Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ekim '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Fısıltı

Fısıltı
 

O şehirde sanki herşey umutluymuş gibi geldi. O şehirde duvarlara sokaklara sinmiş duran huzur öyle aradığımdı ki...Gönlümdeki yerini alıverdi.

O şehrin adı Budapeşte'ydi. Macaristan'ın başkenti. Herkes bilir Macarları Türkiye'de, Orta Asyadan göçen Türklerin koca okları vardı ya. En kuzeydeki ok buraya gelmişti, okul kitapları değişmediyse bana öğretilen böyleydi..

Macarlar, tarihlerini böyle tanımlamıyorlar, zaten bizden bir anlamda çok da farklılar:

Onlar bugünlerde öyle huzurlulular.
Çünkü galiba şuanda derin farklılıkların sancısından uzak, sessiz ve sakin yaşıyorlar.
Etrafa alıcı gözle bakınca yorgun bitkin ya da meşgul, mahallenin delisi, akıllısı insan manzaraları orada da var. Ama sanki mahallenin delisinin bile bakışlarında başka bir sükunet... Deli kendine deli, kimseyi hırpalamadan yoluna devam edebilen bir huzuru var...

Bütün meydanlarını, yüzyıllar içinde güneşin çocuğu diye tanımladıkları kahramanlarının heykelleriyle doldurmuşlar... O heykeller ki bizimkilerden daha fazla kahraman değil, daha fazla acı görmüş değil ama çok daha huzurlular.

O şehrin heykelleri içinde deli olanlar da var.

Kahramanlarına ve kahramanlıklara çok düşkünler belli, biraz dinleyince anlaşılıyor ki zamanında çok acı çekmiş, bizim yaşamaya hiç alışık olmadığımız şekilde horlanmışlar. Geçen yüzyılın ortalarına kadar hep birilerinin hakimiyetinde yaşayıp, birkaç kurtuluş savaşında sıradan insanlardan kahramanlar yaratmak zorunda kalmışlar.

Şuanda bana öyle görünen huzurları da bu horlanmışlıktan, horlanmışlıktan kafayı yeni kaldırdıklarından. Onlar birbirince değil, başkalarınca hırpalanmışlar da birbirlerine duydukları saygı ondan. Beraberce özgürlüğü yeni tattıklarından belki, şımarıp kendi kendilerine sataşmaya henüz başlamadıklarından.

Geçirdiğim birkaç günde şöyle hayal ettim:

Budapeşte'de bugün yaşayan iki ayrı evren var, biri sokaktaki insan. Diğeri kahramanlarının heykelleri...Kadını, erkeği, atı arslanıyla geceleri yaşayan:

Bu taşlar gece yarısını az geçe, cana geliyorlar, insanları mışıl mışıl uykularında ziyaret edip,
herbir yatağın başında 'özgür olmanın, birlikte bir halk olmanın, huzurlu olmanın kıymetinden vazgeçmeyin' diye fısıldıyorlar.

Bence her toplumun uykusunda başucunda böyle fısıldayan kahramanları var.

Bizim kahramanlarımız?...
Dünyanın en civanları!
Ya onları susturdular, ya da biz fısıltılarını dinlemeyi bıraktık.

Özgürlüğün tadına öyle alıştık ki...Aramızda tadımızı kaçıranlar var.
 
Toplam blog
: 146
: 1061
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

Hep yazmak istedim. İnsan düşüncelerini yazıya dökünce kendi başınadır çünkü, kaygısız, katıksız ..