Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '15

 
Kategori
Blog
 

Fuat Avni bulundu. Bilin bakalım kimmiş?!

Fuat Avni bulundu. Bilin bakalım kimmiş?!
 

İşte. Bu arkadaşmış.




         Hep felsefi yazılarda gözüm kalmıştır. Arada yazıyoruz ama, dosyamızda kalıyor.  Şöyle ballı ballı, afili afili, gerine gerine, ağızlardan su akıta akıta, ekmekarası balık tadında bir felsefe yazısı yazıp da, şu BLOG hanesinde okutamadım gitti.

         Muhalifler hemen atılmasın öne: “  Blog hanesinde felsefe yazısının ne işi var diye” Bal gibi olur.  İşte Cunduz Usta, hayatının en güzel  yazısını yazmış. Hangi kategoriye sokarsanız sokun, bu yazı, her kategoride okunur.

         Eeee, biz de felsefe yapalım dedik mizah tadında. Sahnelerde 1, 5 gün, ancak kalabildik. İndirdiler aşağı blog’dan. “Yüksek dallara çıkmışız”  Düşersek aşağı, kafa göz yarılmasın diye nazikçe uyarıyorlar. İdaremizin, yazımızı  RED sebebi çok yalın: “ Yazı, belirlenen çerçeveye uygun” değilmiş. Konu: “Fuat Avni idi.”

         Ne diyordu jurnalci Avni,  O KALDIRILAN SAYFAMIZDAKİ sütunlarımızda?
 

“Hile, hurda,  bunlarda
Kadı bunlarda
Ananı öpen kadı
Vardır elbet  hesapları.

Bunların işleri hep yalan
Bunların işleri hep dolan
Hevesleri kursaklarda kalacak”
Devamla  da:
Haramı, zıkkımı torbaya attılar
Durdurun dünyayı  inecek var!
Batsın bu dünya, Mahşere kadar !
Avni Usta, pilav üstü az “Twit “ çek!
Olur mu senden acaba keşkek
Arabası dört teker
Bütün yükleri Avni çeker.
Oldu olacak,
Kırıldı nacak,
Sen yine buradan yak !

Hadi, hep birlikte söyleyelim:
“Fuat Avni pabucu yarım,
Çık dışarıya oynayalım”               
                    “Ah Düriye Düriye,
                    Eccük gelive beriye “

         FUAT AVNİYİ BULDUK:  Ah., ah, ah! İşte bundan sonra da oldu olacaklar, kırıldı nacaklar, okyanuslar ötesinden bir ses geldi. Hiç kimsenin aklına da gelmez.  Uzaklardaki ses diyordu ki: “Ne o, kulaklarımı çınlatıyorsun. Bir şey mi var?!” diyen bir ses. İşte bu cümlelerle yakayı ele verdi. (Kaldırılan yazımda kaldı bu cümleler) Yazımızın ana teması Fuat Avni idi. Ses verdi taaaa ötelerden.

         Onca siyasiler harıl harıl arar bulamaz, biz bulduk Fuat Avniyi. Yok, yok, kendiliğinden bulundu. Fuat Avni, bir boşluğa düştü, ki, sonradan farkına vardıysa bilmem. Belki de memleket değiştirecek, yakayı ele vermemek için.

         Bir Fuat Avni yazısı yazdık, evvelsi gün. Ses geldi Okyanus  ötesinden:" Kulaklarım çınladı, ne var?" diye de sordu. Anladık ki bu kulağı çınlanan, Fuat Avni imiş. Öyle ya. Bakın siz şu işe. "Ağamızın kulaklarını çınlatıyormuşuz,"  bize yaptığı yorumda. Demek ki, kulakları çınlatılan kendisi, o. Yani Fuat Avni. Di mi ? “Soruyor bir de ne var, ne oluyor?” diye. Görüyor musunuz ne kadart pişkin.  Soruyor da. İşte. Böylelikle Fuat Avni olduğunu da  açığa  çıkmış oldu.

         Sen dünyayı ayağa kaldır. Cümle hafiyeler peşinde olsun. O, hiç bir şey olmamış gibi gevrek gevrek soruyor?  “Ne o bir şey mi var” diye. Pes doğrusu! Daha ne olsun?

         Ah pardon. Kim olduğunu söylemedik değil mi? Eee, tahmin edin bakalım Bu içimizdeki Fuat Avni kimmiş? Hem de içimizde. Hiç kimsenin aklına gezmez.

         Dikkat. İpuçlarını veriyorum. “ İçimizde” diyorum. Daha anlayamadınız mı? İsmi Fuat, Göbek adı: Avni ( Avanak Avni ile karıştırılmasın lütfen) Soyadı? “Çemişgezekli”

         Hala bilemediniz mi? Okyanuslar ötesinden seslenen bir blog yazarımız.  İngastan, şaşırtıcı isim kullanıyor. Tahmin edebildiniz mi?

         KİM, KİM ? Hadi söyleyelim o ismi: Anlı şanlı, blog yazarımız  “NEWYORKER”

         Ülen Newyorker, bu tonga'ya nasıl düştün bre?

         İlahi Newyorker. Çemişgezek'ten böyle adam çıksın ha! “ Harputta bir Amerikalı’nın" ününü, şimdiden katladın gittin, helal olsun.

          “Fuat Avni, pabucu yarım, / Çık dışarıya oynayalım” demeseydik, bu olay meydana çıkmayacaktı. Ve böçylesi bir mizahi yazı ortaya çıkmayacaktı. Newyorker kardeşimizin de yüreği hoplamayacaktı.

         Sevgili idaremiz bile meseleyi anlayamadı. Anlasaydı, "içettiği" o yazımı  yayında tutar, hakikatleri serer, yardımcı olurdu, kafalara dank dedirttirirdi. Mamafih, bayrak bende. Meseleyi yeni baştan ele almak, yine bana düştü.. İyi de oldu hani.

         “Ben bu yazının, suyunu içireeeeem, fasulyesini bırakirem gardaş”
         Ört ki, ölem!





 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..