Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Mayıs '09

 
Kategori
Fotoğraf
 

Fotoğraf, tarihi, fotoğrafçılık

Fotoğraf, tarihi, fotoğrafçılık
 

FOTOĞRAF, TARİHİ, FOTOĞRAFÇILIK


Fotoğraf çekmesini çok severim. Profesyonel değilim ama biraz 3 boyut ve teknik resim bidiğim için değişik açılarda kareler yakalamayı seviyorum. Biraz değişik bir düşünce anlayışım vardır. Fotoğraf çekeceğim zaman normalin dışında enteresan kareler yakalamayı yeğlerim. Bir çiçeğin fotoğrafını bile çekecek olsam en enteresan açıyı yakalamaya çalışırım. Normal ve klasik çekim tarzı bazen bana sıkıcı gelebiliyor. Değişik açılarda bir fotoğraf çekmek o fotoğrafı daha çekici bir hale getiriyor bana göre. Önceden fotoğrafın, sadece okula kayıt olacağımız zaman çektirdiğim vesikalıktan başka birşey olmadığını bilirdim. Fotoğrafçı abi ( o zaman abi derdik normal olarak ) :)) bize " domateees, peyniiiiir " deyin diyerek dişlerimizin 32 haneli olarak gözükmesini sağlardı :)) Ne alakaysa artık ? Kimse şu ana kadar üçbinüçyüzotuzüç dedirtmedi bize . Hep peynir, domates, üç çizik zeytinin içindeki çekirdek, labala lıbala şeyler söylettirirlerdi. Şimdi fotoğrafın özüne inerek gelişimini ve teknik detaylarını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu yazının bitanesi ( Serçe'm ) için çok güzel ve okunası olduğunu sezer gibiyim :)) O fotoğrafı ve çekmesini çok seviyor. O'na armağanımdır.

___ Aşağıdaki kısım tamemen alıntıdır ___


Fotoğrafçılık, Kamerayla ışığı hassas bir yüzey üzerine kaydederek görüntü oluşturma işi. İşlevsel uygulamaları nedeniyle bir zanaat olduğu gibi, estetik yönüyle bir sanat olarak kabul edilir.

Fotoğraf sözcüğü, eski yunanca , fos, fotos, "Işık (Gök cisimlerinin)“, "Aydınlık“ , grafein, "Çizmek“, "Kazımak“, Resim yapmak“, "Yazmak" sözcükleri birleştirilerek türetilmiş bir isimdir. Kelime anlamı, ışık yardımı ile iz bırakmaktır. Fotoğraf cisimlerden yansıyan elektromanyetik radyasyonun toplanıp odaklanmasıyla oluşturulur. En yaygın rastlanan fotoğraflar insan gözünün görebileceği kalıcı görüntüler yaratan dalga boylarıyla yaratılan fotoğraflardır.

Fotoğrafta en önemli unsur ışıktır Işık üzerine vurduğu nesneleri görülebilir kıldığı gibi, fotoğraf oluşumuna da olanak sağlar. İşte bu yüzden fotoğrafı çekecek makinedeki objektif de önem arzetmektedir. Objektifin diyafram değeri ne kadar küçükse içeriye giren ışık miktarıda o kadar çok olacağından, fotoğraf çekiminde daha yüksek enstantaneler kullanılabilinecektir. Diyafram'ın 1 olması objektife gelen ışığın tamamının sensöre düşmesidir. Kaliteli ve pahalı lenslerin diyafram değerleri genel olarak 2, 8 ve daha düşüktür.

Çoğu fotoğraf, ışığı fotoğraf filmine, CCD’ye ya da CMOS görüntü algılayıcısına odaklayan fotoğraf makinesiyle çekilir. Nesneler ışığa duyarlı kağıdın üzerine yerleştirilip, ışığa maruz bırakılarak (fotogram) ya da bir tarayıcının üzerine konularak da fotoğraf elde edilebilir. İyi fotoğraf'ın ne olduğu her zaman tartışma konusu olmuştur.

