Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '07

 
Kategori
Futbol
 

Futbol oyunu-1... Yıldızlar geçidi.

Futbol oyunu-1... Yıldızlar geçidi.
 

Futbol dünya’da en sevilen sporlardandır. Üstelikte diğer spor dallarının yanında en fazla seyirci çeken spor dallarından biridir. Ve yine dünya’da her erkeğin gönlünde bir aslan yatar misali bir takım tutmak vardır.

Böyle olunca bütün yatırımlar futbola kaymakta hatta kulüp takımları kadrolarında yıldız futbolcu bulundurmak isterler. Buda o ülkenin potansiyelini ve şehirci miktarını artırmaktadır.

Bizde de başta Fenerbahçe olmak üzere diğer takımlar başarı bir sezon geçirmek ve alkışlanmak için kadrolarına dünyaca ünlü futbolcu alma yarışına girmektedirler. Bunun en son örneği bilindiği gibi Ronaldo Carlos’tur. Bu da dünya’nın da kabul ettiği bir futbolcuyu diğer ülkelere nazaran geri kalmış bir ülkeye getirtmek o ülkenin futboluna katkıda bulunması anlamına geleceğine bazı çevreler ne yazık ki bu transfere karşı gelmektedir. Bunlardan biride bir blog yazarı olan arkadaşımızdır. Onu size şikayette bulunmuyorum fakat dünya’da ülkelerin başarı olmak için neler yaptıklarını açıkları ile gözler önüne sermek istiyorum izninizle. Diğer ülkeleri incelemek adına…

**********

Evet, 2006 yılında geçen sene Almanya Dünya Kupasında İtalya Milli Takımı Dünya Şampiyonu oldu. İtalya’nın 2006 Dünya Kupasının 23 kişilik kadrosunda şu futbolculardan kuruluydu ve oynadıkları kulüpler şunlardı. Hatılatmak istemiştim.

1-Gianluigi Buffon ..........Kaleci.......... Juventus
2-Cristian Zaccardo .......Defans .........Palermo
3-Fabio Grosso ..............Defans .........Palermo
4- Daniele De Rossi....... Orta Saha.... AS Roma
5- Fabio Cannavaro .......Defans .........Juventus
6- Andrea Barzaglı .........Defans......... Palermo
7-Alessandro Del Piero ...Forvet ..........Juventus
8-Gannero Gattuso .........Orta Saha ....AC Milan
9 Luca Toni.................... Forvet ..........Fiorentina
10-Frencesco Totti.......... Orta Saha ....AS Roma
11-Alberto Gilardino ........Forvet .........AC Milan
12-Angelo Peruzzi ...........Kaleci.......... Lazio
13- Alessandro Nesta ......Defans ........AC Milan
14- Marco Amelia ............Kaleci ..........Livarno
15-Vincenzo Iaquınta...... Forvet.......... Udinese
16-Mauro Amelia........... .Orta Saha..... Juventus
17-Mauro Camoranesi.... Orta Saha ......Palermo
18-Filippo Inzaghı ...........Forvet ..........AC Milan
19-Gianluca Zambrotta ....Defans........ Juventus
20- Simone Perrotta....... Orta Saha..... AS Roma
21-Andrea Pirlo ..............Orta Saha ....AC Milan
22-Massimo Oddo ...........Defans.......,,. Lazio
23-Marco Materazzi .........Defans .........İnter

Görüldüğü gibi İtalya’nın hiçbir futbolcusu dış ülkelerde oynamadığı halde Dünya Kupasında Şampiyon olabilmiştir. Bakınız şimdi diyeceksiniz ki İtalyanlar kendi liglerinde ki futbolcularla nasıl Şampiyon olmuş? Olmuş ama İtalya Kulüplerinde yabancı sayısı ve bu takımlar da kısıtlama var mı yok mu? Ben de konuyu açıklık getirerek dikkatiniz çekmek istiyorum. Geçen yıl İtalya’da ki bazı kulüpler de oynayan yabancıların miktarlarını ve futbolcuların isimlerini vererek dikkatinizi çekmek istiyorum.

2005-2006 sezonunda Milan’ın kadrosunda bulunan 25 futbolcudan 14 yabancının isimleri ve ülkeleri şunlardır.

