Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '06

 
Kategori
Ruh Sağlığı
 

Fırtınanın ortasında ayakta durmak

Fırtınanın ortasında ayakta durmak
 

Fırtınanın ortasında ayakta durabilmek için fırtınanın gözünde yaşamak gerekir. Merkez kaç gücüne göre merkez dingindir. Ancak çevresine yayıldıkça şiddeti artacaktır.

Fırtınanın çekirdeğinde güçlü bir enerjinin tam ortasında sakin ve dingin bir biçimde etkilenmeden varlığımızı sürdürebilmemizi hatta oradaki enerjiden yararlanmamızı sağlar.

Fırtınanın merkezinde olmak aynen özmerkezimizde bulunmak gibidir. Merkezden uzaklaştıkça etrafa yayılan yıkıcı enerjilerden daha çok etkilenmeye başlarız.

Özmerkezimizde kalabilmek birçok doğu öğretisinin özellikle Zen -Budistlerin temel felsefesini oluşturuyor. Zihinsel ve Ruhsal Sağlığı korumak için, ruhsal aydınlamaya giden yolu bulmak için budistler sürekli meditasyon yapıyor ve Ruhsal Bilinç'e ulaşıyor ve özmerkezlerini hiç kaybetmiyorlar. Böylece etraflarında cereyan eden fırtınalardan etkilenmiyorlar.

ÖZMERKEZİMİZDE YAŞAYABİLMEK : Ancak Ruhsal Bilinçlenme yoluyla oluyor.
Ruhsal Bilince ulaşmanın birtakım yolları var.
Bizi sağlam ve dirayetli kalabilmekten acaba ne alıkoyuyor ?

Evet, çoğu zaman buna sebep olarak dışımızda cereyan eden, dışardan gelen
" ve bize çok mantıklı görünen " nedenlerden bahsediyoruz.
Oysa dışarda olup biten herşey, bireysel ve toplumsal içimizde olup bitenlerin bir tezahürüdür. Dünyaya yansımasıdır.

O halde özmerkezimizde olabilmek ve bunu sürdürebilmek için ne yapmalı ?
Tabii bunun bir takım yolları var.

1- GÖZLEMLEME: Düşüncelerimizi ne kadar gözlemliyebiliyoruz ? Hayata nereden bakıyoruz ? Bir karınca sürekli meşguldur. Yiyecek bulma teleşıyla sadece burnunun dibini görür. Orada bulduğunu toplar. Daha ötelere bakamaz.
Oysa bir kuş kanatlarını açarak yerden yükselir. Daha uzaklardaki ve yukardaki bir ağacın dalına tutunur ve yeryüzüne bakar. Perspektifi genişler. Daha uzak mesafeleri görerek ne yapması ve nereye gitmesi konusunda bir karara varır.
Bizler de perspektifimizi kaybettiğimiz zaman detaylarda kaybolup gidiyoruz.

2- ETKİLENMEMEK :
Gerçekleri farkedelim( olumsuz olanlar dahil ) ama onlara takılmayalım. Özellikle olumsuzluklara takıldığımızda bazen haddinden fazla büyütebiliyoruz. Ve çözüm arayışına gireceğimize olumsuzları bir alşkanlık olarak hayatımızın bir parçası haline getiriyoruz. Peşin hükümler veriyor, yargılıyor, eleştiriyor, durumları veya insanları suçluyor ve sorun odaklı yaşıyoruz. Böylece iletişim biçimlerimizde de sorunlar çıkıyor. Özellikle kendimizde farkına varmadan bir değersiz hissetme durumu sözkonusuysa başkalarını değersiz kılarak bunu pekiştiriyoruz.
Olumsuz düşünce girdisi olan yerden olumlu ürün alınmıyor.
Etkilenmek yerine etkin olmaya bakabiliriz. Etkilendiğimiz zaman tepki veriyoruz ve bu bizim enerjimizi alıp götürerek zayıf klıyor. Oysa etkin olmak demek güçlü, sağlam, ayakta durmak demek.

Etkin olmak; neyin yanlı olduğuna değil de olumsuz olan değiştirek için olumlu bir duygu ve düşünceye odaklanarak yine olumlu bir tavırla nasıl bir çözüm ürettiğimizle yakından ilgilidir.
3- DENGE/ AKIŞKAN VE GEÇİRGEN DÜŞÜNCE:
Odaklandığımız olumlu bir düşünce olunca anlayışımız ve umudumuz artıyor. Bu da bizim aleyhimize bozulmş olan dengeleri tekrar hizaya sokuyor.
Odaklandığımız düşünce sabit, katı veya muğlak olmamalı. Net, berrak ve akışkan bir sıvı gibi olmalı. Sabit bir noktadan başlamalı ve düzenli, dengeli bir akış halinde yaşamımıza geçebilecek kadar geçirgen olmalı.

Aşırı odaklanırsak : sabit, katı ve statik bir durum yaratırki bu da daha ileriye gidebilmemize olanak tanımaz. Düşünce akışı aşırıysa : bu da tehlikeli. Bu kez de aşırı düşünme, aşırı konuşma, aşırı eylem seline kapılıp sürüklenir, kendimizi kaybedebiliriz.

