Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Nisan '20

 
Kategori
Sinema
 

Footprints/Ayak İzleri

İlk adımlar, türümüzün dünyayla temasının başlangıcı ve sonrasında hep ileriye daha ileriye gitmek, görmek, keşfetmek, bulmak, kaçmak, kaybolmak için attığı adımlar ve ardında bıraktığı ayak izleri, bazen bir kumun üzerinde, bazen karın, toprağın, suyun, çimenin üzerinde… dokunulduğu zemine göre kalıcılığı değişen, fiziksel varlığımızın dünya da en kolay yoldan görünür izleri….

Adım atmak, iz bırakmak gerçek anlamıyla ne kadar kolay olsa da mecazi anlamı söz konusunda olduğunda herkes için bazen çok da kolay olamayan bir hal. Zira motivasyon, kararlılık, istek, azim, belki kırılganlık, belki başkalarından yardım isteği, dayanışma gibi pek çok bileşene ihtiyaç duyulan bir hal bir yanıyla da.

İşte böyle bir hikâyeye adım atan 11 adamın 1000 km’lik haç yolculuğunun izini sürmek için Footprints: The Path of Your Life, adlı belgesel kendi kişisel hikayelerimize adım atmaya dair belki bir motivasyon aracı olarak da görülebilir.

Netflix yapımı bu belgesel de Arizona’da yaşayan İspanyol bir Katolik rahip olan Sergio ve birbirlerini kısa bir süre önce tanımış olan Katolik kilisesine mensup, farklı yaş ve meslek kollarından 10 adamın Madrid’ten başlayan ve yaklaşık 1000 km süren El Camino de Santiago’ya (St. James Yolu) olan yolculuğuna odaklanıyor.

Yolculuk adım atmanın hem gerçek hem de mecazi anlamını içinde barındıran bir durum aslında, zira hiçbir yolculuk, yolculuğun öncesindeki insanı kendinde barındırmıyor. Tıpkı bu adamların hikayesinde olduğu gibi. Onları bir araya getiren ortak inançları; attıkları her adımda kendilerine, zayıflıklarına, tanımadıkları taraflarına, bencilliklerine, diğerleri ile olan ilişkilerine de bir adım.

Fiziken daha güçlü olan, güçsüz olan karşısında kendini gördüğünde rekabetçi bir hale, böbürlenmeye girip daha mı hızlı yürümeli yoksa, kendi gücünden karşısındaki daha güçsüz olana mı gücünü akıtmalı ki, dayanışmanın ayak izleri kalsın geri de. Her zorluk yeni bir muhasebeyi beraberinde getirirken, kişinin bedeninin içindeki bedenlere ulaşmasının da kapısı aralanıyor bu yolculukta. Yogadaki Kosha’ları aklıma getiriyor bu yolculuk.

Günlerce sürecek yolculukta, ihtiyaç duyulan giysiler, yiyecekler, bedenin ihtiyacı olan her şey ne olur ne olmaz diye doldurulan, yolculukla özdeşleşmiş o sırt çantalarının içinde, yollar uzadıkça artan yüklere dönüşmeye başlıyor.

Aynı zamanda da yogadaki o bedenlerden bir bedenden başka bir bedene de geçiş oluyor o geride bırakılan yollarla, Annamayakosha( fizik beden) yerini Pranamayakosha’ya (nefes beden) bırakıyor. Artık çantadaki bir tane daha t-shirt ya da öylesine bir yiyecek yerine, nefesi daha kolay bir şekilde iç organlarına baskı yapan yükler olmaksızın alıp vermek ve oradan beslenmek daha önemli oluyor.

Yolun zorluklarına, uzunluğuna, bedendeki yorgunluklara ve acılara odaklanmak yerine sadece dikkatlerini attıkları adıma getirerek bir bedenden daha sıyrılıp, Manomayakosha’ya (Duygusal ve zihinsel beden) hallere ulaşıyorlar arkalarında bıraktıkları 100’lerce km’lik yollardan sonra.

Tabii ki zihni dağıtacak, dikkati atılan adımdan başka yönlere çekecek birçok şey de mevcut yine her anın içinde. Ve o an da yine başka bir bedene ulaşmakla açılacak kapının ardındaki bedenin Vidnamayakosha’nın (Akıl beden) içinde. Oradaki değerlere uygun yaşama hali, belki de bu 11 adamın birbirlerine tutunmalarıyla, birbirlerini ezip geçmek ve sanki bir yarıştaymışlar gibi yolu ilk tamamlama hedeflerini bir yana bırakıp bu yolculuğa çıkma amaçlarını ve yaşamlarındaki değerleri hatırladıklarında, birbirlerinin hızlarını kesseler de birlikte o yolu tamamlama isteği, bencillik yerine bütünlük değerine sahip olduklarını hatırlamaları hepsini bir adım daha kendilerine yaklaştırıyor.

Ve St James Yolculuğunu tamamladıklarında en içteki o saadet beden olan Anandamayakosha’nın (saadet beden) kapısı da, geride kalan 1000’lerce km ve günler sonrasında varılan kilisenin kapısında açılıyor.

Belgesel boyunca İspanya’nın muhteşem doğası da yolculuğun önemli aktörlerinden birine dönüşüyor. Zorlu yollar, dar patikalar, dik yokuşlar, sarp kayalıklar, nemli ormanlar, kısa mesafelerde değişen yükseltiler ve bu değişimin beraberinde getirdiği biyomların çeşitliliği, seyre doyum olmayan manzaraları da değişimiyle karakterlere çıkardığı zorluklarla onları ayrıca bir teste tabi tutuyor.

Belgeselde bu yolun önemi, İsa ve Meryem ile ilgili hikayeler de animasyon şeklinde tarihsel olarak araya serpiştirilmiş.

Bu hac yolculuğu, onlar için Hristiyanlık açısından önemliydi ama ister dinsel ister ruhsal isterse hepsinden ayrı başka amaçlarla çıkılmış bir yolculuk gibi  baktığımızda da geriye sadece yolculuğun kendisi kalıyor ki o yolculuk; engellerle karşılaşınca insanın potansiyelini gördüğü, acının değerler karşısında sineye çekildiği, küçük bir desteğin insani dokunuşun, insandaki umudu körüklediği, sahip olunan her şeye ihtiyaç var mı sorusunun cevabının arandığı, kaçtıkça daha az huzur bulmanın yerini durup bakmaya, gürültünün sesini kısıp sessizlikteki sesleri dinlemeye, kendine ve başkalarına inanmaya atılmış bir adımın ayak izinden başka da bir şey değil belki de….

 
Toplam blog
: 10
: 333
Kayıt tarihi
: 26.03.16
 
 

Sinema Tv Yüksek Lisans Mezunuyum.  Psikoloji, felsefe ve nörobilim alanlarında okumaktan keyif a..