Kaleciler
1-Nelson Dida,.....................Brezilyalı
2-Zeljko Kalac,................... Avustralya
3-Dimirios Elefheropoulos,... Yunan

Defans
4-Cafu, ........................Brezilyalı
5-Kakha Kaladze, ..........İngiliz
6-Dario Saimic,..............?
7-Marek Jankulovski ......?

Orta saha oyuncuları
8-Monuel Rui Costa,........ Portekiz
9-Johann Vogel,............. İsveç
10-Clarence Seedorf...........?
11-Kaka Leite,................ Brezilyalı
12-Serginho,.................. Brezilyalı

Forvet oyuncuları
13-Anndriy Shevchenko .....Ukrayna
14-Marcio Amoroso............ ?

Milan Takımının Şampiyonlar Liginde 2004-2005 sezonu Finalisti 2005-2006 sezonu yarı finalisti ve 2006-2007 sezonu bu sene şampiyonu olduğunu belirteyim.

Eğer İtayla ligini ve şampiyonlar ligini izliyorsanız Milan takımını izlemişsinizdir. Öyle ise bu futbolcuların isimlerini de hatırlıyor olmanız lazım.

Gelelim diğer takımlara.

Takımlar.............Yabancı.......Yerli..........Toplam

İnter....................22...............10............32
Roma...................10...............17............27
Lazio.....................7................22............29
Fiorentina..............9................17............26
Palermo.................4...............23............27
Empoli...................1...............29............30
Sampdoria.............2...............28............30

İlk önce İtalya’dan örnek vermek istedim. Sebebine gelince İtalya son Dünya Kupasının sahibi olduğu için. Hani bizim burada başa güreşen takımlar var ya Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş hatta Trabzonspor gibi. İtalya’da da İnter, Milan Juventus gibi başa güreşen takımlarda ki yabancı oyuncuların diğer takımla oranla fazladır. Yani bu demek ki ne kadar kıyma o kadar köfte misali ne kadar para o kadar yabancı. Bunu hiç İtalya kulüplerin dikkatini çekmiyor mu? Orada bizim gibi Futbol Federasyonları yok mu? Alt sırada ki takımlar yağ ile kavrulurken büyük takımların kadrolarında ki oyuncuların yüzde altmış hatta yüzde sekseni yabancılardan kurulu. Bir de bir şeye dikkatiniz çekti mi? Bir takımın oyuncu sayıları 25’in çok üstünde ve 30’ları geçiyor. Halbuki Avrupa’dan Şampiyon olmasını beklediğimiz Fenerbahçe’miz de toplan 24 futbolcu var hatırlatılır.

Şimdi niye böyle bir örnekleme yaptınız Ahmet Bey diyeceksiniz? Neden yapmayım ki adamlar bal gibi son Dünya Kupası Şampiyonu. Hiç hatırlamadınız mı?

2006 Dünya Kupasında E Grubunda mücadele eden İtalya Takımı nasıl şampiyon olmuş peki, hatırlayalım mı?

12 Haziran 2006’ da........... İtalya 2-0 Gana................ Goller:Dk.40 Andreo Pirlo, Dk83 Vincenzo Iaguinta
17 Haziran 2006’da............ İtalya 1-1 ABD...................Gol:Dk:22 Alberto Gilardino
22 Haziran 2006’da ............İtalya 2-0 Çek Cumhuriyeti Goller: Dk:26 Marco Meterazzi Dk:86 Flippo Inzaghi
Grup maçlarını 7 Puanla ve lider olarak geçiyor.
2. Tur 26 Haziran 2006’da............. İtalya 1-0 Avustralya Gol: Dk:90 Francesco Totti Penaltıdan
Çeyrek Final 30 Haziran 2006’da... İtalya 3-0 Ukrayna.....Goller:Dk.6 Gianluca ZAmbrotta Dk.59 ve 69 Luca Toni
Yarı Final 4 Temmuz 2006’da .........İtalya 2-0 Almanya Goller: Dk:119 Fabio Grosso Dk.120 Alssandro Del Piero
Final 9 Temmuz 2006’da ...............İtalya 6-4 Fransa.......Gol: Dk.19 Marco Materrazzi
Normal süresi ve uzatmalarda 1-1 biten final maçında penaltı serilerinde 5-3'lük le üstünlüğü kurup şampiyon oluyor.

