Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Mayıs '15

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Fiyatı son dört ayda yüzde 80 artan patatesin tarihçesi ve sağlığımıza katkıları...

Fiyatı son dört ayda yüzde 80 artan patatesin tarihçesi ve sağlığımıza katkıları...
 

Ülkemizde garibanların yiyeceği olan patates nasıl olduysa ilk olarak Amerika kıtasında yeşermiş.

İnkalar ona tanrısal bir anlam yüklemişler. İspanyol istilacılar Güney Amerika kıtasında bugün Peru olarak bildiğimiz ülkeyi işgal ettiklerinde İnka hazineleri kadar patates de dikkatlerini çekmiş.

Keşif ve istilanın başındaki kumandan Pizzaro, tamı tamına 1535 yılında patatesi İspanya kralına takdim etmiş. Ne var ki kral hazretleri bu tanıştırmadan pek hoşlanmamış.

Bundan yaklaşık elli yıl sonra, bu kez bir İngiliz soylusu, Sir Walter Raleigh, Virginia'da patatesi yeniden keşfetmiş. İngiltere'ye getirmiş. Patates burada halk arasında ciddi bir ilgi görmüş.

Zamanla önce İtalya'da, sonra da Almanya, Rusya ve Fransa'da patates tarımı başlamış. Ancak İngiltere'nin aksine, buralarda patatese bir hayvan yemi muamelesi layık görülmüş. Bir de patates yetiştirilen bölgelerdeki köylüler yemeklerini yapmışlar bu sebzenin.

Patatesi bugünkü burjuva mutfaklarına kabul ettiren adam, bir Fransız kimyacısı, Antoine Augustin Parmentier'dir. Aynı zamanda Fransız ordusunda subay olan Parmentier, patatesin faydaları üzerine ciddi araştırmalar yapmıştır.

O dönemlerde Avrupa'nın kıtlık tehlikesiyle karşılaşmış olması Parmentier'yi patatesi savunma konusunda daha da cesaretlendirmiş. Patatesin yararları üzerine bilimsel kitapçıklar yayınlamış.

Patates hakkındaki bu çalışmaları geniş yankı uyandırmış. Sonunda Fransa Kralı kendisine Paris civarında tarlalar tahsis ettirmiş ve Parmentier oralarda patates yetiştirmeye başlamış.

Yüzyıllar sonra Avrupa, patatesi bir kez daha ve bu kez Amerikalılar aracılığıyla keşfetti ve sebzemiz fast food adı verilen kültürün başrol oyuncusu oldu.

Patatesin besleyiciliği hakkında spekülasyonlar çok. Fazla kilolu olan kişilere ''patates çuvalı gibisin'' denmesi basit bir benzetmeden kaynaklanmıyor. Bu sözlerde patatesin şişmanlattığı iması da yer alıyor.

Oysa patates hiç yağ içermez. Orta boy haşlanmış ya da fırında pişirilmiş bir patates sadece 100 kalori verir. Buna karşılık patates lifli bir besindir. Bir C vitamini ve B6 vitamini deposudur. Demir de içerir.

Portakal ve domates kadar olmasa da patates elma, armut ve ayvadan daha fazla C vitamini içerir. Her gün 200-300 gram büyüklüğünde bir patates yenmesi halinde, vücudun günlük C vitamini ihtiyacı rahatlıkla karşılanabilir.

Son yapılan çalışmalarda patatesin bir nitrik asit ve çinko deposu olduğu da gösterildi. Dolayısıyla özellikle ishal veya mide-barsak sistemi bozukluklarında değerli bir diyet yiyeceği olarak göze çarpıyor!

Patates ağırlıklı beslenenlerde beyin kanaması sıklığının %6 oranında azaldığı, akciğer kapasitesinin ise anlamlı artış gösterdiği bildirilmiş. Patatesin bayanlarda göğüs kanseri riskini azalttığına da inanılıyor.

Nadiren alerjik bazı reaksiyonlara yol açtığı da söyleniyor. Ciltte döküntü, kaşıntı gözlenebiliyor.

Patates "sıradan sebze" muamelesi görmeye alışık, ucuzluğu ile şöhret kazanmış bir sebze. Giderek tüm dünya ülkelerinde menünün başköşesine oturma yolunda ilerliyor.

Ancak bizim ülkemizde fiyatı gittikçe yükseldiği için son dönemlerde “Saray” menüsünde yer almaya başladı!

Patatesi en fazla yiyenler bölümüne gelince:

Son raporlarda Polonya'lı ailelerin %90 kadarının her gün patates yediği ifade ediliyor. Bence Ülkemizde, Doğu Anadolu bölgesi ve özellikle Kars çevresinde daha fazla tüketilmektedir. Çünkü Kars’ta kelle başına bir çuval (60kil) patates alınır ve özellikle kış boyunca her gün tüketilir.