Dijital fotoğraf bilgisayar ortamında saklanan çeşitli dosya formatlarından oluşur. Bu formatlardan en popüler olanı sıkıştırılmış JPEG'dir. Diğer formatlar ise TIFF ve RAW formatlarıdır.

Tarihçesi :

Görüntüyü görünür kılma kimyasal bazı işlemler gerektirir. "Gümüş ışıkla etkileştiğinde kararır" bilgisinden doğan sonuçları karanlık kutu (Camera Obscura) ile aynı anda, ilk kez deneyen Thomas Wedgwood'un kuramsal çıkarımları doğrudur. Ancak denemelerindeki ışıklama süresinin çok uzun olması, oluşan görüntüdeki kararmayı durduramaması, üstelik oldukça genç sayılacak yaştaki ölümü 1840'da, Sir John Herscel'in Yunanca'da türeterek "ışıkla yazmak" anlamında adlandırdığı "fotoğraf"ın mucidi olmasını engeller. Fransa'dan Joseph Nicephore Niepce, Louis Jacques Mande Daguerre, Hippolyte Bayard, ve İngiltere'den William Henry Fox Talbot bu başarıya ulaşırlar.1813'de Joseph Nicepore Niepce ışığa duyarlı bir levha üzerinde, kalıcı görüntüler elde etmeyi başarır. Niepce'in görüntüsü sekiz saat boyunca ışıklanır. 1829'da benzer çalışmalar yapan Louis-Jacques-Mande Daguerre'la ortaklık kurar. Niepce, çalışmaları bir yönteme dönüşemeden vefat eder.1835 yılına gelindiğinde, birgün Daguerre ışıklanmış bir levhayı içinde kimyasalların bulunduğu bir kaba yanlışlıkla koyar. Birkaç gün sonra levhayı farkettiğinde, elde ettiği sonuçtan kendi adını vereceği yöntemi bulur. "Daguerrotype" adını verdiği bu buluş, 1838'de Fransız Bilimler Akademisi'nce resmileştirilir.

Bu gelişme, halk arasında ilgi uyanmasına ve fotoğrafın yaygınlaşmasına yarar. Ayna görüntüsünün tersinin elde edildiği bu yöntemde; bir gümüş levha, iyot buharına tutulur, yüzeyinde gümüş iyodürden oluşan bir tabaka elde edilir, bu yüzey, karanlık kutu yeterince ışıklandıktan sonra civa buharıyla yıkanır. Benzer çalışmaları İngiltere'de sürdüren William Henry Fox Talbot 1839'da karanlık kutu ile edinilen ilk kalıcı görüntüyü kendisinin bulduğunu ileri sürse de ilgi ve kabul görmedi. Çalışmalarını sonraki yıllarda da sürdüren Talbot negatif/pozitif işlemlerini içeren "Calotype" adını verdiği yönteminde; gümüş tuzlarına batırılmış bir kâğıt kullanarak elde edilen negatif görüntülerden, yine aynı teknikle hazırlanmış kâğıtlara istenilen sayıda pozitif fotoğraf basmayı başarır.


Sayısal Fotoğrafçılık

(İngilizce: Digital photography), nesnelerin görüntülerini oluşturmak için sayısal teknolojinin kullanıldığı bir fotoğrafçılık tarzıdır. Sayısal teknolojinin gelişimine kadar fotoğrafçılıkta görüntülerin karta basılması için kimyasal işlemlere ihtiyaç duyulan fotoğraf filmi kullanılmaktaydı. Aksine, sayısal görüntü(İngilizce: digital image) kimyasal işleme gerek olmaksızın tamamen sayısal teknoloji ve bilgisayar kullanılarak görüntülenebilir, basılabilir, işlenebilir, taşınabilir ya da arşivlenebilir.