4- KONTROL :
Arada bir iki adım geri çekilerek düşüncemizi gözden geçirmemimiz gerekiyor. Nasıl iyi bir bahçıvan tohumu ektikten sonra arada bir gidip bahçeyi kontrol ediyorsa ve hemen ürün almayı beklemiyorsa, ama zamanı geldiğinde gidip topraktan daha çok verim alabilmek için bahçeyi çapalıyor,gübre atıyor ve zamanı geldiğinde suluyor, çiçeklere zararlı böceklerin musallat olmasını önlüyorsa biz de zihin bahçemizi arada bir kontrol etmeliyiz. Zararlı düşünceler üretiyor mu ? Toprakta olduğu gibi zihnimizde de ayrık otlarının bitmesi çok mümkündür.

5- ÖZSAYGI :
Kendini olduğu gibi kabul edebilmektir. Ama kabul edeceğimiz bir şeyi de önce iyi tanımak gerekir. Ne tuhaf ki bazen kendimizde olan özellikler EN SON farkeden biz oluyoruz. Bu nedenle biz PSİKOSPİRİTUEL çalışması yaptığımızda grup arkadaşlarımız içinden kendimize eşler seçiyoruz. Bu eşler bizi desteklediği gibi bize ayna tutuyorlar. Bize bizi yansıtıyorlar. Bizim kendimizde farkedemediğimiz ve bizi engelleyen bir takım nedenleri bulup çıkarabiliyorlar.


6-İNANÇ :
(spiritüel kaynaklı ) İnandığımız şey gerçekleşir.
İnancın dağları yerinden oynatabileceği söylenir. Kendi sınırlarımızın ötesine sıçrama yapabilmek için mantıktan daha güçlü bir enerjiye ihtiyaç duyarız.
Gözlerimizin önünde açıkça görünmese de bir şeyin mümkün olabileceğini fark etmemizi sağlayan anlama enerjisidir.

İnançtan kaynaklanan başarı bazen çok bağlı olduğumuz ancak artık vaktini ve işlevini bitirmiş şeylerden vazgeçebilme yeteneğimizle yakından ilişkilidir.
Güvendiğimiz,bağlı olduğumuz, yapışıp kaldığımız bir aracı, bir alışkanlığı bırakabildiğimiz zaman başka algılamalara ve fırsatlara önümüzde yer açılır.
Örnek : Sırıkla yüksek atlama yapan bir sporcu elindeki sırıkla kısa bir mesafe koştuktan sonra engelin önüne gelir ve sırığı sıkıca yere dayar, kendine destek yaparak engelin üstünden atlar. Atlayabilmek için yükselmesini sağlayan sırığı elinden bırakması gerekir. Sırığa yapışıp kalırsa onunla birlkte yere düşer, engeli aşıp öbür tarafa geçemez!

Dolayısıyla başarısı sırığı doğru zamanda kullanmasına bağlı olduğu kadar, onu doğru zamanda bırakabilmesine de bağlıdır. Sırık olmaksızın başaramaz ama sırığa yapışıp kalırsa da başaramaz.

Yaşamımızda da belli bir anda değerli ve önemli olan, ancak şu anda başka şeyler önemli olduğu için atılması gereken birçok şeyi bırakamamışızdır.
Örnek : Tıpkı daha derin bir ruhsal deneyim kazanmak isteyip de ona engel olan bilgiyi elinden bırakamayan biri gibi. Psikospiritüel Atölyesinde spirituel bilgiye aç susuz olup da alışkanlık edindiği bilgiye ters düştüğü için başlangıçta Ruhsal Bilgiye direnen çok kişiyle karşılaştım. Bilgi çok gereklidir ve bilgisi olmadan insan istediği yerlere yükselemez ama ayni şekilde bir süre sonra bilgi desteğinin bırakılması lazımdır. Alışkanlık engellerinin üzerinden atlamak sadece bilgiyle olmaz. Bu deneyi yaşamak için önce istek ve inanç olması lazımdır.

İnanç insanın kendisine fayda sağlayacağını hissettiği bir şeye kendisini açmasıyla ilgilidir.

İnanç her zaman plan hesap kitap yapmadan da iyi sonuçlar elde edebileceğimizi fark etmemize izin verir. Önümüzde yeni ufuklar açar. Gözün gördüğünden daha fazlasına, sınırlarımızın ötesine ulaşmamızı sağlar.

7-TANRI :
Manyetik dalga yayan bir mıknatıs gibi bu en büyük Kaynak bizi cezbeder.Hem sınırsız hem de koşulsuz Verici, Fırtınanın Ortasında Ayakta Durmamızı sağlayan büyük güç Kaynağımız !!

 
Toplam blog
: 103
: 2248
Kayıt tarihi
: 26.07.06
 
 

 Hacettepe Üniversitesi'nde Psikoloji okudu. İ.Ü. Gazetecilik mezunudur. Öğrencilik yıllarında İn..