Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ekim '13

 
Kategori
TV Programları
 

Fox TV'nin Yüz akı.. Karagül !

Fox TV'nin Yüz akı.. Karagül !
 

Geçen sezon yazmaya fırsat olmadı. Oysa ki en çok yazmak istediğim dizilerden biriydi.. Bu sezona kısmetmiş..

Henüz izlemediyseniz, çok şey kaçırdınız demektir..

Fox Tv’nin en iddialı ve bana göre yüz akı diyebileceğim dizisi Karagül’den bahsediyorum. Öyle hemen yüzünüzü buruşturmayın, sıradan bir Güneydoğu-aşiret-ağa dizisi değil Karagül..

İlk olarak müziğini söylemek isterim. Çok çok iyi bir müziği var dizinin, gümbür gümbür desem yeridir.. Özellikle aksiyon sahnelerinde çok etkili bir müziği var.. Fırat Yükselir yapmış müzikleri.. Yüreğine, ruhuna sağlık..

Dizinin durağan geçen tek bir anı yok, olaydan olaya sürükleniyorsunuz ve aslında tahmin edeceğiniz sahneler olabiliyor ara sıra.. Ama öyle güzel anlatıyorlar ki, diyaloglardan oyunculuklara öylesine iyiler ki, daha önce defalarca izlediğiniz bir olay olsa bile, sanki ilk kez izliyormuş gibi heyecanlanıyorsunuz.

Dizinin hikâyesi öyle klasik Güneydoğu hikâyelerinden çok farklı. Elbette ki, o yöreye ait pek çok özellik var içinde ve fakat hikâye kurgusu nefis.. Kaymaklı ekmek kadayıfı gibi..

Bir Mesut Akusta var, beni benden alıyor oyunculuğu ile.. Kendal ağa karakteri ile kötüyü öyle bir oynamış ki, öyle böyle değil. Bu defaki kötü karakterimiz, son zamanlarda seyrettiğimiz hem kötü hem sempatik özellikte biri değil. Tam anlamıyla kötü, üstelik kimseden korkusu olmayan bir kötü.. Yaptığını, marifetmiş gibi övüne övüne söyleyebilen bir kötü ve ciddi söylüyorum, uzun zamandır izlediğim en iyi oyunculuk diyebilirim sevgili Mesut Akusta için.. Hani fevkaladenin fevkinde desem yeridir.. Kendal’ın hikâyesi ve kendisi, çoğunlukla öfkelendirse ve hatta nefret ettirse bile, sahip olduğu tek erkek çocuğun engelli olması, tüm sevgisini yeğenine vermesi ama onu da kardeşinden söküp almış olmasının yükü, kendi evladına vermediği sevgiyi yeğenine vermesinin yüreğinde yarattığı derin vicdan azabı, kendi elleri ile öldürmeye kalktığı kardeşinin tüm ailesinin çıkıp gelip, hayatının ortasına oturması gibi bir takıp sebepler de, “kötü ama niye kötü” sorusunu kendi kendinize sormanıza yol açabilir..

İyi oyunculuktan bahsetmişken, aslında çok konuşulan dizinin hiç konuşulmayan karakteri Asım’ı oynayan Can Atak için de birkaç kelam etmek gerekir. Bana sorarsanız, Oscar’lık bir rol yapıyor gerçekten. Kendal Ağa’nın engelli ve baba sevgisinden mahrum Asım’ı yüreklere dokunuyor. Üstelik Can Atak bunu öyle bir yansıtıyor ki ekrandan, onu izlerken bin bir düşünce ile doluyorsunuz ister istemez… Onu gerçekten engelli zannedenler bile olmuş, siz düşünün oyunculuğunun gerçekliğini.. Asım’ın hikâyesi çok hassas ve kırılgan yanınıza dokunacaktır eminim. Bir engellinin neler hissettiği, sevgiye ve şefkate duyduğu ihtiyaç, tüm aile üzerine titrese bile, babasından göremediği o sevginin yüreğinde yarattığı boşluk, kimi zaman küçük bir çocuk olurken, kimi zaman olayların en kilit noktasında gösterdiği olgunluk ile Asım karakteri beni hem çok yaralayan, hem de kendine hayran bırakan bir karakter. Tekrar üzerine basarak söylüyorum, Can Atak tüm bunları şahane aktarıyor izleyiciye..

Uzun Hikâye filminde Taner Ölmez’in oynadığı engelli karakterini beni çok etkilemişti.. Asım karakterini her hafta izlediğim için olsa gerek, oyunculuk performansında ikinci numaraya rahatlıkla yerleştirebilirim. Dizinin bana göre Kendal karakterinden sonraki en iyi yazılmış karakteridir Asım.. Ve dizide Mesut Akusta’dan sonra ikinci sıradadır Can Atak oyunculuğu. Yüreğine sağlık, bedenine sağlık..

