Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '17

 
Kategori
Deneme
 

Fukuyama, Hungtington ve uygarlıklar çatışması

Fukuyama, Hungtington ve uygarlıklar çatışması
 

Fukuyama ve Hungtinton


Bilgi ve teknoloji üretimindeki baş döndürücü gelişmeler, insanlığı ilgilendiren çok yeni ortak sorunların, tartışmaların ve yönelişlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Küreselleşme, ulusal sınırları düşünsel ve ekonomik anlamda göreceli hale getirirken bu yeni oluşumun karakteristik unsurları da netleşmiştir. Bunlar insanlığın ortak paydası olan “yükselen değerler”dir. Peki nedir, çağın yükselen değerleri? 1-İnsan hakları- 2-Demokrasi, 3-Serbest piyasa ekonomisi.

İşte bu genel çerçevenin düşünsel, siyasal ve toplumsal sonuçlarının geliştiği bir dönemde özellikle siyaset bilimcisi ve sosyologlar olmak üzere aydınlar arasında bomba etkisi yaratan iki makale yayınlandı. Bunlardan birincisi, Francis Fukuyama’nın “Tarihin sonu” adlı çalışması, diğeri de Samuel Huntington’nun “Uygarlıklar çatışması mı?” başlığı taşıyan makalesidir.

Fukuyama’nın tezi şudur; “İnsanoğlunun tarih boyu süren arayışı, batı liberal demokrasisinin getirdiği değerlerle nihai mükemmeliyete ulaşmıştır. Ona göre, artık bütün alternatif diğer sistemleri ve uygarlık yapıları tarihinin bu son evresinde Batı Uygarlığı’nın üstün değerlerine boyun eğmiştir. Bu yaklaşım yenidünya düzeni fikrinin entelektüel zemini oluşturmuştur. Romantik ve iyimser bir yaklaşımla, serbest piyasa düzenine dayalı Batı liberal demokrasisinin mutlak zaferini ilan etmiştir. Eşitsizliğin olduğu yerde çatışma dolayısı ile çatışma biter mi?

Hungtington’un tezi ise şöyledir; Yenidünya düzenindeki sürtüşmenin temel kaynağı, ideolojik ya da ekonomik sürtüşmeler çevresinde odaklanmayacaktır. Ülkeler arasındaki asıl büyük bölünmeler ve çatışmalar biçimi, kültürel düzlemde karşımıza çıkacaktır. Yenidünyada ulus devletleri, dünya siyasetinin en güçlü ve belirgin aktörleri olmaya devam edecek; fakat dünya siyasetindeki çatışmalar farklı uygarlıklara mensup uluslar ve gruplar arasında devam edecektir (…) Bu uygarlıklar arasındaki savaşlar, önümüzdeki yıllarda küresel politikalara egemen olacak, uygarlıklar arasındaki ayırım çizgileri, gelecekteki savaş alanlarını belirleyecek ve yönlendirecektir.

Uygarlıklar arasındaki ayırım çizgileri pek keskin olmasa da varlığı gerçektir. Uygarlıklar devingendir; yükselebilirler, düşüş gösterebilirler, bölünebilirler ve birleşebilirler. Tarih konusunda az çok bilgisi olanların bildikleri gibi, uygarlıklar yok olurlar ve zamanın kumlarına gömülebilirler.

Uygarlık kimliği gelecekte daha da önemli hale gelecek ve dünya büyük ölçüde yedi ya da sekiz büyüklük arasındaki etkileşimler tarafından şekillendirilecektir. Batı, Konfüçyonizim, Japon, İslam, Hint, Slav-Ordodoks, Latin Amerika ve Afrika Uygarlığından oluşmaktadır. Dünyanın geleceğine yön verecek olan en geniş coğrafyalara yayılmış iki medeniyet (Batılı ve İslam) arasında Carl Schmitt’in dost-düşman (friend-foe) ayrışmasında olduğu gibi kaçınılmaz bir çatışma olacağını iddia eder. Çatışmanın ise uygarlıkları birbirinden ayıran “Kültürel ayırım çizgileri” çevresinde olacağını söyler. Fukuyama ve Huntington’nun çok tartışmalı makaleleri, bilimsel olmaktan çok, spekülatif nitelik taşımaktadır. Özellikle Huntington’nun Türkiye ile ilişkili olarak önerdiği, Atatürk'ün mirasının olduğu gibi ret edilmesi ve Türkiye’nin VII. yüzyıl İslam uygarlığına dönmesi,  Türkiye’ye Batılı olmaktan vazgeçerek İslam dünyasının liderliğine oynamayı önermesi ise yalnız Türkiye’nin değil, tarihin ve sosyal bilimin gerçeklerine de aykırıdır.

Huntingto’nun tezinin temel noktası, sadece ve sadece, Soğuk Savaş’tan sonra günümüz politikalarının şekillenmesinde belirleyici olan unsurun siyasi, ideoloji değil, kimlik olacağı, yani Huntington’nun bir savaştan söz etmediği, Dünya tarihi boyunca zaten var olmuş olan kamplaşmaların, bundan böyle politik ideoloji değil, kimlikler doğrultusunda gerçekleşeceğini belirtilen savunmalar bana inandırıcı gelmiyor.

Türkiye’de birçoğunun düşündüğü gibi bende Hungtington’un “Dünya Savaşı tellalı” ve“planlanan küresel çatışmaların fikir babası” olduğunu, bu makale konseptini, “farklı din ve kültürlerin birbirini yemekte olduğu ve şiddetin daha çok ABD tarafından körüklendiği bir 21. yüzyıl tablosu” olarak özetlemek gerektiğini düşünüyorum.

Nizamettin Biber

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..