Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '09

 
Kategori
Fotoğraf
 

Fotoğrafta hümanizm ve Meta-Hümanizm

Hümanizm 14. Yüzyıl’da İtalya’da ilk tasarlandığında, Antik Yunan üslubuna geri dönüşü savunuyordu. Bugünkü anladığımız anlamda insansever hümanizm Schiller tarafından tanımlandı ve Protagoras’ın ‘İnsan herşeyin ölçüsüdür’ tanımını çıkış olarak aldı. 16.-19. Yüzyıl’da ‘insan’ kavramı uygar sayılan Batı Avrupa insanları ile sınırlıydı. 20. Yüzyıl’da ise tanım dünya ülkesi / ev gezegeni ve insanlık ulusu oldu ve tüm global nüfus bu kavrama yedirildi.

Transhümanizm insanın var olan olanaklarını teknoloji yoluyla genişletip, ölümsüzlük dahil, çok daha zenginleştirmeyi savunur. Posthümanizm insanın zaten çoktan başka bir tür olmuş olduğunu ve yeni terminolojilere gereksinim duyduğumuzu düşünür. Metahümanizm evrim ve tarih yolunda insanın başka bir tür-kültür olmasıyla ilgilenir. Zenopsikoloji (yabancızihinbilim) ise negasyon aracılığıyla bunları dışarıdan tasarlar.

Fotoğrafta halihazırda hümanizm, antropomorfizm, antroposentrisisizm egemen durumda.

İnsanseverlik; buruş buruş ihtiyar, sofrada yeri öküzümüzden sonra gelen Anadolu kadını, salya sümük gülen çocuk olarak fotoğrafta tezahür ediyor.

İnsanbiçimcilik, kedileri de aile biçiminde fotolamak olarak tezahür ediyor.

İnsanmerkezcilik, turistlerin dünyanın tüm binaları önünde kendilerini fotolamaları olarak tezahür ediyor.

İnsan insanın kurdudur. Sanıldığı gibi, toplumsallık insanı ilerletmez, çoğunluk geriletir. İnsanseverlik de öyle… Sevilmeyesi şeyleri sevmek, sevilesi şeylere gerekli hacmi doldurur, işgal ve istila eder, öldürür.

Transhümanizmin en güzel fotosal örneklerinden biri, dünyanın en ünlü mankenlerinden biriyken, trafik kazasında iki bacağının da dizden aşağısını yitirdikten sonra, kayak gibi iki protezle 100 metreyi 11 saniyede koşan kadındır: Yüzündeki ifade güzel-aptalı aşmıştı.

Posthümanizmin en güzel fotosal örneklerinden biri, uzay istasyonunda 400 gün kaldıktan sonra dünyaya dönen kozmonotun yüzündeki ifadeydi: Limit 200 gün sayılıyordu ve muhtemelen o kozmonotun Yeryüzü’ndeki geri kalan yaşamı kısalmıştı.

Metahümanizmin en güzel görsel örneği, ‘Ghost in the Shell 2’deki, gövdesi artık neredeyse tümüyle mekanikleşmiş erkek robokobun, eski meslektaşı, yazılımlaşmış dişi robokoba olan bakışıydı: Yazılım olan; seri üretim, ‘hacklenme’ sonucu katilleşmiş, seks işçisi, dişi robotlardan birine geçici olarak ‘download’ oluyordu. Dişi, halini soran erkeğe şöyle demişti: “Sorduğun nostaljik değerler destesi.”

Şimdi durup soralım: Yeryüzü’nde türünü tümüyle ve diğer canlıların çoğunu da yok edeceğini kanıtlamış insan mı, (siber)uzaya gidip yeni bir tür olmuş olmuş insanöte mi yeğdir?

Fotoğrafta veya başka bir şeyde?

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..