Filmler ve mekanlar...

Pazartesi akşamı ilk kez Kanal D 'de izlediğim İlk Aşk filminde,ESKİ FOÇA başroldeydi. Güle Güle filminde BOZCAADA'nın, Gönderilmemiş Mektuplar filminde AMASRA'nın başrolde olduğu gibi..

Kırk yıl sonra Asaf'ın babasının ölümü üzerine kasabaya dönüşü ile başlayan,Azmi-Nevin-Asaf arasındaki hesaplaşmaları,küçük Ege'nin ilk aşkını anlatan Nihat Durak'ın romantik-drama türündeki filminde Eski Foça başroldeydi.

Ege mavisi-yeşili boyalı kapı ve pencereleri,avlulu pembe taş evleri ile o hep merak ettiğim fesleğen saksıları ile süslü avlularda geçen sıcacık yaşamları,aile bireylerinin bir yandan birbirleriyle hesaplaşırken,dışardan gelen tehditler karşısında birbirlerine olan tutku ve kenetlenmeleri gibi unutulan değerleri,kasaba insanının bozulmamış dostluğunu,açık sinemalarda yıldızların ,sahillerde ege güneşinin altında filizlenen ilk gençlik aşklarını anlatıyor film.

Eğer fonda Eski Foça olmasaydı, İlk Aşk filmi de böylesine aktaramazdı bize o romantizm ve sıcaklığını...

Tıpkı,Aşk-dostluk ve yaşam sevincinin işlendiği 2000 yılı altın portakal ödüllü Zeki Ökten filmi Güle Güle 'de,asıl başrolde BOZCAADA'nın olduğu gibi. Tabii ki ; çocuklukları adada geçen bir kadın ve dört erkekten oluşan beş arkadaşın yıllar sonra yeniden yine adada biraraya gelişlerini anlatan filmdeki; diğer başrol oyuncuları,Yıldız Kenter-Şükran Güngör ve 13 yıllık bir ayrılıktan sonra bu film de barışan muhteşem ikili Metin Akpınar ve Zeki Alasya ile Eşref Kolçak'ı da anmadan geçemem.

O küçücük,sakin,sıcacık ,her daim esen kekik kokulu poyrazları ile başrolde ada . Adanın sardunyalarla bezeli,cumbalı ahşap Türk evleri ile begonvillerle süslenmiş taş Rum evleri arasındaki adeta insanları birbirine yakınlaştıran daracık sokakları , sahilde mis gibi kızarmış balık kokan salaş meyhaneleri,kır kahveleri olmasa,bizi bunca ağlatıp,hala güncelliğini korurmuydu film ?

Ya 2003 yapımı Yusuf Kurçenli 'nin drama türündeki Gönderilmemiş Mektuplar'ındaki Amasra ?

Gemilerde ve açık denizlerde geçirilen 20 yıllık sürgün döneminden sonra kasabaya dönen Cem(Kadir İnanır)in vahşi kişiliğini, derin sevgisini hangi atmosfer hırçın Karadenizin dantel gibi işlediği kasabası Amasra'dan daha iyi anlatabilirdi? Ya öldüğünü sandığı sevgilisinin aşkını kalbine gömen Gülfem'in hüznünü,gözlerindeki buğuyu , Amasra'nın bitmek bilmeyen sonbahar yağmurlarından daha öte ne, sunabilirdı ki seyirciye? Amasra olmasaydı,o birbirine çok yakışan ikiliyi (Türkan Şoray-Kadir İnanır) yıllar sonra yeniden birarada göremeyecek ve küllendi sanılan aşklarının filmde bir yangına dönüşmesini izleyemeyecektik belki de..

Eski Foça -Bozcaada-Amasra ... Egenin türkuazından,Karadenizin laciverdine yapılan bir yolculuktaki üç kasaba.Üçü de sit alanı. Üçü de bakir . Üçü de beton bloklarına direnmedeler hala...Üçü de eskiye özlemin anlatıldığı, en güzel filmlerin en başrol oyuncuları...

Fotoğraf: Eski Foça(wow.turkey.com sitesinden alınmıştır)