Fıstıksız Antepfıstığı

İki hafta kadar önceydi. Her ne kadar, kilo almamak adına, yediklerime dikkat etmeye çalışsam da, o hiç uslanmayan içimdeki yaramaz çocuk yine beni tahrik etti ve -hesapta- diyet süt ve kepekli ekmek almak için girmiş olduğum marketten dört paket, çerez alıp çıktım.

Normalde çerezlerimi aldığım iki kuruyemişçim vardır. Ancak bu tip acil ve ağır tahrik durumlarında ya da malum mekanlarıma uzak olduğum zamanlarda ise paket kuruyemiş tercih etmem gerekince; elim hep kalitesine güvendiğim bir markanın ürünlerine gider.

O akşam da yine böyle yaptım ve bu malum markanın ürünlerinin bulunduğu raftan birer paket antepfıstığı, fındık, beyaz leblebi ve tuzlu fıstık aldım.

Diğer üç paket, malum markanın tam da alışık olduğum kalitesini yansıtmaktaydı. Gerek tazelik, gerek lezzet, gerekse hatalı ürün oranı açısından. Ancak antepfıstığı paketinden çıkan “fıstıksız antepfıstıkları”nın oranı beni inanılmaz şaşırttı.

Bir, iki, üç derken baktık olacak gibi değil, bir de merak var tabi başladık eşimle saymaya. Sanıyorum 80 gramlık olan küçük paketten çıkan içi boş fıstık kabuklarının sayısı, kırklı rakamlara varmıştı ki bıraktık saymayı. Biraz da canımız sıkıldı tabi. Bu nasıl bir ürün ve hizmet kalitesi anlayışıydı ki böylesine ciddi bir marketin rafında, çizgisine güvendiğimiz bir markanın paketinden çıkabiliyordu, fıstıksız antepfıstıkları?

Birkaç gün sonra, malum markanın internet sitesine girdim ve kısa bir yazıyla durumu kendilerine aktarıp, sebep ve yorumlarını sordum. Ertesi gün mail adresime, Üretim Müdürü Adem Bey’in elektronik postası düştü. Öncelikle, verdikleri mağduriyetten dolayı özür diliyor, telefon numaramı istiyor ve benimle görüşmeyi talep ediyordu.

Cumartesi günü, markanın yöneticisi beyefendi beni telefonla aradı. Ve uzun uzun işlem süreçlerinden, kalite anlayışlarından söz etti. Bu durumu kendileri ile paylaştığım için defalarca teşekkür etti. Bir daha benzer bir hata yapmamak adına, kim bilir belki de o ürün grubunu geri çağırmak için malum paketi atmadıysam, üzerindeki parti ve seri numaralarını öğrenmek istediğini söyledi ama ben o an için düşünememiş ve paketi muhafaza etmemiştim, veremedim bu bilgileri.

Ve son olarak da o ürünün yerine yenisini göndermek istediklerini belirtip, adresimi sordu Adem Bey. Bunu kesinlikle istemediğimi, herhangi bir şeyi tazmin etmek için değil, markalarına yakışmayan bu problemi kendileri ile paylaşmak adına bu geri dönüşü yaptığımı söyledim ama ısrarla bu gönderiyi yapmak istediklerini ifade ettiler.

İşte böyle dostlar. Bu tip örnekler, Türk firmalarının da; tüketici hakları, müşteri memnuniyeti, marka ve itibar yönetimi gibi çağdaş kavramları ne derecede içselleştirmeye başladıklarının güzel birer göstergeleri olarak karşımıza çıkmakta.

Bendeniz, daha önce de bu konulara ilişkin pek çok yazı yazdım. Olumlu olumsuz yaşadıklarımı, gözlemlerimi okurlarla paylaşmaya çalıştım. Bundan sonra da çalışacağım.

Bu yazımda kuruyemiş markasının ismini açıkça beyan etmekten özellikle kaçındım. Normalde böyle yapmam. Ancak burada olumlu bir tavır ve duruşu anlatmaya çalışırken bir taraftan da okurların gözünde, acaba bu markalı ürünlerden antepfıstığı alırsam bana da fıstıksız antepfıstıkları çıkar mı gibi bir izlenim oluşmasına sebep olmak istemedim.

Üretim Müdürü Adem Beyefendi ’ye, bir kere daha, markası adına göstermiş olduğu bu ciddi ve duyarlı yaklaşımdan dolayı teşekkür ediyorum.

İçleri dolu dolu antepfıstığı tadında, lezzetli ve mutlu günler dilerim efendim.

@Geçen sene bugün "Dişi Seksapeli En Güçlü Olan Canlı Hangisidir ?": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=31035

@Geçen sene bugün "İspatlasınlar, Cumhuriyet Abonesi Olacağım": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=31038

@Geçen sene bugün "Güven, Ürkek Bir Kuştur": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=31105