Daha halen hatırlamadınız mı? Hani o son final maçı 1-1 bitmiş uzatmaların ilk dakikalarında Fransa’nın efsane futbolcusu Zidane, Meterazzi’ye bir kafa atmıştı ya ve o maçı İtalyanlar penaltılarla maçı alıp şampiyon olmuştu.

İşte İtalyanlar son Dünya Kupası Şampiyonu olduğu için İtalya’dan örnek verdim. Bu İtalya olmayıp başka bir ülkeden olsaydı yine değişen bir şey olmazdı.

Madem İtalya, Dünya'nın büyüğü şimdi sormak lazım… Acaba İtalya’nın ileri gelen takımları kadrolarında o kadar yabancı bulunduruyorlar da milli takımlarına nereden futbolcu buluyorlar, bunu ben çözebilmiş değilim. Siz çözebildiniz mi? Çözebilen varsa ne olur bana bildirsin. Sevinirim.

**********

Türkiye’de yabancı futbolcu transferlerine karşı gelen ve bunda rahatsızlık duyan ve henüz kendini aşmayan bazı arkadaşlar dış ülkelerden örnekler vereceklerine sanki kendileri çok biliyorlarmış gibi, kendi ülkesinin Milli Takımı şampiyon olmuş görerek her şeyin doğru olduğunu zannediyorlar. Arayış içine girmiyorlar ve araştırmadan bizim yabancıları eleştirmeye kalkışıyorlar. Roberto Carlos’un 34 yaşında olduğuna eleştiriyorlar. Neymiş bastonla çıkmalıymış sahaya. O Roberto Carlos bizim 20 yaşında ki futbolcularımıza taş çıkartır be. Esasında bizim futbolcuların Roberto Carlos’tan o kadar çok şey öğrenecekleri var ki. Bıraksınlar yabancı futbolculara sınır koymasınlar.

Türk futbolcusunu nasıl mı yetiştirecesiniz? Dışardan futbolcu getirterek ve de Türk futbolcusunu dışarıya pazarlayarak ancak öyle yetiştirebilirsiniz.

İlk önce kendimden örnek vereyim. Ben herkese kapım açık… Benden büyük ve saygı duyduğum kişiler yol gösterdikleri gibi küçüklerin bilip benim bilemediklerim her konuyu küçüklerimden de öğrenmeye açığım ve ben her şeyi biliyorum diyemem. Zaten de insanlar her şeyi bilemezler. Ama ne var ki Türk toplumu genelde her şeyi ben bilirim benden başka kimse bilemez zihniyeti vardır. Onun içindir ki bir arpa boyu kadar yol ilerleyemiyoruz ve akımızca arayış içine giriyoruz fakat örneklemek için çevremize şöyle bakmıyoruz.

Örneklere devam edelim mi? Mesela Şampiyonlar Liginden.

Merak ettim masaya yatırayım dedim, Şampiyonlar Ligini. Zaten de Galatasaray değil, hiçbir Türk Takımının o kupayı alacağını zannetmiyorum. Çünkü onlarla mücadele edemeyiz. Edebilmemiz için bizlerin o takımda oynamalarını sağlamak lazım. Bunu da yabancı futbolcu transferle mümkün olur. Diyelim ki Roberto Carlos’u transfer etmedik. O zaman ligimizde bizim Ahmet’ler Mehmet’ler R.Carlos ayarında ki futbolcularla nasıl mücadele etmesini öğrenecekler. Aşı olup nasıl kanda ki akyuvarların mikroplarla savaşmasını öğretiyorsak işte onun gibi bir şey. Bir de bu konuyu bu açıdan bakmak lazım. Ben öğrenmekten bahsediyorum. Burada R.Carlos’un Türkiye’de ki başarılı olup olmaması değil, Türk Futbolcuların bu gibi oyuncularla karşılaştırarak kaynaştırmalarını sağlamaktır. Tabi bizim milli takım oyuncularda Milan, İnter, R.Madrid, Barcelona, Liverpool gibi takımlarda oynamalarını sağlayarak orda ki oyuncularla kaynaşmayı sağladığımızda başarılarımız artacaktır ister iştemez.

