Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Şubat '08

 
Kategori
Fotoğraf
 

Fotograf mı, fotoğraf mı

Fotograf mı, fotoğraf  mı
 

Çınar Yaprakları Foto:yedinciperon


‘Fotoritim’ Sanal Fotoğraf Dergisi’nin Şubat sayısında yayımlanan, Tekin Ertuğ’un ‘Yılan Adası ya da Gül Adası’ yazısı üzerine konuyu ele almayı uygun gördüm.

Sonu-graf ekiyle biten sözcükler, birbirinden farklı kişilik gösteren aynı anne-babanın oğulları gibi, sözgelimi coğrafya (geography), epigraf (epigraph), halkın söz dağarında farklı sonlanmışlardır. Türkçeye, yabancı dillerden girmiş sözcüklerin zamanla Türkçe ses ve yazım kurallarına uyduğu gözlenir. ‘Türkçeleşme’nin bir sonucu olarak ‘photography’ sözcüğü de dilimizde ‘fotoğraf’ olmuştur. Dernekler, dergi ve kitaplar, yarışma adları ve ticari alanda fotoğraf sözcüğü kabul görmüştür. ‘Fotoğraf’ sözcüğünün gelişimini tamamladığını, sözcüğü önceki haline geri çevirme çabasının, zihinsel karışıktan, Türkçe üzerinde İngilizcenin baskısından kaynaklandığını düşünüyorum.

Yayınlarda yaşanan çelişki; sözcüğün aynı yazı içinde bile iki ayrı şekilde yazımı ile ortaya çıkmaktadır. Fotoritim’in sayfasında da, yazıya gelen Hasan Burak Durmuş’un yorumunda da sözcük hem ‘g’ile hem de ‘ğ’ ile kullanılmıştır. Benzer çelişki kimi yayınlarda karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan ‘Fotoğraf dergisi’, ‘Geniş Açı- fotoğraf sanatı dergisi’ sözcüğü ‘ğ’ ile ‘Fotografevi’ ise sözcüğü ‘g’ ile yazmaktadır. Prof. Dr. Güler Ertan 1977 yılında yayınladığı ‘Çağdaş Fotografi Sanatı’ adlı kitabın önsözünde <ı>“...Amacım, bu sanatı teknik ve içerik açısından tüm yönleri ile yansıtmaktı.(...) Bu kitabın tüm fotograf severlere hizmet etmesini, 20 ci yüzyılda ilerleyen yeni tekniğe, yakın yenilikler getirirken zamanın akımı içinde ana karakterleri sabit kalmak şartile yenileceğini ümit ederim...”demiş. İsa Çelik’de sözcüğü ‘g’ ile söyleyenlerden…

Yunanca ‘ışıkla yazmak‘ anlamına gelen photography sözcüğünün günümüzde kullanımına bakalım.

“Dili yapan yazarlar ve şairlerdir” düşüncesinden yola çıkarak yazarlarımızın sözcüğü nasıl kullandığına bakalım.

Kendini Fotoğraf Tarihi Araştırmacısı olarak tanımlayan Engin Çizgen, dünyaya 1839 yılında duyurulan bu yeniliğin M.Ö. 4.yüzyılda başlayarak optik, teknik ve kimyasal pek çok aşamadan geçtiğini belirtirken, bulunuşunun150. yılı anısına hazırladığı Hürriyet Gösteri’nin “1839-1989 Fotoğraf Özel Eki”nde sözcüğü, “ğ” (yumuşak g) ile yazarak kullanmış

Öykücülerimizden Sait Faik öykü kitabı ‘Lüzumsuz Adam’da, ‘Kaçamak, Papağan, Karabiber’ öyküsünde; “...<ı>Düşündüm durdum. Elimdeki fotoğrafı <ı>evirip çeviriyordum. İstemeyerek, bilmeyerek, kendimden habersiz fotoğrafı <ı>ikiye, dörde, sekize, on altıya bölüp atmışım...” diye.,