Ama yine de meyve ve sebze yeme oranları her toplumda oldukça düşük. İsviçre'de tüm nüfusun %25'i hiç meyve veya sebze yemiyor. Amerika'da ise %22 hiç sebze yemiyor, %45 de meyveye dokunmuyor.

Ancak Amerika’da her yıl 15 milyon hektar toprağa mısır, pamuk ve patates ekiliyor.

Türklerin patatesli geçmişleri ise nispeten yeni! Ancak geçen yüzyılın sonlarına doğru, Avrupa görmüş olanlarımız yurda dönüşlerinde arar olmuşlar bu sebzeyi. Zamanla İstanbul'da egzotik bir yiyecek olarak yaygınlaşmış patates.

Burhan Oğuz, muhtemelen 1800'lerin son yıllarını kastederek, patatesin yıllık ithalatının beş bin tonu bulduğunu yazıyor. Bu ithalatı önlemek için, tek alıcı olan İstanbul yakınlarında patates yetiştirilmesi öngörülmüş. İlk ekim, Sakarya Nehri vadisinde Akova'da gerçekleştirilmiş. Boğaz'ın Karadeniz kıyılarında ekilmiş.

Nihayet Alman uzmanlar Adapazarı civarında bir deneme istasyonu kurmuşlar. Burhan Oğuz, ''1895 yılında merkezi yaylada ilk patates kültürünün tecrübesine Alman uzman Dr. Hermann memur edilmiş olup, şimdiki cinsleri o günlerin çalışmalarına borçlu oluyoruz'' diye yazıyor.

Anavatanı  Güney Amerika olan ve  ilk kez And dağları'nda yabani türler olarak keşfedildiği düşünülen patates ilk olarak  yaklaşık 7,000 yıl önce Peru'da ekilmeye başlanmış mucize bir bitki olan patatesin özelliklerine bir bakalım.

Çiğ patatesin %70-80’i su ve %20’si  karbonhidratlardan oluşur. Mineral ve vitamin içeriği  bir insanın dengeli beslenmesi için oldukça iyi bir düzeydedir.

Gelişmiş ülkeler  günlük protein ve vitamin ihtiyacının büyük bölümünü patates tüketerek karşılamaktadır ( günlük proteinin % 16'sı, vitamin gereksiniminin %  40'ı patatesten ).

100 gram patates, bir insanın  gereksinim duyduğu günlük proteinin  % 7'sini, demirin % 10'unu, C vitamininin % 20-50'sini, B1 vitamininin % 10'unu ve enerji ihtiyacının % 3'ünü karşılar.

Patateste protein oranı düşük gibi görünmesine rağmen ( bir patatesin  % 2’si protein)  proteinin net kullanma değeri yani kalitesi oldukça yüksektir.

Patatesteki nitrojen yani azot, bir yetişkinin günlük kaybettiği nitrojeni yerine koymaya yeter. Patatesin kuru ağırlığının % 1-5 ‘i nitrojenlerden oluşur. Bunun %90’ı, çözülebilir haldedir, geri kalan yani çözülemeyen kısmı ise dış kabukta bulunur.

Bol miktarda A, C ve B vitaminleri ile potasyum,bakır, triptofan, manganez, diyet posası, magnezyum ve kalsiyum içeren patates, protein, demir ve fosfor da içerir.

Vücuda enerji verdiği, halsizliği ve yorgunluğu giderdiği bilinen patates şeker hastaları için de faydalıdır. Patates yapısında bulunan bileşikler (bol potasyum içerir) kan basıncını düşürücü etki gösterir.

Damar sertliğini gidermeye yardımcı, sindirimi kolaylaştırıcı ve kabızlığı önleyici etkisi de var. Bağırsak şişliğini ve hemoroid ağrılarını da azaltıcı etkisi de görülmüştür.

El ve ayak çatlaklarına iyi geldiği ise iyi bilinen bir yönü!

Halk arasında bağırsak kurtlarını düşürmeye yardımcı olarak, böbrek taşını düşürmede ve cilt bakımında da kullanılıyor. Çok daha başka yararları da olan patatesin belki de en önemli özelliği anti-kanser olması.

Patates ve Kanserden koruyucu (anti-kanser) özelliği de vardır.

Böylesine faydalı bir sebze olan patatesin son dönemde fiyatının bu kadar artmasının nedeni bence açgözlü tüccarların yaptıkları stoklarıdır. Yoksa ülkede patatese aşırı bir talep veya düşük bir üretim yoktur. Hatta üretim artışı olduğu bilen söyleniyor. Fiyatı son dört ayda yüzde 80 artan patatesin ucuzlayacağı günü dört gözle bekleyen gariban halkımız biraz daha bekleyeceğe benziyor.

 
Toplam blog
: 3842
: 3093
Kayıt tarihi
: 23.03.08
 
 

Antalya'da 1956 yılında doğdum. Emekliyim, Üniversite mezunuyum. Evliyim, bir oğlum var Mimar. Gü..