Şampiyonlar liginde bu şekilde mücadele etmek mümkün. İşte size bir çarpıcı örnek daha… Yukarıda Milan’dan bahsederken son 3 yılda Şampiyonlar Liginde ne yaptığını yazmıştım. Ya final oynuyor ya da yarı final. Şampiyon olup olmaması önemli değil. O yılların birinde Şampiyon olur zaten.

İspanya’dan Barcelona , Real Madrid, İngiltere’den Manchester Utd., Chelsea, Lverpool, İtalya’da Milan’dan başka İnter, Juventus, Roma, Almanya’dan Bayern Munich, Werder Bremen gibi takımlar arada sırada da olsa ilk sekiz takımların içersinde her zaman görmek mümkün. Ben bu takımları her sene izliyorum ya siz.

Şimdi de Galatasaray’ın Avrupa’da aldığı kupaya geleyim. Yani UEFA Kupasına… Hani gücenmesinler Galatasaraylı arkadaşlar. Hep övünecekleri ama bir daha kaldıramayacakları inandığım o UEFA Kupalarına. Kıskançlığımdan demiyorum. O kupayı kaldırmak kolay mı oldu? J.Derwall denilen o çalıştırıcı. Alman 1984 yılında gelmeseydi 2000 yılında o kupa Galatasaraylıların elinde olabilir miydi? Sorayım size. Ben sanmıyorum. 16 yıl önce atılan tohumun meyvesi dır o. 1973 yılından beri şampiyonluk hasretiyle tutuşan Galatasaray o dönemin yöneticileri J.Derwall denilen Almanı getirtmişler ve şampiyonluk istemişlerdir kendisinden. O çalıştırıcının azmi ve özveri ile çalışması neticesinde takımda var olmayan ruhu getirmiş ve o ruhla Galatasaray aşkını sevdasını oluşturmuş ve kuvvetlendirmiştir. Bu vesile ile ancak 14 yıl sonra şampiyon olabilmiştir. Bu 14 yıl içersinde şampiyonluğu bulunmayan Galatasaray’ın sonra ki 13 yılı 1987 ila 2000 yılları arasında
1986-1987,
1987-1988,
1992-1993,
1993-1994,
1996-1997,
1997-1998,
1998-1999 ve
1999-2000 sezonlarında olmak üzere tam 8 şampiyonluk görmüştür. İşte o ruh ile o UEFA Kupası kaldırılmıştır.2000 yılından sonra da Fenerbahçe’nin durdurulmayan yükselişinin izlemekteyiz. Ve bu yükseliş çekememezlik mi deyim yoksa kıskançlık mı deyim Fenerbahçe’mizin bu yükselişini bir şekilde durdurmaya çalışmaktadırlar.

Çünkü Fatih Terimle kaldırılan o kupanın ardından o ruh Galatasaray’ı arada sırada yoklamak üzere terk etmiştir. İşte ondan sonra Galatasaray’ın Avrupa’da ve Ligimizde o başarılarını yakalayamamıştır. Önce başarılarını gören ve taraftar sayısını mütemadiyen çoğaltan Galatasaray taraftarının sonra bu başarısızlılığı karşısında rakiplerine özelikle yükselme gösteren Fenerbahçe takımını taraftarlarına sataşma yoluna gitmektedirler. Çünkü onların içlerinde kıskançlık vardır, işgüzarlılık vardır. Kusura bakmasınlar.

**********

Şimdi gelelim bizim Türk Milli Takımımıza.

Size öyle bir dönemden bahsedeceğim ki şimdi genç olan arkadaşlar pek hatırlamazlar ama benim yaşımda ve daha iler ki yaşlar da olan arkadaşlar ise o günleri hatırlayacak ve ha biz gerçekten o dönemlerden geçmiş miydik diyeceklerdir.