Sayısal fotoğrafçılık sayısal görüntüleme:

(İngilizce: digital imaging)nin birkaç türünden biridir. Bilgisayarlı tomografi ve radyoteleskoplar gibi fotğrafçılık alanı dışındaki ekipmanlar kullanılarak ya da geleneksel yöntemlerle basılmış görüntüleri tarayıcıdan geçirerek de sayısal görüntüler oluşturulmaktadır.


Amatör sayısal kameraların avantajları :

Sayısal fotoğraf makinelerinin geleneksel filmli makinelere karşı üstünlükleri şunlardır:

Anında Görüntü:

Filmin bitmesini ve banyo edilmesini beklemeden anlık olarak önizleme yapılabilir. Bu sayede kusurlu fotoğraflar silinip hemen yenisi çekilebilir.
Minimum masraf ile en fazla sayıda fotoğraf çekebilme: Bastırılmak istenmeyen, sadece internet ortamında görüntülenecek fotoğraflar için sıfır baskı masrafı.
Sayısal depolama ortamlarının (hard-disk, CD-ROM, vs..) fiyatları fotoğraf filmine göre oldukça ucuzdur.
Bir sayısal ortamdan diğerine kopyalanan resimlerde hiçbir veri kaybı olmaz.
Resimler bilgisayar ortamına doğrudan aktarılır, herhangi bir görüntü tarayıcı gerekmez.
Herhangi bir renkli yazıcı kullanılarak fotoğraflar bastırılabilir.
Fotoğraflar gözden geçirilirken işe yarayacak, fotoğrafın çekildiğ tarih ve saat, kamera modeli, objektif hızı, flash kullanılıp kullanılmadığı gibi faydalı bilgiler görüntü dosyasına eklenebilir. Filmli kameralarda bu olanak sınırlıdır, sadece bazı kameralar fotoğraf filmini tarih gösteren bir LED dizisine maruz bırakarak filmin üzerine tarih bilgisi yazabilirler.

Tek bir depolama aygıtı kullanılarak yüzlerce poz çekilip kaydedilebilir. Filmli bir kamerada 24 ya da 36 pozda bir film değiştirmek gerekir.
Pekçok sayısal kamerada fotoğrafların doğrudan televizyona aktarılmasını sağlayan AV bağlantısı ve kablosu mevcuttur.
Ucuz kameralarda da yaygınlaşmaya başlayan titreşim önleme teknolojisi önceleri tripod gerektiren hassas pozların elle çekilebilmesini sağlar.
ISO hızı değişen hava koşullarına göre daha kolay ayarlanabilir. Filmli makinelerde önce uygun ISO hızında film takmak gerekmektedir.
35mm filme oranla daha küçük algılayıcı formatı daha küçük lens, daha geniş zum mesafesi ve daha büyük alan derinliği sağlar.
Fotoğraf makinesi ile aynı zamanda video da çekilebilir.
Renkli fotoğraflar kolaylıkla siyah beyaza dönüştürülebilir ve farklı etkiler eklenebilir.

Fotoğrafçılık tarihi boyunca optik sistemler, kamera üretimi, geliştirilmesi ve görüntüleme teknolojilerindeki ilerlemeler insanların resimleri izleme yöntemlerini etkiledi. 1970'lerden önce ABD'deki çoğu kişi slayt (ya da "krom") film kullanıyor ve çekilen resimleri slayt projektörü ile izliyordu. Sonraları insanlar renkli negatiften baskı yapmaya başladılar. Internet ve e-mail kullanımının eşzamanlı olarak yaygınlaşması ve bilgisayarların göreceli olarak ucuzlaması sayısal format resimlerin sayısında müthiş bir artışa neden oldu.

