Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '11

 
Kategori
Futbol
 

Futbolda şike skandalı derken, farkında mısınız bilmem?

Futbolda şike skandalı derken, farkında mısınız bilmem?
 

Görsel:www.milliyetblog.com.tr. 'Futbol,Şike ve Fenerbahçe' Y.Nihat


Şimdi de şike skandalıyla gündeme gelen futbol kasırgası ortalığı kasıp kavuruyor!

Genel arka plan,

Dünyanın sürekli devinen karmaşıklığı, çıkarların çeşitliliği ve gayri milliliği ile hırs ve tutkuların düzensizliği temelinde ekonomiyle siyaset, pazarla devlet, siyasetle spor, değiş tokuşla (alışverişlerle) kimlikler arasında bölünmüş bir dünyada her şey her an kolaylıkla alt üst olabilmekte…

Yaşamda amaçlarla araçlar kolaylıkla karışabilmekte, derin, anlam yüklü olanla yüzeysel olanlar da öyle... Akla uygun olanla olmayan, duygu yüklü olanla piyasalaşmış olan, saf ve temiz olanla karmaşık ve kirli olan, gerçek olanla yanılsama ve sanal olan, velhasıl sapla saman her an büyük bir hızla bir birine karışabilmekte... Dolayısıyla zihinler de, değerler de kolaylıkla karışıp aşınabilmekte…

Oysa ben “eski günleri anımsarım hep / ‘Ak günler’i, ‘hayat bayram olsa’ları, / Hepsi yerli malı olan / Coşku ve sevinçlerimi, / Grinin tonlarında belirsiz değil / Siyah ya da beyaz, keskin heyecanlarımı. / Kırmızılı ya da beyazlı karanfil umutlarımı / Ulusuna, yurduna yararlı meslekler hayal eden / O tertemiz ve sade çocukluk ideallerimi…” (İ.Ersin K. “Kabartma Pullarımız” şiirimden)

Değerler aşın(dırıl)ıyor teker, teker sanki… Önce gözden düşürülüp sonra da un ufak edilmeye terk ediliyor. Hiç de azımsanamayacak bir çoğunluğa göre “Ergonekon ile yıpratılan Ordu, yemin edilemez hale sokulan TBMM, soruların çalınması ve şifre skandalıyla büyük güven kaybına uğratılan bir ÖSYM ve ardından en önde gelen büyük spor kulüpleri… Bakalım sıra kimde…” düşüncesi zihinlerde pek de haksız sayılamayacak bir karmaşa yaratmakta! Bu coğrafyada biri bitmeden diğeri başlayan, daimi, süreğen bir kaos ortamı mı istenmekte yoksa? Sonunda da eskiyi temsil eden tüm dev kalelere -eskileri indirilip- yeni bir bayrak dikilmek üzere...

Futbolda olan ise;

Önce beyaz kirlendi... Sonra da dört büyük kulübün renkleri… Kırmızı ve sarı Telekom Arena’nın açılışında azarı yedi ve karıştı, ardından yönetim değişti… Siyah-beyazın ise belalısı yeşil-beyaz... Bursa’daki son maçta kan gövdeyi götürüyordu. Uçurumdan dönüldü. Sırada sarı ve lacivert var! Bu takım derbileri çatır çatır almış! En dişli rakipleri de mi yoksa şike yapmış? Görünen o ki bu gidişatın sonunda bordo-mavi renkler kurtulup taçlanacak ( mavisi az kirli olarak). Böylece dört büyüklerin seyri tamamlanacak, belki de ardından başkaları gelecek

Gerçeğin bugüne göre daha fazla, ama masalın da çok, sanal ve dijitalin ise mevcut olmadığı o eski zamanlardan, hayatın -bugünkü kadar olmasa da- yine biraz yalan, biraz dolan çokça da kahraman içerdiği dönemleri yaşayıp gören biri olarak aslında ben de -çoğunluk gibi- berrak pınarlardan akarak gelen tertemiz şampiyonlukların çok ender olabileceği ihtimalini göz önünde tutanlardanım. Ama neden bugün, neden şimdi ve öncelikle FB hedef alınarak bu konu gündeme geldi sorusu ister istemez zihinlere takılmakta! Kapalı kapılar ardında bir şeyler mi oldu? Bunu pek tabii ki bilemeyiz.

