Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Eylül '08

 
Kategori
Türkiye Ekonomisi
 

Fındık, Karadeniz'de mazi mi olacak?

Geç açıkladığı fiyat ve sınırlı TMO alımlarıyla, fındık üreticilerini tüccar-ihracatçı ikilisinin sömürüsüne terk eden AKP hükümeti, uyduruk gündem tartışmalarıyla bu yangının siyasi etkilerini azaltmayı umuyor.

Yoksullaşmanın bütün ülkeyi teslim aldığı düşünülürse, fındık üreticilerin yaşadıkları “istikrarlı” fakirlik de, öyle kolay unutulmayacak gibi görünüyor.

Ondan önceki iktidarlarda olduğu gibi AKP de, küçük çıkarlarıyla yaşama tutunan küçük köylülerin, yoksulların umutları tükenince hızla saf değiştirdikleri gerçeği ile yüzleşecek, belki de yerel seçimde siyaseten karşılığını alacaktır.

Hiç kuşkusuz fındık üzerine yazılanlar, söylenenler; sağlıklı bir fındık tarım politikası oluşturmak yerine, gündelik siyasi kararlara olan tepkileri içeriyor.

Taban fiyatları yoluyla “ulusal” tarım ürünlerinin desteklenmesi, hemen her ülkede uygulanan sosyal bir politikadır.

Gelişmiş batı ülkeleri, tarımsal üretim alanlarını bilimsel yöntemlerle planladıkları gibi, kendi çiftçilerinin dünya piyasalarında rekabet şansını artırmak amacıyla bu sosyal politikaları da özenle uyguluyorlar.

Ancak Türkiye’de siyasi ve ekonomik rant uğruna, ne bilimsel ne de ekonomik gerçeklik hiçbir zaman tarıma yansıyamadı.

Ülkemizin geleceğini belirleyen rant siyaseti, 1960’lardan sonra planlı ekonomiden uzaklaştıkça, tarım ve sanayi alanındaki üretim de, verimlilik ve pazar hesabı dikkate alınmadan kendiliğinden gelişmek zorunda kaldı.

Devletin genel olarak tarım planlamasındaki kayıtsızlığı, üreticilerin örgütsüzlüğü ile birleşince, Karadeniz halkı fındık üretiminde bugün yaşadığımız “kara kaderin” kurbanı oldu.

İyi bir ekonomist ve işletmeci olduğuna inandığım değerli işadamı arkadaşım Ragıp Pirselimoğlu, geçen haftaki yazımı zenginleştiren bir e-posta gönderdi bana.

Sevgili Ragıp Pirselimoğlu’na duyarlılığından dolayı teşekkür ederken, görüşlerinin dikkatle okunmasını diliyorum:

“Güzel ülkemiz hakkında ilkokula adım attığımız yıllarda, bize verilen bilgiler arasında Sakarya-Kocaeli havalisinin yani Sakarya Irmağı havzasının ya da ovasının Türkiye'nin patates, mercimek ve nohut deposu olduğu ve ülkemizin dünyada tarım ürünleri açısından kendine yetebilen ender ülkelerden bir tanesi olduğu öğretilmişti, değil mi ?

Peki ne oldu da, yıllar içerisinde Güney Amerikalardan taaa Arjantin'den Brezilya'dan nohut veya dünyanın bir başka köşesinden mercimek, mısır ithal eder hale geldik...

Söyleyeyim.: Son 20-25 yıldır insafsızca uygulanan popülist politikalar sonucu Türkiye'de tarım çökertildi.

Bir zamanlar eğimi % 10’un altındaki olan tarım alanlarında ( yani Sakarya ovası gibi bereketli toprakları barındıran sahalarda ) bazı ürünlerin ekimi ve yetiştirilmesi yasaktı; bu ürünlerin arasında fındık da vardı.

Gel zaman git zaman Karadeniz bölgesinin fındık tarımına yatkın, eğimi % 10 dan fazla olan yamaçlarında yaşayan köylü vatandaşlarımızın nüfusu artıp, topraktan elde edilen gelir yeterli gelmeyince, yoğun dış göç verilmeye başlandı.

Tabi bu arada miras yoluyla bölünen tarlalar kalanlara satılarak gidiliyordu.

Bölgede(Karadeniz’de) toprağın kıymetli olması neticesinde, burada satılan 1 dönüm fındıklıkla Sakarya ovasının bereketli topraklarından 7-10 dönüm rahatlıkla satın almak mümkündü.

Bu şekilde, yerel idarelerin/seçilmişlerin ve de dolayısıyla politikacıların göz yummasıyla; göç eden insanlarımız, bu verimi yüksek topraklara babadan gördükleri fındık tarımını getirdiler.

Ve ne gördüler; Ordu-Trabzon hattında dönüm başına alınan fındıktan çok daha fazlasını hem de çok daha yüksek randımanla elde ediyorlardı.

Bugün gelinen tablo şu şekilde: Sakarya yöresi diye adlandırabileceğimiz bölgede fındık dikimi yapılmadan önce, bölgemizde üretilen fındık-yani Türkiye'nin toplam üretimi- yıllara sari olarak değişmekle birlikte, 300-400 bin ton civarında olup dünyanın ihtiyacını tam karşılıyor ve para ediyordu.

Günümüzde ise Batı Karadeniz/Doğu Marmara'da yetişen fındıkla birlikte rekolte 500-700.000 tonlara çıktı ama dünyada talep aynı oranda artmadığından, haliyle dünya piyasalarında fiyatlar arz-talep dengesi doğrultusunda baş aşağı geldi.

Kaybımız sadece bununla da kalmadı; bir yandan fındık üreticisi köylümüz ve ihracatta dolar bazındaki azalmadan dolayı ülkemiz kaybederken, bir yandan da taban alanlarındaki bu ekim değişikliği dolayısıyla dışarıdan bir çok ürünü ithal eder hale geldik...

Uygulanan popülist politikalar, tam gaz aynı mantık ve zihniyetle devam ettiği sürece, bizler üzülerek söylüyorum mini mini yavrularımıza yarınlar için hiç de iç açısı bir gelecek hazırlamıyoruz.”

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..