Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Aralık '14

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Filolojik dilin işlevleri, Osmanlıca-Türkçe-İngilizce

Filolojik dilin işlevleri, Osmanlıca-Türkçe-İngilizce
 

İnternet'ten alınmıştır.


İlkel insanın iletişim aracı olan işaretlerden, iletişimin ulaştığı son teknoloji olan internetin ingilizcesine kadar her toplumun ve her sosyal durumun aracı olan 'filolojik dil' kullanım şartlarına göre kategorileştirildiğinde; 

Bir dilin temeli sosyaldir, sonrasında sosyalleşmenin ürünü olan edebiyattır, sonrasında toplumsal düzeni sağlayan hukuktur, sonrasında devletler arasında diyaloğ için diplomasidir, sonrasında en gelişkin dil bilimin kullandığıdır. Ayrıca her toplumda sosyal ve meslek grubunun oluşturduğu jargonlar vardır.  

ÖZELE; bir dil sosyal, edebi, hukuki, diplomatik ve bilimsel aşamalara sahiptir. 

Bu çerçevede irdelersek,

Türkçe; sosyaldir, edebidir, hukukidir ama diplamatik veya bilimsel değildir.

İng ce : sosyaldir, edebidir, hukukidir, diplomatiktir, bilimseldir ve internetin hakim dilidir.

Epeydir yazmayı düşündüğüm bu konu OSMANLICA tartışması gündeme gelince erteleyemedim.

Osmanlıca 600 yıllık birikimi araştırmak için şarttır ama ne yazık ki; gelecek Türkçe değil ingilizcedir. 

Osmanlıca'nın 600 yıllık birikimi araştırıldığında belki yarına taşınacak birşey bulunamayacak ama ne olduğu görülecektir de diplomasi ve bilim dilinin İngilizce olmasından ötürü Türkiye'de bile İngilizce bilmeyenler artık ne yazık ki ikinci kategoridedir.

Türkiye'de; 'geçmiş, şimdi ve gelecek' bağı için; Osmanlıca, Türkçe, İngilizce üçlüsü gerekiyor. denilebilir ki; geleceğin geçmiş ile bağı kalmamış ama merak edenler için Osmanlıca şart, bu doğrultuda Osmanlıca olmalı ama sadece merak edenler için seçmeli olmalı. Osmanlıcanın alfabesinin önasya alfabesi olan Arapça olmasından ötürü çevre kültürlerle bağı olan bir dilidir. 

Bir başka açıdan irdelediğimizde; dünyada hiçbir dilin üç alfabe değiştridiğini ve böylece deforme olduğunu bilmiyorum ki; Türkçe; kıril alfabesinden arap alfabesine ve sonra latin alfabesine geçmiştir ki; Orta asyada doğan temel dille osmanlıca arasındaki farktan Türkiye Cumhuriyeti diline geldiğimizde sadece aynı dil kökeni benzerliği kalmaktadır. 

Orta asyada doğan haliyle Turani kökenden doğan; Kazakça, Kırgızca, Özbekçe, Türkmence, Azerice ve Türkçe dillerinin en az % 30 en çok % 45 inin Turani kökene dayandığı sonrasının her dilin yaşadığı antropolojik sürece diğer dillerin karışımından oluşmaktadır. Örneğin Kazakça'da ne kadar farsça-arapça olabilir ki? Aynı şekilde Türkçe'de ne kadar Rusça vardır. Kazakça Rusça ile evlenmiş, Osmanlıca'da Farsça ve Arapça ile evlenmiş.     

Aynı şekilde; İrani kökenli olan Afgani, Taciki, Farisi, Keldani, Sorani, Kurmanci ve Zazaki dilleri antropoljik süreçlerinde oluşan dil evlilikleriyle değişimler göstermiştir ki; Kürt nüfusun Osmanlı bünyesine giren kürmacilerleriyle İran'da kalan Soraniler arasında veya sosyal dil düzeyinde kalan Zazaki arasında (tıpkı Kazakça ile Türkçe arasında olduğu kadar) anlaşma engelleri olduğu bilinmektedir.    

Avrupa dil kökeni olan; Latince'den türeyen avrupa dilleri bile günlük kullanımda çok farklılar göstermektedir. 

Dünyada eriyen, gelişen ve gelişimi sağlayan diller olarak bir liste düzenlense ve kamoyuna sunulsa ortaya çıkacak sonuç durumu netleştirir.

Birikimi olan tüm diller yaşamalı ki; birikim aktarımı engellenmesin.  

Bir dili ölüme götüren şartları oluşturmak veya dayatmak insanlık suçundan başka bir şey olabilir mi? 

Birikimi olan tüm dillerin yaşaması ve gelişimi sağlayan dilin öğrenildiği bir dünya dileğiyle...

 
Toplam blog
: 617
: 1221
Kayıt tarihi
: 03.12.07
 
 

Her kesimi anlama ve kabullenme bilincimle; her kişinin asgari yaşam şartlarına sahip olabildiği,..