Böyle söylesem de, aslında dizide inanın herkes on numara beş yıldız.. Karakterler çok iyi yazılmış, oyuncular mükemmel uyum sağlamışlar ve ortaya çıkan işi genel çerçevede izlediğiniz zaman, tüm oyuncuların aslında bir numara oyunculuk sergilediğini görüyorsunuz.

Mesela Şerif Sezer.. Boyumuzu aşar ona laf etmek şüphesiz, haddimizi biliriz.. Oyunculuğu tartışılır mı.. Kesinlikle hayır.. Öyle bir Kadriye ana karakteri var ki dizide, her eve lazım diyorsunuz ister istemez. Kusursuz oynuyor.. Mimiklerinden, gözyaşlarına, gülüşünden, öfkesine kadar hepsi gerçek.. Kadriye ana, iki oğlu, dört gelini, torunları ve tüm ailenin bitmez tükenmez sorunları ile aslında tek başına savaşan, güçlü mü güçlü, kadın mı kadın, ana mı ana.. Konuşurken ağzından dökülen cümleleri not almak istiyor insan, öylesine güzel cümleler, nasihatler, dersler.. Yerine göre öfkesi korkutan, yeri geldi mi şefkatiyle ağlatan Kadriye anayı da zaten Şerif Sezer’den başkası oynayamazdı gibi geliyor bana..

Ece Uslu var mesela en kilit karakter.. Üzerinde konuşulması, düşünülmesi gereken Ebru karakteri ile karşımızda. Ece Uslu’yu genellikle hep şehir kadını olarak izledik. Bu defa da öyle ama çok büyük bir farkla.. Bu defa düşen, hatta tozpembe giden hayatının aniden karabasana dönmesi ile allak bullak olan, her şeyini kaybeden, üstelik üç çocuğu ile beş parasız ortada kalan, kendisine ait olmayan bir hayatın içinde yeniden var olmaya çalışan güçlü bir kadın karakteri Ebru Şanverdi. Ece Uslu’yu keskin ve yırtıcı bir karakterde, kavgaların ortasında kavgayı öğrenen bir kadın olarak görmek çok keyifli.. Kadriye ana ile başa baş bir karakter Ebru Şanverdi.. Hayata sıfırdan başlamak neymiş, onun hikâyesi tam olarak bu.. Ezilen kadınların dünyasında, kendini ezdirmeyen, ses çıkaramayan kadınların arasında sesini duyurmaya çalışan bir kadın Ebru.. Güçlü, cesur, haksızlığa gelemeyen, tahammül edemeyen Ebru şüphesiz ki, kendinden koparılan evladı ile aynı avluda, diğer üç çocuğu için savaşmakta..

Bir diğer kadın karakteri Narin.. Doğu kültürü ve terbiyesi ile yetişmiş, kırgın, kalbi yorgun ve bir o kadar da tedirgin.. Zira oğlum dediği Baran, aslında kendi evladı değil, yıllar önce başka bir annenin, Ebru’nun koynundan koparılıp getirilmiş.. Vicdan azabı ve öfkenin her an savaştığı bir karakter Narin. Kendini bırakıp Ebru ile evlenen kocasına olan öfkesi, üstelik Ebru’nun çıkıp gelip hayatlarına girmesi, Ebru’dan yıllar önce kopardığı Baran’a karşı duyduğu bağlılık ile kaybetme korkusu arasında gelip gitmek, Narin’i fazlasıyla hırçın ve sürekli etrafa sataşan, hayatı kendine ve çevresine zindan eden bir karakter yapmış. Oğlunu kaybetme korkusu, yıllardır kendini öfkeyle doldurduğu gibi, oğlunu da diğer kardeşlerine karşı sürekli doldurmasına yol açıyor. Ama ne derece başarıyor onu ilerleyen bölümler gösterecek.. Narin’i oynayan Özlem Conker, sanki bu karaktere göre fazla şehirli kalmış. Dizide Kadriye Ana ve Kendal dışındaki tüm karakterler şivesiz bir Türkçe ile konuşuyorlar ve bu durum hayli sırıtıyor.. Geleneksel bir yaşantı süren Narin karakterine göre, Özlem Conker fazla bakımlı ve şık. Bunun dışında oyunculuğunda gayet başarılı. Narin’in hikâyesini izlerken, o hak mı vermeli, kızmalı mı, üzülmeli mi insan bilemiyor doğrusu..