21.yy'ın ilk yarısında insanlar hala belli oranda baskı fotoğraflar kullanmasına rağmen yaygın fotoğraf izleme metotları bilgisayar ve cep telefonlarından sayısal görüntüleri izlemektir. Bu etmenler fotoğraf filmi ve filmli kamera satışları ve film işleme teknolojilerinde büyük düşüşe neden olmuş, Fuji, Kodak ve Agfa gibi firmalar bundan büyük ölçüde etkilenmiştir. Ayrıca baskı hizmeti veren mağazaların çoğu bundan vazgeçmiş, hala devam edenlerin satışları ise ciddi oranda düşmüştür.

Fotoğraf görüntüleri güneşe maruz kalır ya da uygun olmayan koşullarda saklanırsa solmaya ve görüntü kalitesinin kaybolmasına eğilimlidir. Sayısal görüntüler bilgisayarlı ortamlarda veri olarak saklandığından saklama ortamı sağlam olduğu sürece bozulmadan kalırlar. Sayısal bir görüntüye hasar vermenin yolu veri dosyasını silmek, dosyayı kısmen bozacak şekilde üzerine yeni data yazmak ya da dosyanın saklandığı elektronik depolama ortamına (hard disk, veri diski, CD-ROM, flash bellek, vs.) zarar vermektir. Tüm bilgisayar dosyalarında olduğu gibi yedekleme sayısal bir görüntünün sağlıklı olarak saklanabilmesi için gereklidir.

Tarihçi ve arşivcilerin sayısal depolama ortamlarının yeterince kalıcı olmaması ya da bozulmasının kolay olması yönündeki endişeleri giderek artmaktadır. Elle tutulabilir ve her an erişilebilir olan fotoğraf filmi ve basılmış resimlerin aksine sayısal görüntü teknolojisi hızlı ilerlediğinden resim formatları yeni aygıtlar için kolaylıkla erişilmez olabilmektedir. Tarihçiler arızalı ya da ulaşılamaz sayısal medya gereçleri yüzünden gelecekte tarihin bir dönemi hakkında yeterli bilgi kalmayabileceğinden korkmaktadırlar. Profesyonel ve amatör kullanıcıların eski teknolojiler ile kaydedilmiş sayısal görüntüleri yenilenen teknolojiye adapte edecek yöntemler geliştirmesi tavsiye edilmektedir.

Fotoğraf filmi büyük olasılıkla bir daha asla 20.yy'da olduğu kadar yaygın kullanılmayacaktır. Fakat tamamen ortadan kalkması da beklenmemektedir. 19.yy'da ilk olarak ortaya çıktığında pekçok kişi tamamen resim ve diğer sanat eserlerinin yerini alacağını düşünmekteydi. Akrilik ve yağlıboyanın hala sanatçıların en çok kullandığı malzeme olması gibi, olasılıkla filmli fotoğrafçılık ta meraklıları için alternatif bir yöntem olarak kalacaktır. Filmli fotoğrafçılık ve sayısal fotoğrafçılık arasında resim sanatı ve filmli fotoğrafçılık arasında olduğundan daha az farklılık olduğunu da belirtmek gerekir.


Son araştırma ve buluşlar :

Araştırma ve geliştirme ile ışıklandırma, optik, algılayıcılar, fotoğraf işleme, depolama, gösterim ve yazılım konularında sürekli iyileştirmeler yapılmaktadır. Aşağıdaki gibi bazı örnekler verilebilir.

Bir grup normal görüntü kullanılarak üç boyutlu modeller oluşturulabilmektedir. Son görüntü yeni bakış açılarından izlenebir ancak görüntünün oluşturulması yoğun işlem ve hesaplama gerektirir. Bir örnek tanınmış yerlerin görüntülerini sunan Microsoft'un Photosynth programıdır.
Yüksek dinamik erimli (HDR) kamera ve ekranlar piyasaya sürülmektedir. 120 desibel 'in üzerindeki algılayıcılar geliştirme aşamasındadır. Ayrıca farklı pozlamalarla çekilmiş normal görüntülerden tek bir HDR görüntü oluşturmaya yarayan yazılımlar da mevcuttur.
Hareketten kaynaklanan bulanıklık hareketli objektif kapağı kullanılarak büyük ölçüde azaltılabilmektedir (açılıp kapanan bir objektif kapağı bulanıklık olan yere işleme sırasında tanımlanabilecek bir işaret koymaktadır). Bu teknolojiyi kullanan kameralar henüz piyasaya sürülmemiştir.