1982 Dünya Kupası Eleme maçları

1- 24 Eylül 1980 ................Türkiye 1-3 İzlanda Golümüzü 72. Dakikada Fatih Terim atmış
2- 15 Ekim 1980 ..................Galler 4-0 Türkiye
3- 3 Aralık 1980 .......Çekoslovakya 2-0 Türkiye
4 - 25 Mart 1981 ................Türkiye 0-1 Galler
5- 5 Nisan 1981 .................Türkiye 0-3 Çekoslovakya
6- 9 Eylül 1981.................. İzlanda 2-0 Türkiye
7- 23 Eylül 1981 ....Sovyetler Birliği 4-0 Türkiye
8- 7 Ekim 1981.................. Türkiye 0-1 Sovyetler Birliği

Yani 8 maçının tümünü kaybetmişsiz yalnız 1 gol atabilmişsiz ve kalemizde 20 top görmüşsüz, koca sıfır puan çekmişsiz. Belki o dönemin en zayıf takımı olarak. Ne güzel değil mi? Hiç hatırlamak istemediğim bir dönem. Ya siz?

Ve 20 yıl sonra. Aynı bayrak altında çıktığımız Dünya Kupası Eleme maçlarında A Milli Futbol Takımımız grubunda ikinciliği yakalayıp Avusturya ile Baraj maçlarına çıkıyoruz. 10 Kasım 2001’de Viyana’da ki maçta Okan Buruk’un attığı golle maçı 1-0 kazanıyoruz. İkinci maçımız İstanbul’da. Dk.21 Yıldıray Baştürk Dk.30 Hakan Şükür Dk.45 Okan Buruk Dk.68 ve Dk. 84’lerde Arif Erdem’in attığı gollerle 5-0 yenip 1954 yılından sonra 48 yılın ardından Dünya Kupalarına iştirak etmeye hak kazanıyoruz.

2002 Dünya Kupasında “C” Grubunda Brezilya, Kostarika ve Çin’le oynuyoruz
3 Haziran 2002 ....Brezilya 2-1 Türkiye Golümüzü Hasan Şaş atıyor 45. Dakikada
9 Haziran 2002 ..Kostarika 1-1 Türkiye Golümüzü 56. Dakikada Emre Belezoğlu atıyor
13 Haziran 2002,,,,,,,,, Çin 0-3 Türkiye Gollerimizi Dk.6 Hasan Şaş, Dk.9 Bülent Korkmaz, Dk.85 Ümit Davala.
Bu sonuçlarla ikinci turdayız.

18 Haziran 2002 Japonya 0-1 Türkiye Golümüz Ümit Daval’dan 12. dakikada geliyor.
Çeyrek finallerdeyiz

22 Haziran 2002 Senegal 0-1 Türkiye Golümüz İlhan Mansız’dan Uzatmalarda 4. Dakikada atıyor ve altın golle geçiyoruz.
Yarı finale yükseldik.

26 Haziran 2002 Brezilya 1- 0 Türkiye
Olsun üçüncülük maçına çıkıyoruz.

29 Haziran 2002 Güney Kore 2-3 Türkiye Maçın 11. saniyesinde Hakan Şükür bu gol Dünya Kupası tarihinde en erken atılan gol olarak tarihe geçti. Dk.13 ve Dk.32 İlhan Mansız.
İşte Dünya üçüncüsüyüz.

İşte benim burada söylemek istediğim nokta bu. Değişim.

Evet değişim olduğu müddetçe başarıda gelir.

Yıllarca Türk futbolcusu nasıl yetişmeli , yabancılar gelsin mi gelmesin mi? Yabancılar gelirse Türk futbolcuları oynayamaz bu da milli takımımız etkiler? Başarı gelmez. Şanki çok başarılıymışsız gibi... Yabancılar gelsin ama ben onları oynatmam için takımlara 2 ve 3’ten fazla yabancı sınırlaması getireyim de Türkler de oynasın zihniyeti bizleri yıllarca Dünya Kupalarından uzak tuttu. Bir kapalı kutu gibi kabuğundan çıkamamak futbolcularımızında yeteneklerini pek fazla gösterememiş olmaları da dış transferleri etkilemiş ve böylece yabancılarla kaynaşmamız olmamış, yabancılarla olan maç sayımızı da azaltmıştır. Yalnızca Avrupa Kupaları, o da takımlarımızın devamlı ilk turlarda elenmeleri ve milli maçların da azlığı sebebiyle yabancılarla olan irtibatımız pek olmamış. Bu söylediklerim doğru mu? Yalan diyen olursa eğer şu andan itibaren ben blog yazarlığımı bı-ra-kı-yo-rum. Evet, hepinizi duyar gibiyim. Doğru söylüyorsunuz Ahmet Bey diyorsunuzdur. Eminim geçen günler de Fenerbahçe’nin yanlış transfer politikasını yazan arkadaş bile yavaş yavaş değişim gösterdiğini hissediyor gibiyim. Sevinirim.

