Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '15

 
Kategori
Futbol
 

Futbol Tanrısı Galatasaray'ı seçti

Futbol Tanrısı Galatasaray'ı seçti
 

Bu sezon üç takımdan biri şampiyon olacaktı. Bu belliydi. Çünkü bu üç büyük takım diğer rakiplerinden puan olarak kopmuşlardı. Türkiye'de taraftarından spor yazarına siyasetçisinden sade vatandaşına herkes şampiyonluğu bu üç takımdan hangisinin kazanacağını merak ediyordu. Çünkü üç takımda yaralıydı. Üç  takımın da zaafları vardı. 

Bu üç takımdan birinin adı Beşiktaş'tı. Kara Kartalların en önemli kozu sahasıydı. Çünkü onların taraftarı dünyanın en iyi taraftar gruplarından biri olarak kabul ediliyordu. Beşiktaş'ı kendi sahasında yenmek kolay değildi. Ama ne var ki Beşiktaş'ın sahası yoktu. Stadı yoktu. Göçebe gibi bir kentten öbür kente koşturarak yapıyorlardı maçlarını ve kendi sahalarında görünen maçların çoğunda puan kaybediyorlardı. Üstelik bir "feda" döneminden yeni çıkmışlardı. Borçları vardı. Hala oturmamış bir takımları vardı. Kadroları yeterince derin ve zengin değildi. Yine de iddialı bir hoca ile Biliç ile anlaşmışlardı ve şampiyonluk umutları vardı.

Diğer takımın adı Fenerbahçe'ydi. Mazisinde bir tarih yatan Fenerbahçe. Onlar unutulmaz spor yazarı İslam Çupi'nin enfes kalemindeki "büyüklüğün" adı olan Fenerbahçe idi. Bir şike süreci yaşamışlar yıpranmışlar ceza almışlardı. Cezaevine girip çıkan başkanları sezon öncesi sadece bir futbolcu almış takımı şampiyon yapan teknik direktörü de göndermişti. Fenerbahçe teknik direktör olmadan da şampiyon olabilirdi Başkan'a göre. Ya da başkan bizzat teknik direktör de olabilirdi. Takım bir yardımcı antrenöre emanet edildi. İsmail Kartal'ın yardımcılığını üstlendiği teknik adam takımı genelde şeref trübününden cep telefonuyla yönetti. Fenerbahçe oturmuş kadrosuyla şampiyonluğu cepte görüyordu.

Şampiyonluğun bir diğer adayı ise Galatasaray'dı. İngiltere Premier liginin şampiyon hocasıyla çalıştıktan sonra takımı dünya kupasından dönen Prandelli'ye emanet etmişlerdi. Prandelli iyi takım yapamıyordu ama doğrusu iyi mukavele yapıyordu. Takımdan gönderilirken kendisinin yerine getirilecek olan yerli hocanın alacağı paranın on katını tazminat olarak cebine koymuştu. Evlat kontenjanından takımın başına getirilen Hamza Hamzaoğlu beyefendiliği ve futbol bilgisiyle taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazandı. Dağılan takımı toparladı. Öyle ki sosyal medyada Reiz Bey diye dalga geçilen Sabri'yi bile yeniden takıma kazandırmayı başardı. Galatasaray'ın mütevazi ve esprili başkanı Duygun Yarsuvat ve sade, gösterişsiz, çalışkan teknik adamı Hamza Hamzaoğlu mutlu sona ulaşmayı başardılar.

Futbol sadece futbol değildi. Öyle bir oyundu ki bazen top istemeyince olmuyordu. Mucize goller kaçıyor, olmayacak toplar mucize bir şekilde gol olabiliyordu. Futbolun da kendi içinde bir adaleti vardı. Hiç bir başarı tesadüfi değildi. Takımlar çalışıyor, oynuyor kararı ise sahadaki o görünmez futbolun Tanrısı veriyordu. 

Futbol Tanrısı şampiyon adaylarından birini Galatasaray'ı seçmişti. Bu sezon şampiyonluğa en çok inanan, hocasıyla başkanıyla adam gibi davranan, futbolcusuyla sahada son ana kadar emeğini veren Galatasaray'ı. 

Futbol Tanrısı doğru olanı yaptı. Hak edeni şampiyon olarak seçti. 

Not: Bu satırların yazarı bir Fenerbahçeli'dir. 

 
Toplam blog
: 179
: 2576
Kayıt tarihi
: 21.01.07
 
 

Barışa ve kardeşliğe inanıyorum. Türkiye'nin yaşadığı tüm sorunların kardeşlikle çözümlenebileceğ..