Yaşar Kemal, röportajlarını yayınladığı kitabı ‘Nuhun Gemisi’nde<ı>, ‘Molla Halil Medresesinde Başıma Gelenler’ başlıklı yazısında;<ı>”...Jandarma komutanı bana bir sürü mektupla Saidi Nursi’nin fotoğraflarını gösterdi...” diye.,

Eleştiri yazarlarımızdan Nurullah Ataç deneme türünde yazdığı kitabı ‘Okuruma Mektuplar’da, ‘Gene İstanbul’ başlıklı denemesinde; “...<ı>Fotoğrafçıların da öyle huyları vardır, ...elli altmış yıllık fotoğraflar vardır...vesika fotoğrafı çektiririm...”diye.,

Nâzım Hikmet, ‘Saman sarısı’ şiirinde

“...<ı>oysa birbirimizin yüzünü görmüşlüğümüz yoktu fotoğraflarımızı bile

<ı>ama yine de birbirimizi birde tanıdık şaşmadık el sıkışmak istedik..”diye yazmış.

Şairlerimizden Ziya Osman Saba ilk gençlik yıllarının İstanbul’unu “<ı>Mesut İnsanlar Fotoğrafhanesi “nde, 1952 yılında yazdığı anı-öykü kitabında anlatmış.

Mehmet Fuat, “Nâzım Hikmet:Portreler” adlı eserinde, ‘Fotoğraftan Yapılan Resimler’ yazısında “...<ı>Bu fotoğrafı da, yanılmıyorsam, bir otel bahçesinde, gökyüzüne doğru öyle bir sokak fotoğrafçısına çektirmişlerdi...”diye.

Behçet Necatigil Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan ‘Şiirler-Bütün Yapıtları’ kitabındaki ‘Uykusuz Gecede Dörtlükler’ şiirinde;

“<ı>Sen yaşadın kaç sene yaşadınsa,

<ı>Silinip gittin, bir gölge gibi,

<ı>Gibisi fazla,

<ı>Bir gölgesin fotoğraflarda şimdi.” diye.,

Bilge Karasu ‘Kılavuz’ adlı öykü kitabının 130.cu sayfasında “<ı>Bir günce, bir yazı, bir fotoğraf...” diye., .

Arif Damar ‘Varlık Şiirleri’ Antolojisi’nda yer alan şiiri ‘Kartacalı Yıkıntı’da;

“<ı>İstesem de birini takamam silindim fotoğraflardan,

<ı>Bir martının ölüsü yüze vuruyordu”diye., .

Adalet Ağaoğlu ‘Romantik- Bir Viyana Yazı’ romanında, “<ı>...başucundan kitaplarımı ve fotoğrafımı eksik etmemeli..., ”diye., .

2003 yılında Sait Faik Hikaye Armağanı alan ve bu yıl yitirdiğimiz Mehmet Günsür, ’İçeriye Bakan Kim?’öykü kitabındaki “Harika Çocuk’lar” öyküsünde; “<ı>Eski, siyah-beyaz fotoğraflara <ı>baktık...”diye., .

Yapı Kredi Yayınları’nın Mehmet Doğan tarafından hazırlanan ‘Şiir Yıllığı-2003’te Hulki Aktunç, “Unutulmuş Eşya Müzayedesi’nde”şiirinde ;

“<ı>Vesikalık fotoğraflar On iki yıllık setler Güleç aile fotoğrafları Tombul popolu bebekler...”diye.,

Aynı eserde yer alan ‘Irakmaye’ şiirinde Veysel Çolak<ı> ; “...<ı>onlardan fotoğraflar bırakırım sana, doğurgan korkular..” derken,

“Bağdat’ın Savunması” şiirinde Ahmet Güntan<ı> “...MÖ 1500. Yanımda gelip fotoğraf bile çektirdiler. Anlamı atlayan iki kere<ı> Başarılı olur.” diye yazmış. Salih Bolat ‘Sınır ve Sonsuz’ adlı şiir kitabında, ‘erkek’ şiirinde; “...<ı>bir kuyuya bırakılan taşın çaresizliğinde yırtılıp atılmış bir fotoğrafın tarihinde” demiş.