Değişim dedim.

Size son bir örnek daha vermek istiyorum. İşte o zaman benim ne demek istediğimi daha iyi anlamış olacaksınız.

Milli Takımlardan örnekle vermiştim O dönemlerde bizim futbolcular içersinde hangileri İtalya’da, İspanya’da, Almanya’da ya da İngiltere’de oynadılar. Bana bir tanesini hatırlayıp söyleyebilir misiniz?

Ama şimdi Dünya üçüncüsü olan bir takımımız var. Sebep ne biliyor musunuz?

Turgay Kerimoğlu İngiltere’de oynar 36 yaşındadır. 34 yaşında ki Roberto Carlos için sahaya bastonla çıksın diyen arkadaşlara duyurulur.
Emre Belezoğlu İtalya’da oynadı şimdi İngiltere’de
Nihat Kahveci yıllarca İspanya’da oynuyor
Fatih Tekke Rusya’da futbol hayatını sürdürüyor.
Yıldıray Baştürk, Nuri Şahin, Altıntop kardeşler bizim Almanya da ki futbol elçilerimiz değiller midir?
Ümİt Davala 2002’de Milan’da değil miydi?.
Alpay ya da Rüstü Rençber, İlhan Mansız gibi isimler bakalım biraz hafızanızı yoklayın hatırlayabildiniz mi?

Milli takımın Dünya platformuna çıkıp eğer Brezilya ile oynuyorsa.

Bizler neyin tartışmasını yapıyoruz?

Kezman’ın Fenerbahçe’de oynayıp oynayamamasına mı?

Yoksa Roberto Carlos’un başarılı olup olamayacağına mı?

Biz neyi tartışıyoruz?

Varsınlar başarılı olamasınlar.

O zaman demek oluyor ki o yıldızların karsısında bizim Ahmet’ler ve Mehmetler futbol oynamasını, onların karsısında korkmadan mücadele etmesini öğrenmişlerdir.

Eğer sizler haklı iseniz İtalya’nın Şampiyon olmaması lazım.

Ama oldu. Ey öylese bizler de İtalyanlar gibi yabancı sınırını kaldıralım, İsteyen kulüp istediği kadar yıldız getirsin ama Türk Futbolcusundan daha düşük kalitede oyuncu transfer edilmesin. Eğer bizler onlar gibi Dünya futbolunun lokomotifi olmak istiyor ve Dünya yıldızlarını televizyonlar da değil canlı izlemek istiyorsak diyeceğim o dur ki yabancı futbolcu sınırı kaldırıldığında kaliteli bir lig izliyor ve bundan da keyif alıyor olacağız. Böyle olunca ligimizde oynayan Türk futbolcuların sayıları azaldığndan kaliteleri artacaktır. Kalitenin arttığı yerde ilgi çekeçek dünyanın gözü burada olacak dolayısıyla izlenebilecek, beğenilen Türk futbolcuları da Avrupa da oynama şansı bulacaktır. Ancak Roberto Carlos gibi yıkdızları Türkiye'ye getirdiğiniz zaman Türk futbolunun mütemediyen çıkışını sağlayabiliriz. Bu da demek oluyor ki Türk Futbolu eskisi gibi değil de artık izlenebilen gelişim gösteren ve o seviyeye yükselen bir ülke olacaktır. Benim deminden beri anlatmak istediğim buydu.

Başta İtalya olmak üzere Almanya, Farnsa, İspanya ve İngiltere'nin yaptıkları bu. Dünya starlarını izlettirebilmek ve onlarla kendi futbolcularıyla karşılastırmak, kaynaştırmaktır ve onlar gibi yıldız yaptırabilmektir. Ondan zaten 4 yıldan beri hep onlar izleniyor ve kupalar kazanıyorlar.

Anladınız siz onu!...

Halen de anlayamadınızsa www.mackolik.com sitesine girip yukarıda bahsettiğim ülkelerin takımların kadrolarını bir bir incelesinler.

Beni okuma zahmetinde bulunduğunuz için teşekkürler!

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..