                                                ***
 
Yaşadığımız coğrafya bir çok sıkıntıya gebe. Bu coğrafyadaki sıkıntılar ise zaman zaman kendini kan ile zaman zaman da kendini fakirlik ile gösteriyor. Yaşadığımız ülkedeki belirsizlik hatta tek parti iktidarı olmasına rağmen bariz tartışmaların yaşanmasına vesile oluyor. Ki cumhurbaşkanlığı seçimi, komşularla sıfır sorun politikası ve demokratik açılım bunlara birer örnek teşkil ediyor. Bütün bu gelişmeler dairesinde Gazze'ye karşı izlenen politika bunlardan bağımsız değildir. Akp zihniyeti mevcut şartlar içinde nasıl "kalkınma", "müreffeh" bir yaşam ve "değişimden" söz ediyorsa Gazze'ye karşı kınama ifadeleri de aynı mantık içinde değerlendirilmelidir.
 
                                                                                 ***
 
Son günlerde sosyal medyada yankılanan sesler neden seçim zamanı geldiği zaman yerini sükunete bırakıyor?
 
Neden Gazze bugün olduğu kadar dün gündemimizde değildi? Oysa 67 sınırı diye verilen işgalci Siyonist İsrail'e neden dün yeteri kadar değinmedik? Bir özeleştiri yapmamız hasıl olmuyor mu? Bir ara gündemde yeni anayasatartışmaları vardı, daha öncesinde Avrupa birliği gündemimizde yer ediyordu, şimdi de cumhurbaşkanlığı seçimi.
Acaba bu ülkede yaşayan insanlar olarak gündemimiz biz mi belirliyoruz yoksa gündemimizde sanal ve o zamanın konuları mı yer işgal ediyor. Ne kadar hakimiz orta doğudaki gelişmelere? Ya da ne kadar hakimiz tarihten günümüze gelen vesayetçi anlayışa? Dün askeri vesayet vardı bugün AKP vesayeti yaşıyoruz. Ne kadar hakimiz gündeme?
 
                                                                                ***
 
Şu an Gazze bombardıman altında. Ve kadın, çocuk dinlemeden katil, Siyonist  İsrail kan döküyor. Sahi Birleşmiş Milletler denilen bir kuruluş vardı. Ne işe yarıyor o kuruluş? Bugün Avrupa Gazze'deki drama seyirci kalırken biz neden hala yüzümüzü batıya dönmekten bahsediyoruz. Neden bu vahşetin temellerini atan Avrupa'ya karşı bu hayranlık? Dr. Şeriati'nin Medeniyet ve Modernleşme kitabındaki tespitte belirttiği üzere batı tüketime dayatarak asimile ettiği doğuyu kendi parmağında oyuncak gibi oynatırken neden bu vurdum duymazlık?
 
Toplam blog
: 10
: 248
Kayıt tarihi
: 15.07.14
 
 

Gazeteci ..