Bir nesnenin speküler yansıması bilgisayar kontrollü ışık ve algılayıcılar kullanılarak yakalanabilir. Bu yöntem örneğin yağlıboya tabloların etkileyici görüntülerini yaratmak için gereklidir. Henüz piyasada bulunmamasına rağmen müzeler tarafından kullanılmaya başlanmıştır.
DSLR kameraların görüntü algılayıcılarını tozdan korumak için toz giderici sistemler yerleştirilmektedir.
Yakın zamanda yapılan bir araştırma uzun süreli olarak fotoğraf flaşına maruz kalmak gözün kornea tabakasına zarar verebilmekte, enfeksiyon oluşumu ve kanser riskini artırmaktadır. Bu çalışmanın sonuçları Amerikan Sağlık Bakanlığına iletilmiş, bakanlık cevap olarak çalışmanın hatalı olduğunu ve dikkate alınmaması gerektiğini bildirmiştir :-))).
Diğer gelişim alanları arasında "geliştirilmiş algılayıcılar", "daha güçlü yazılımlar", "daha iyi renk üretebilen monitörler" ve "bilgisayarlı ışık ayarlama teknikleri" sayılabilir.

Piksel sayısı :

Sayısal bir görüntü için maksimum çözünürlük(n), yatay piksel adediyle(w) dikey piksel adetinin(h) çarpımıdır (n = w × h). Örneğin 1600 × 1200 çözünürlüğündeki bir görüntü 1, 920, 000 piksel = 1.92 megapikseldir. DSLR olmayan kompakt kameraların çoğu 4:3 görüntü oranı(İngilizce: aspect ratio)'na sahiptir(en/boy = 4/3). Digital Photography Review dergisine göre the 4:3 oranı bilgisayar monitörlerinin ve eski CCD lerin 4:3 oranına sahip olması ve sayısal kameraların bunu miras olarak almasıdır.

Üreticiler tarafından belirtilen piksel sayısı tam-renk piksellerinin sayısını göstermeyebileceğinden yanıltıcı olabilir. Tek yongalı görüntü algılayıcı kullanan kameralarda bu sayı Bayer algılayıcılarda olduğu gibi farklı konumlarda olmalarına rağmen tek renge duyarlı fotoalgılayıcılar ya da Foveon X3 algılayıcılarda olduğu gibi üçerli gruplar halinde yerleştirilmiş fotoalgılayıcıların toplam sayısını ifade eder. Ancak gerçek görüntüler farklı sayıda RGB piksele sahip olacaktır: Bayer algılayıcıya sahip kameralar interpolasyon kullanarak foto algılayıcı adedi kadar RGB piksel üretebilirken Foveon algılayıcılı kameralar interpolasyon yapmadıklarından foto algılayıcı adedinin üçtebiri sayısında RGB piksel üretebilirler. Bu iki tip algılayıcının megapiksel oranlarına bakarak yapılan çözünürlük kıyaslaması zor ve çoğu zaman itilaf konusudur.

Yararlanılan Kaynaklar :

http://www.afsad.org.tr/

http://www.dogadafotograf.com/

http://www.netfotograf.com/

http://www.belgeselfotograf.com/

 
Toplam blog
: 749
: 1983
Kayıt tarihi
: 11.10.07
 
 

Yazmanın hayatın akışının bir parçası olduğu kanısındayım. 6 Mayıs 1982'de doğdum ve İstanbul Kar..