Filistin'de insanlık dramı

İnsanlık tarihinden hiç ders almıyor. Geçmişte mazlum olan, soykırıma uğrayan bir millet, geçmişinden hiç ders almamışçasına, günümüzde başka bir mazlum ve masum milleti yok etmeye, acılar yaşatmaya başlıyor.

Geçmişte ezilen, yok edilen, gaz odalarında imha edilen ve Hitler Almanya’sı tarafından “kökü kazınmaya” çalışılan Yahudi milleti ve bu milletin oluşturduğu İsrail devleti ise bugün geçmişte kendilerinin yaşadığı ve hala izlerini silemediği o acı “insanlık dramını ise bugün çoluk çocuk demeden Filistin Halkına yaşatmaktadır.

Öyle görünüyor ki Siyonist emeller peşinde koşan İsrail geçmişinden hiç ders almamış, masum insanları katletmeye devam etmektedir. İsrail Ortadoğu’ya bir şekilde kapak atıp, devlet kurduktan sonra kutsal topraklar üzerindeki emellerini hiç göz ardı etmemiş, Arap dünyası ve Ortadoğu’daki tüm devletlerle çatışmaktan da çekinmemiştir.

Filistin’de demokratik bir seçim yapılmış, İsrail’e göre “bir terör örgütü” olan Hamas seçimle iktidara gelerek Filistin’i yönetmeye başlamış, zaman zaman İsrail’le, zaman zaman da Filistin halkının içinden çıkan “El Fetih” örgütüyle çatışmalara girmiş bir örgüt olarak karşımıza çıkmaktadır.

İşte İsrail hükümeti “bir terör örgütü” olarak tanımladığı Hamas’ın İsrail’e karşı terör saldırıları yaptığını bahane ederek başta Gazze ve Batı Şeria olmak üzere Filistin’e önce hava, daha sonrada kara harekatı başlatmış, ve Filistin’i “kan gölüne” çevirmiştir.

Bugün İsrail saldırılarının ön üçüncü günü, karadan ve havadan saldırılar halen devam etmektedir.

Şu ana kadar 750 Filistinli masum insan öldürülmüş, 3000 ‘e yakın insan ise yaralıdır.

Ölen Filistinlilerin büyük çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturması, İsrail’in hedef gözetmeksizin “kanlı katliamlarını” sürdürdüğünü ve “kan bürümüş gözlerin” masum insanları katletmeye devam edeceğini göstermektedir.

Yaşanan tüm bu katliamlara, yaşanan tüm bu insanlık dramlarına rağmen, dünya barışına soyunanlar, kendilerine medeni ve çağdaş diyen ne Avrupalılardan, nede ABD ‘den bir tepki gelmemiş, İsrail’in işlediği bu cinayetlere sessiz ve tepkisiz kalınmasını ise ibretle dünya kamuoyu izlemektedir. Özellikle Filistin halkının katledilişini seyreden bir Arap dünyası vardır.

Bu katliama en sert tepki yine Türk halkından gelmiş, Gazze’de yaşanan “soykırıma” en sert tepki cesurca ortaya konulmuştur.

Filistin halkıyla “tarihi ve kültürel bağları” bulunan Türk halkının gösterdiği tepkiyi “ne yazık ki” bizi yönetenler gösterememiştir.

İsrail Başbakanı Olmert saldırılardan iki gün önce Başbakan’ımızı ziyaret ediyor, Beş saatlik “baş başa” bir görüşme yapılıyor ve bu görüşmenin ardından saldırılar başlıyor.

Şimdi sorulan ve kamuoyunun merak ettiği konu şudur: “Başbakan İsrail başbakanı ile ne konuşmuştur?Olmert Filistin’e yapılacak harekattan başbakana bilgi vermiş midir?

Sonradan anlıyoruz ki Olmert başbakanı bu konuda bilgilendirmiştir. Bu bilgiyi İsrail’in Ankara Büyükelçisi veriyor.

Bu açıklamalar da gösteriyor ki Başbakanın bu harekâttan en azından “bilgisi” vardı.

Başbakanın “İsrail Filistin halkına karşı orantısız güç kullanmıştır” açıklaması ise kendisine Filistin’e karşı bir harekât olacağını ve bu harekâtın sivil halka yönelik olmayacağını, sadece Hamas militanlarına yönelik olacağı” bilgisinin verildiği anlaşılmaktadır.

“Orantısız güç kullanıldığı ve sivil halkın hedef alındığını” gören Türk hükümeti Ortadoğu ve Arap ülkeleri nezdinde “derhal ateş kes” sağlanması için girişimlerde bulunmuşsa da bir netice alınamamış, başbakanın bu girişimleri de sonuçsuz kalmıştır.

Son günlerde Fransa Cumhurbaşkanı Sarkoze barış girişimlerinde bulunmuş, konunun BM’de ele alınması ve baskıların artmasına daha fazla dayanamayan İsrail günde “üç saat ateş kes” uygulamasını başlatmak zorunda kalmıştır.

Filistin’de masum halka yaşatılan “insanlık dramına” artık dünya daha fazla tepkisiz kalmamalı, yaşanan bu katliamlara seyirci olmamalıdır. Bir an önce “ateş kes” sağlanarak Uluslar arası yardım kampanyaları ile Filistinlilerin yardımına koşulmalı, yaralar sarılmalıdır.

Türkiye ise bu kampanyalara önderlik etmeli, üç bine yakın yaralı insanın tedavilerinin bir an önce yapılması için gerekli girişimlerde bulunmalıdır.

Türk halkı ve Türk hükümeti “kalbi bağlarla bağlı bulunduğumuz” Filistin halkına “geçmişten gelen vefa borcunu” ödemelidir.

Sonsuzluk (Osman Özeker.)