Narin’in abisi Fırat Rolünü ise bir usta canlandırıyor. Yavuz Bingöl, haksızlıktan yana durmayan, doğru bildiğini söyleyen ve yapan, dürüst, hayatın tokadını yemiş, acılardan geçmiş ve kendine sakin bir hayat kurmuş Fırat karakteri ile karşımızda. Ebru’ya çok büyük yardımları ve destekleri olsa da, zaman zaman kardeşi ile Ebru arasında kalmak onu hayli yoruyor. Ece Uslu ile Yavuz Bingöl, Zerda’dan sonra yine karşımızda ve muhtemel bir aşk hikayesinin kahramanı olacaklar diye tahmin ediyorum ben.

Anlatabildi mi derdimi buraya kadar bilmem… Karakterler üzerinde çok kafa yorulduğu besbelli..Her biri için ayrı yazı yazsak yeridir.. Böyle derinlikli karakterlere sahip dizi pek nadir görülür..

Tüm bu olayların asıl merkezi olan Baran karakteri ise, henüz lise çağında, deli dolu, öfkeli bir genç. Onu terk edip giden ve yıllarca uzaktan uzağa özlediği babasına hayli öfkeli olan Baran, tek çareyi amcası ve anne bildiği Narin’e sığınmakta bulmuş. Dizinin ilk bölümlerinde hayli aksi ve neredeyse Kendal’a yakın bir sertliğe sahip olan Baran, bu sezon öfkesini biraz yumuşatıp, olaylara ve insanlara tek taraftan bakmayı bıraktı..Bu durum annesi ile arasında muhtemel bir çatışma çıkaracak olsa bile, Baran haksızlığa karşı duran tavrı ile üstesinden gelecek gibi görünüyor. Baran karakterini oynayan Mert Yazıcıoğlu ise kelimenin tam anlamıyla bakmalara doyulmayan bir yakışıklı.. Bir o kadar da yetenekli olan Mert kardeşimin, oynadığı karakterin ağırlığını çok iyi taşıdığını düşünüyorum. Böyle gençlerin yetiştiğini görmek, gerçekten çok keyifli..

Dizinin diğer oyuncuları arasında iki kişi var ki, ben izlerken bayılıyorum onlara. Genellikle böyle gergin dizilerin içinde mutlaka muzip, komik karakterler koyulur ki, dizinin o gergin havası ara ara yumuşatılsın. İşte Rıza ve Özlem karakterleri de böyle iki karakter. Kendal’ın yardımcısı saf ve biraz anlaması kıt Rıza, konuşmaları ile beni çok güldürüyor. Özlem ise, Kendal ağanın ikinci karısı ve inanın karışmadığı söz, olay, merak etmediği bir konu yok, her lafın içinde, susamıyor kadın. İmalı konuşmakta, birilerine laf çarpmada üstüne yok. Ortalığı karıştırmak, gizli kapaklı sırları araştırmak, kapı dinlemek, dinlediğini de yanlış anlayıp ona buna anlatmak onun işi.. Özlem’i Hilal Altınbilek oynuyor. Güzel mi güzel, o da bakmalara doyulmayacak kadar güzel. Bir o kadar da şahane oynuyor. Ben Özlem’e doğrusu bayılıyorum..

Bu kadar iyi oyuncu arasında Ada ve Maya karakterlerini oynayan Ayça Ayşin Turan ve İlayda Çelik isimli iki genç kızımızın biraz zayıf kaldığını görüyorum izlerken. Oyunculukta henüz çok yeni olsalar gerek, ama bu kadar güzellik arasında çok ta göze batmıyor bu durum..

Aslında hemen hemen birkaç mekânda, bir avuç insan arasında geçen dizi, benim de favorilerim arasında yer alıyor. Zira ilk bölümünde bombalar patlatıp, ilerleyen bölümlerinde konuyu uzatan, seyirciyi sıkan diziler gibi değil. Bu durum da onun zirvedeki yerini korumasında en büyük etken olsa gerek. İnanın daha yazamadığım pek çok karakter ve oyuncu kaldı. Onları da başka bir yazıya saklayalım. Şimdilerde, ilk bölümde ortadan kaybolan ve aslında tüm olayların başlamasına sebep olan Murat karakterindeki Özcan Deniz’in diziye geri döneceği ve olayların çok daha hareketleneceği konuşulmakta. Bu da demek oluyor ki, Karagül daha çok konuşulacak demektir…

Cümlesinin yüreğine, emeğine sağlık..

Not : Uzun ama keyif aldığım bir yazı oldu. Umarım aynı keyfi alırsınız.

Siyah İnci’den sevgiyle..

www.twitter.com/blackpearl42

 

 

  

 
Toplam blog
: 55
: 2295
Kayıt tarihi
: 02.12.11
 
 

Kendi halinde bir TV izleyicisi ve yorumcusudur Siyah İnci. Tipik bir akrep burcudur.  Büyük çoğu..