Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

Fotojenik potus

Fotojenik potus
 

Tom Clancy ya da Dan Brown tutkunları bilirler; POTUS kelimesi (President of the United States’in başharfleri) gizli servisin ABD başkanı için kullandığı kod adıdır;

Ben kendimi bildim bileli gelmiş geçmiş POTUS’lar sırasıyla Carter, Reagan, büyük Bush, Clinton, küçük Bush, ve pek yakında Obama’dır. Nixon ile Ford’a yetişemedim, ya da yetişsem de küçüktüm, ilgilenmedim kendileriyle. Ne garip, hatırladığım cumhurbaşkanlarımızı sıralamam daha bir zor; Korutürk, Evren, Özal, Demirel, Sezer ve Gül. Hele başbakanları denemek bile istemem. Hem sayıca çok fazlalar, hem de koalisyondur şudur budur, zor yani saymak.

Süper güç olmak böyle bir şey olmalı. ABD başkanı, ya da soğuk savaş döneminden kalma ve Amerikalıların kullanmayı çok sevdiği bir tanımlamayla “özgür dünyanın lideri” kendi liderlerimizden bile daha çok bildiğimiz, tanıdığımız birisi oluveriyor. Son ABD seçimleri öncesinde “sence kim başkan olacak?” soruları had safhadaydı. Bize neyse? Ki bu soruların da derinliği aslında “sen kimi tutuyorsun?” geyiğinden öte değildi. Öyleki, artık ABD başkanlık seçimi bütün dünyanın izlediği, öyle veya böyle taraf tuttuğu ve kuşkusuz dört yılda bir dünya politikasının en önemli olayı haline gelen bir anlamsız seyirci sporudur.

Bu karşılaşmanın son galibi Obama, Clinton hayranı hanımlar alınmasın, benim gördüğüm en karizmatik, en fotojenik POTUS. Görüntülü medyanın siyasal süreçlere bu derecede hakim olduğu ve seçimleri bir sahne sanatına dönüştürdüğü günümüzde bu belki de kaçınılmaz. Sadece ABD’de de değil tabi. Mesela Putin balık tutuyorum numarasıyla gömleğini çıkarıp KGB ajanlığı günlerinden kalma kaslarını sergiliyor, Sarkozy kendinden iki karış uzun bir içim su Carla Bruni ile kırıştırıyor, Berlusconi başarılı bir saç ektirme operasyonundan sonra tekrar seçiliyor, vesaire vesaire. Anlaşılan liderlik giderek göze hoş görünme sanatı ile özdeşleşmeye başlamış. Zamanında Brejnev’in gömleğini sıyırıp balık tuttuğunu hayal edebiliyor musunuz.... Allah korusun yani.

İşte böyle bir dönemde başkan olan Obama, en azından göze kulağa hitab ediyor. İnce uzun boylu, sıkı basketbol oynuyor, güzel konuşuyor, kitapları, uslubü de hiç fena değil. Filmi çekildiğinde kendisini oynamak için Denzel Washington ya da Will Smith ile çekişebilecek kadar rolünün adamı.

Ama bana başkanın kim olduğundan çok günümüzde ayakta kalan tek süper gücün, siyasi görüşünüze göre ya özgür dünyanın lideri, ya da dünyanın jandarması ABD iktidarının bir tek kişide toplanması daha ilginç geliyor. Ki kendisine bir şey olur ise bu büyük iktidarın mirasçısı seçilmiş bile değil, lider tarafından atanmış bir güvenilir yedek oyuncudur.

Bilim kurgu filmlerini hatırlayın; gelecekte galaksiyi herkesin üstünde bir lider değil, hep bir konsey, vatkalı pelerinlerini yok sayarsak bizim köylerdeki ihtiyar heyeti benzeri bir topluluk yönetir. Bence bilim kurgu senaristlerinin bu ortak özlemi bir tesadüf değil. Sanki bilinçaltımızda iktidarın boyutları ve gücü büyüdükçe ne kadar fotojenik olursa olsun bir tek kişinin ellerine bırakılamayacağını hissediyor, geleceği ona göre düşlüyoruz.

Aslında ABD’nin “süper güç” olmasının sırrı da burada. Sahnede parlak, karizmatik bir lider görünse de sahne arkasında çok köklü bir kurumlar, konseyler, sivil toplum örgütleri, lobiler, üniversiteler şebekesi var. Bu şebeke ve bu şebekenin köşe bekçileri, kendi küçük galaksimizin ihtiyar heyeti gibi sistemin çalışmasını, karizmatik lider kim olursa olsun, hangi partiden seçilirse seçilsin, hangi insani hataları yaparsa yapsın spot ışıklarının onun üzerinden yansımasını sağlıyor.

Şebekenin hakkını teslim etmek gerekir ki yakında sahneyi devralacak Obama da perde açıldığında seyircilerin beklentisini karşılayan bir adaydır. Umarız bu fotojenik POTUS, şebekenin çözemediği, hatta doğrudan doğruya sistemi sorgulatacak kadar derin mali krizi de göğüsleyebilecek esas oğlandır.

12 Ocak 2009 – copyright – www.aklagelen.blogspot.com

 
Toplam blog
: 7
: 457
Kayıt tarihi
: 03.01.09
 
 

Eğitim: Hukuk, lisans ve yüksek lisans. İş tecrübesi: Yaklaşık 20 yıl hukuk danışmanlığı. Aklagele..