Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Haziran '12

 
Kategori
Futbol
 

Final adını Balottelli, İtalya-İspanya diye koydu.

Final adını Balottelli, İtalya-İspanya diye koydu.
 

İspanya’nın finaldeki rakibi Almanya mı, İtalya mı olur?

EURO 2012‘de sona yaklaşırken gündemde bu soru vardı.

Futbola kafa yoranlar, onlara bakanlar, Almanya’nın favori olduğunu söylüyor/du. Almanya’yı favori görmek, Almanya hayranlığından değil, İtalya maçına kadar, Alman disiplini içinde oynayarak kazanmadan kaynaklanıyordu.

“Olan”lara bakanlar, “olacak”ı gerçek gibi sunuyorlardı. Ama maçın nasıl geçeceğinin görüntüsü, maçtan önce veriliyor gibiydi.

Ulusal marşlar söylenirken ekranlara yansıyan görüntülerde İtalya öndeydi. İtalyan futbolcular, kulübe de öyle, ulusal marşlarını öyle bir coşkuyla söylediler ki... Kaleci Buffon, bizim elinde sazı, ağzında sözü, gözleri kapalı halk ozanları gibi, yürekten söylüyordu ulusal marşını.

İtalyanlar, maç öncesi, böyle coşkuluydu, kendilerine maça vermişlerdi.

Ya Alman futbolcular, onlardan kaçı söylüyordu ulusal marşlarını?

Bir ikisi dışında kalanların dudakları bile kımıldamıyordu. Mesut, çok mesut olmalı ki, gülüyordu.

Bir yanda coşku, öte yanda donukluk!...

*****

İtalya’nın maç öncesi coşkusu, maç boyunca sahaya yansıdı.

Sahada kaldıkları sürece, ileride Balotelli'nin pusuya yatmış görüntüsü, Cassano’nun çalışkanlığı , İtalya’nın kazanma isteğini daha çok gösteriyordu. Pirlo’nun yönlendiriciliği de buna eklenince, İtalya ağır basıyordu. Almanya’nın beklenmedik anda ayağına gelen fırsatların, yine bir rastlantı gol olmayışı, İtalya’nın etkisini artırmasını sağladı.

Almanya’nın gol umudu Gomez, beklediği topları alamayınca, etkisiz kaldı. Gomez, ikinci yarıya çıkamadı, kulübede kaldı. Mesut’un taşıdığı toplar da, kalede çok az tehlike yarattı. İkinci yarıda, seyircisinin tribünlerden başlattığı coskuyla toparlanan Almanya, sonuca gidici hareketleri yapamadı.

Yapamazdı; çünkü karşısında, iki farkı yeterli görmeyen, başka goller arayan, etkili savunma yapan bir takım ve yetenekli bir kaleci vardı. Zaten İtalya, faturayı erkenden kesmişti.

Öteki maçlarda gol kaçıran, gamsız gibi gözüken Balotelli, ilk yarıda yapacağını yaptı. Hele ikinci golü, golün oluşumu, son vuruşu bakımdan çok güzeldi.

Balotelli, hem futbolluyla hem ikinci gol sonrası duruşuyla iyi görüntü verdi. Formasını çıkarması, bronz bir heykel misali öyle hareketsiz duruşu, hani “jeneriklik” derler ya, tam öyleydi.

Cassano ile Balotelli, görevlerini tamamladıkları için ikinci yarının ilerleyen dakikalarında kulübenin yolunu tuttular.

****

Almanya, kötü mü oynadı?

Bunu söylemek zor.

Her iki takımın da gol peşinde koşması, maçı güzelleştirdi. Önüne geleni yenen Almanya, sert kayaya çarpmıştı. İtalya, Almanya’nın korner atışlarında bile, geriye topluca çekilmedi. Fırsat yakalarım düşüncesiyle gol atacakları ileride bekletti. Fırsatlar da yakaladılar, ama fark açılacakken açılmadı.

Almanya, İtalya’nın fırsatları harcamasından sonra, penaltıdan da olsa, golü buldu.

Ama ne zaman?

Uzatmalar bölümünde, kalesinden çıkan, korner atışlarına “çevik kuvvet” olarak desteğe gelen, kendi orta alanında mücadele eden Neuer’in çabaları da görüntülerde kaldı.

*****

Final adını Balottelli, İtalya-İspanya diye koydu.

Baştaki soru, yerini “İtalya mı, İspanya mı?”  sorusuna bıraktı.

İspanya, topu ayağında daha çok tutan, paslarla rakibin moralini bozan oyun tarzıyla, İtalya karşısında o kadar rahat oynayacak mı?

01 Temmuz Pazar günü, futbolseverleri güzel/ zevkli bir maç bekliyor.

 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..