Celâl Soycan ‘Öyle kal’ isimli kitabında<ı>; “...fotoğraf: dondurulmuş andır resim: akan zamandır...”diye.,

Turan AlptekinAhmet Hamdi Tanpınar-Bir Kültür, Bir İnsan’ kitabında <ı>“...Fotoğraf: <ı>Milliyet Sanat...” diye kullanmış sözcüğü.

Özdemir İnce ‘Seçme Şiirler’ kitabında, ‘Bir Taşın Anısına’ yazısında<ı> “...Şiirin üzerinde yazıldığı zihinsel, imgelemsel kağıdı bir fotoğraf kağıdına benzetiyorum. Negatif filmden ışık alan ak kağıt, fotoğrafçının laboratuarında, özel kimyasal su içinde, aldığı ışığı dışarı yansıtarak nesneleri görselleştirir...”diye yazmış.

Orhan Pamuk, ‘İstanbul-Hatıralar ve Şehir’kitabında; “<ı>Fotoğraflar Hakkında” başlığı altında “...Kitapta en çok fotoğrafı olan Ara Güler...”diye yazıyor.

Ara Güler yayın yönetmeni olduğu ‘İz’ Dergisinde, ‘Türk Fotoğrafçıları Kütüphanesi’ başlıklı dizide; Gülnur Sözmen, Faruk Akbaş, Gültekin Çizgen, İbrahim Zaman, Recep Dönmez, Sıtkı Fırat, İzzet Keribar sözcüğü ‘fotoğraf’ olarak yazmışlar…İbrahim Demirel’in de ’fotoğraf’ı yeğlediği hatırımda.

Örnekleri çoğaltabiliriz.

Son olarak Adam Yayınları tarafından çıkarılan Ömer Asım Aksoy’un başkanlığındaki bir kurulca; Ömer Asım Aksoy (Eski Türk Dil Kurumu Özel Yazmanı), Oya Adalı (Eski Türk Dil Kurumu Uzmanlarından), Ayla Bayaz (Eski Türk Dil Kurumu Uzmanlarından), Mehmet Deligönül ( Eski Türk Dil Kurumu Terim Kolu Başkanı, emekli edebiyat öğretmeni), Beşir Göğüş (MEB Başmüfettişliğinden emekli Türkçe öğretmeni), Prof. Dr. Vecihe Hatipoğlu (Eski Türk Dil Kurumu Dilbilgisi Kolu Başkanı), Doç. Dr. Aydın Köksal (Eski Türk Dil Kurumu Terim Kolu Başkanı), Emin Özdemir ( Basın ve Yayın Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi), Saim N. Özerdim ( Basın ve Yayın Yüksek Okulu emekli öğretim görevlisi), İnci Sağın (Eski Türk Dil Kurumu uzmanlarından) tarafından hazırlanan “Ana Yazım Kılavuzu”nda sözcük; fotoğraf, fotoğrafçı, fotoğrafhane olarak “ğ” ile yazılmış.

Sonuç: Yunanca ‘ışıkla yazmak’ anlamına gelen ‘photography’ sözcüğü, halk dilinde ‘fotoğraf’ olarak yaşamaktadır. Türkçe yazım kurallarına özen gösteren yayın yönetmenlerinin görevleri çelişkiyi büyütmemek, yaymamaktır. Metne karışamamakla birlikte, doğru olanı belirten karşı düşüncelerini, karşı görüşteki yazıları okura aktarmaları gerekir.

 
Toplam blog
: 20
: 2287
Kayıt tarihi
: 31.01.07
 
 

Merhaba, Yıllardır okumaya ve yazmaya çalışıyorum.  'Blog' teknik olarak yazı ve fotoğraflarımı i..