Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '11

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Fırsat Arkadaşlığı

Arkadaşlıklar Kampanyada…

Her sabah, ofisinize, iş yerinize gittiğinizde mail kutularımızı dolduran maillerle takvimimizi yapıyoruz. Bu mailler şu kupon satın alınan siteler. Şimdilerde resmen hayatımıza direk müdahale eder oldular. Sanki bunlardan önce hiç restoranlara gitmiyorduk, oteller hep bomboştu, evimizde oturup aktivite yapmıyorduk. Belki de bazı hobiler yeni çıktı. Yine aynı şekilde bu durumlar kampanyalar olmadığında birden “puff” diye yok oluyorlar.

Benim takıldığım nokta, hayatımızı, ilişkilerimizi, arkadaşlıklarımızı yönlendiriyor,  yönetiyor olmaları. Bir hatırlayın ne gibi kampanyalar olduğunu. Bir de süresi var, öyle rahatça da harcayamıyorsun. Nakit paran olduğunda direk harcayabiliyorsun en azından. İstediğin zaman, istediğin yerde, hunharca. Biraz fazla da versen en azından kafan rahat oluyor. “Lafım parama geçer”. Panik yaratmıyor en azından, yetiştim doldu aldım alamadım, süresi geçti diye. Düşünecek bu kadar çok şey varken… Bir de bu mu çıktı şimdi.

Utanmadan karar veriyor, şimdi bu kuponu alacaksın, iki ay içinde “ağda” yaptırmak zorundasın. Sinyalizasyon şu şekilde, iki ay içinde o tüyler elbet uzayacak. İlla gideceksin. Sadece bu ay sinemaya gidersen, mısır da yiyebilirsin. Film güzel olmasa da git, mısırını ye. Çok mühim. En harikası da, bir tatil programı, otel rezervasyonu çıkmasın. Maillerine ilk ulaşan muhterem arkadaş,  ortalığı karıştırmaya başlıyor. Benim şu zaman uyuyor gidelim, hayır ama benim bu zaman uyuyor o zaman gidelim. Zaman göreceli derler de inanmazsınız. O ilk okuyan var ya,  kendini çok organizatör sanmaz mı bir de, ona da bayılıyorum. Zaten adamlar kampanya yapmış önüne sürmüş, nerede bunun organizesi. Katılırsın ya da katılmazsın. Küçük dağları ben yarattım olayı nedir?

Ey tüketim toplumunun köleleri, indirim var diye her mağazadan alışveriş yapıyor musunuz? Çabuk!, fırsatlarda çıktı hemen almalıyız. Var mı böyle bir yaşam tarzı? Ha evet bak katılıyorum, bir şey yapmak istiyorsun, bir hobiye başlayacaksın, o zaman çıkınca alırsın. Tam da güzel denk getirmiş olursun. Tadından da yenmez hani. Hep üşeniyorsun belki ama o zaman kupon tarihiyle kendini motive eder,  başlayabilirsin. Yapacağın şeyi sevmeme ihtimaline karşı da, en azından çok para harcamamış olursun.

Kampanyalarla ilgili beni rahatsız eden noktalardan bir tanesi sizinle paylaşayım. Lüks bir restoranda kampanya oldu mu iki türlü düşünürüm ve o kuponu alamam ben. Birincisi, restoran için ayağa düşmüş derim direk. Sen koskoca bilmem ne restoransın, ne işin var senin böyle şeylerle, tövbe de… Yakma kendini. İkincisi de, sen kupon alıp gittiğinde, orada normal para vererek gelen insanlar tarafından dışlanıyorsun gibi olur. Yan masa her şeyi duyar, çünkü sen soru sormak zorundasın. Kupon neleri içeriyor, neler ekstra diye sorup duruyorsun. Böyle bir işe hiç gerek yok. Ben sanmıyorum ki bir kupon olsun da, restoranda paşalar gibi yemek yiyebilesin. Sırf bu yüzden yemekle ilgili kampanyaları hiçe sayıyorum düşer düşmez. Buradan aslında Türkiye’nin ticari hayatına çok hızlı bir geçiş yapabilirim ama konu bu değil. Yapmayayım.

Bir yandan da bu günlük kampanyaları çok başarılı buluyorum. Fikir ve yaklaşımları harika. Eminim ki, kampanyalar sayesinde reklam yapmayı bekleyen onlarca firma vardır. Gerçekten de önemli bir konudur reklam. İyisi kötüsü olmaz. Sosyal medya mı dersiniz yoksa sanal şanslar mı bilmem ama sonuç başarılı. Maillerine ilk bakanları bile organizatör yapıyor. Düşünsenize, bir erkek bunları takip ederek kız arkadaş sevgili bile edinebilir. Birçok faydası var ama zararlarının da olmadığını söyleyemezsiniz.

Türkiye’de yaşayan insanların aylar sonrasına rahatça plan yapabiliyor olması gerçekten çok önemli bir konu.  Kaçımız bunu yapabiliyoruz. Belki en yakın arkadaşımız bunu yapabiliyor. Ve işte o noktada sorunlar baş göstermeye başlıyor. O, sürekli bir plan pesinde koşuyor, siz ise daha spontane bir hayat yaşamak zorunda olduğunuz için sadece ihtiyaç duyduğunuzda araştırma yapıyorsunuz. Zorla tatile gitmekten iyidir ama neyse. Çalışıyorsanız, izin alabilseniz plan yapamazsınız, plan yaparsınız izin alamazsınız. Değişik şeyler olabilir. Yakın arkadaş dediğiniz hem anlayışlı olur. Sevgili gibidir. Tabi sevgiliyi de kıskanır, bu da başka bir yazının başlığı oluyor. İki kişilik düşünebilmelidir. Ne olacak gelsin, ben istiyorum diyemezsin. Hele ki, kampana var gitmeliyiz diyemezsiniz. Kampanya senden kıymetli mi dersin. Ciğerimi yersin, ben sana zaten kampanya olurum, merak etme sen. Budur.

Yediremiyorum kendime, öyle sürekli fırsat kovalayıp, ”çok fırsatçı çocuk dedirtmem kendime. Bu boyunduruk altına giremem. Sen de benden uzak dur o zaman “Fırsatçı Arkadaş”. Gözüm görmesin! Seni engellerim facebooktan, twitterdan… 

 
Toplam blog
: 52
: 507
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

Yeni mezun bir maden mühendisiyim. Yükseklisans yapıyorum. Bunun yanında, kalkınma antropolojisi, ci..