Elde konu ile ilgili önemli belgeler olduğu ifşa edilmekte. Pekiyi, neden anında harekete geçilip zamanında müdahale edilmedi? Şimdi de muhtemelen arapsaçına dönecek şekilde film geri sardırılmaya çalışılmakta? Yoksa “seçimler bir olsun, bitsin bakalım” düşüncesi mi hakim oldu? Zaten FB teknik Direktörü Aykut Kocaman’da sanki yazdıklarımı duymuşçasına “ Alnımızın akı, bileğimizin gücüyle şampiyon olduk. Bir takım seçildi ve onun üzerine gidildi. Şike araştırılması yapılacaksa 1958’den bu yana yapılmalı. Eskişehir maçında Batuhan’ın son dakikadaki kafa şutu her türlü kaderi değiştirebilirdi. Buca maçında Güiza’nın gol atabileceğini kim tahmin edebilirdi. Musa Aydın gol attı, asist yaptı. Emre ile kavga etti. Sivas maçında Mehmet Yıldız golde asist yaptı. 18 maçta 17 galibiyeti bileğimizin hakkıyla aldık. Bir bataklık kurutulacaksa sadece bir takımın üzerine gidilmez” dedi ve “Fenerbahçe insanın böğründe kalabilecek derecede büyük bir lokmadır” diye konuştu. Tabii ki bu açıklamalar işin teknik yönü ile ilgilide olsa bir ölçüde de duygusal.

Bir de benim bildiğim şike, saha dışı faaliyetlerden çok ( tlf. konuşmaları, buluşmalar, söz almalar vb.) saha içi aktörlerle (oyuncular ve hakem) ve onların fiili uygulamalarıyla olur. İtalya örneği sanırım akıllardadır.

Fakat gelinen noktada macun tüpten, ok yaydan çıkmıştır! Sonuna kadar gidilmek zorunda!

Şu da bir gerçek ki, devletin vergi ve fon gelirlerine yüksek katkısı nedeniyle önünü açıp geliştirdiği (futbol maç skorlarına dayalı) 'İddia' gibi organizasyonlar da bu türden olumsuzluklara ciddi bir altyapı hazırlamakta ve kışkırtmakta (Ah nerede o eski,'13+1'i ile meşhur ve masum 'Spor Toto'!) Bu anlamda yasa dışı girişim ve organizasyonların tarihsel kurumları, kulüpleri (tüzel kişilikleri) bağlamayacak kişisel boyutu çok daha belirgin kanımca. Fakat her ne olursa olsun hata, kusur, şike, şantaj her ne var ise çıksın ortaya! Tarihsel onuru ve tartışılmaz değeri olan renkleri kirletmeye yol açanlar hesaplarını versinler! Tabii ki hala ışıl ışıl yanan bir diğer 'Fener'in, ‘Deniz Feneri’nin failleri de, hayati sınavlara şifre koyup sonrasında saklı tutamayıp oraya buraya saçanlar, satanlar da, bazı Büyükşehir Belediyelerin incelikli, dolambaçlı arsa- yapı finans yöntemlerini icra edenler de versinler hesaplarını… Öyle ayrı, gayrı yok! Tüm anti-toplumsal yapılanmalar da; çeteler, mafya ve cemaatler de versinler!

Sonuç olarak;

"Geçmiş en belirsiz dönemdir, çünkü her gün yeniden yazılır" der eski bir Yugoslav atasözü. Enformatik yoldan ve tüketim çılgınlığıyla uyuşturulmuş beyinlerde bu “geçmiş” denen süre artık maalesef birkaç aya kadar indi. O nedenle de insanların bir dönem varlarını yoklarını verdikleri, gönülden bağlı oldukları değerleri, şiddetle esen küresel rüzgârların gel-git’lerinde kolayca terk edip gitmemeleri gerek! O değerlerin insanlığa faydalı olanlarının özenle korunup yaşatılarak sonraki kuşaklara devredilmeleri gerek!

Bakarsınız gün gelir sap döner, keser döner!

Ünlü filozof ve yazar Albert Camus " Ne öğrendimse çoğunu futboldan öğrendim..." diye boşuna söylememiş. Ya da Simon Kuper ünlü kitabının adıyla "Futbol artık sadece futbol değildir." derken aslında ne çok şey ima etmiş!

 
Toplam blog
: 366
: 2333
Kayıt tarihi
: 05.10.07
 
 

Samsun/Ladik doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım babamın görevi gereği ülkemizin Orta ..