Fransa'nın insan hakkı kriteri!

Ülkemizdeki insan hakları ve demokrasiyi her an eleştiren ve en ufak açık arayan ülkelerin başında AB ve bunların içinden de Fransa en başta gelenlerinden!

Fransa’da diğer AB ülkeleri gibi, ülkemizi biraz zayıf! Gördüklerinden olsa gerek, en ufak bir olayda İnsan Hakları dersi vermeye kalkarlar…

Oysa bize İnsan Hakları dersi vermeye kalkanların, kendileri İnsan Hakkından nasibini almamış ülkelerdir.

İşte buna en büyük örneklerden birisi! ABD, her yıl Dışişleri Bakanlığının İnsan Hakları Örgütü, dünyada İnsan Haklarını ihlal eden ülkeler ve yaptıklarını rapor haline getirip, yayınlıyorlar.

Gelişmiş ülkeler hakkında bu raporda tek bir satır bulamazsınız. Ancak gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin tümü hakkında mutlaka birkaç satır da olsa bir şeyler vardır!

Oysa bu raporu hazırlayan ülkenin dünyada yaptığı İnsan Hakları İhlallerini şöyle bir gözünüzün önüne getirin! İşte Afganistan, işte Irak, İşte Bosna Hersek, İşte Sudan vs. daha bir sürü İnsan Hakkı İhlali ve Uluslar arası Hukuk Kuralı ihlali!

İşte bu İnsan Hakları Savunucularının önde gelenlerinden Fransa’daki en son uygulama;

Fransa’da başbakana bağlı karşı-casusluk birimi ve emniyet istihbaratının tek çatı altında toplaması sırasında, kamu düzenini bozabilecek veya parti ve derneklerde görevli, yaşları 13’ün üzerinde kişilerle ilgili özel bilgilerin EDVIGE adlı veri tabanında toplanması Fransa’da şiddetli tartışmalara neden olmuş.

Muhalefetin yanı sıra, Savunma Bakanı Herve Morin, yeni fişleme kararnamesine tepki göstermiş.

Bu fişleme olayına her kesimden tepki varmış. Bu tepkilerin dikkate alınacağını da sanmıyorum!

Hani bizde bir laf vardır ya. Cemaate ne söylerse söylesin, imam bildiğini okur diye. İşte öyle!

Söz konusu ülke güvenliği olduğu zaman, hemen fişlemeye ve suç işleyebilecek kişileri kayıt altına alıyorlar.

Dünya’daki en önemli fişleme kurallarından birisi de parmak izi almaktır.

Dünyada iki şeyin izi hiç birbirine benzemez. Birisi parmak izi, diğeri dil izi!

Fransa’daki bu fişleme çalışmasında etik açıdan görüşü alınan Ulusal Bilgiişlem ve Özgürlükler Komisyonu, kararnameye çekince koymuş.

Fişlemenin istisnai, bilgilerin muhafaza süresininse kısıtlı olmasını istemiş.

Fişleme yaşının küçüklüğü, kamu düzenini bozma gibi belirsiz ifadelere başvurulması, ırk, cinsel tercih, inanç gibi özelliklerin dosyaya konabilmesi nedeniyle, yeni fişleme sistemi vatandaşların da şiddetli tepkisine yol açmış. Ancak bu konuda vatandaşı dinleyen olacağını sanmıyorum. Ayrıca ülke dışından gelip, Fransa’da yaşayanlarında bu fişlemeden nasiplerini alacaklarını düşünüyorum.

Fişlendiğinden kuşku duyan kişiler dosyalarını görmek için resmi makamlara başvurmuşlar. Ancak bir netice alabileceklerini sanmıyorum.

Yetkililer, Fransa’da gençler arasında işlenen suçların niteliğinde gözlenen değişim nedeniyle fişleme yaşının aşağı çekildiğini, diğer hususlarda ise uygulamada ciddi yenilik olmadığını savunuyorlarmış. Başka ne diyebilirler ki! Biz vatandaşımızı ülkemizin geleceği için fişliyoruz! Derlerse, ne kadar inandırıcı olabilirler?

Bakın dünyanın en gelişmiş demokrasilerinden birisi olan Fransa’da 13 yaşındaki bir çocuk fişlenebilirken, bizde 18 yaşından küçüklerin Tv ve gazetelerde yüzünün açık olarak gösterilmesi bile yasak.

Bu yasağın nedeni ne? Demokrasi ve İnsan Hakları!

Dünya da terörden en fazla çeken ülkelerin en başında bizler geliyoruz. Terör örgütleri, her yaptıkları eylemlerde, çocukları öne sürüyorlar.

Yakalanan çocuklar ise hiçbir işlem yapılmadan ailelerine teslim ediliyor. Aynı çocuk ileride başka bir olaya karışırsa, yine aynı işlem yapılarak, bu kısır döngü devam edip gidiyor.

Bize İnsan Hakları konusunda ders verenlerin yaptıkları uygulamayı görüyor musunuz?

Hani şu deyimimizde olduğu gibi “Ele verir talkını, kendi yutar salkımı”!