Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Aralık '08

 
Kategori
Futbol
 

Futbolumuzda hakem faktörü mü, vicdan eksikliği mi daha etken?

Futbolumuzda hakem faktörü mü, vicdan eksikliği mi daha etken?
 

milliyet.com'dan alınmıştır.


Artık bariz hatalarını görmekten ve yazmaktan bıktığım için orta hakemlerle ilgili fazla yorum yapmayacağım. Çünkü son yıllarda yan hakemlerin hatalı bayrakları, orta hakemlerin düdüklerini solladı. Kendilerine ayrılan 90-120 metre uzunluğundaki çizgi üzersinde sağa sola koşmaktan yorgun düşen, kafasına atılan yabancı maddeler sonucu verdiği kararlarda ikilem yaşayan ve genelde bayraklarını ev sahibi takım için kullanan bu arkadaşlara “yardımcı hakem” denilmeye başladığından bu yana yetkileri o kadar genişletilmiştir ki maçın skoruna doğrudan etki yapabilen tehlikeli silahlar haline gelmişlerdir.

En büyük özellikleri ise forvet oyuncusu kaleye topla yaklaşırken, ofsaydı görebilmesi için son defans adamıyla ayni hizada bulunmayı veya forvet oyuncusunun doğrudan kaleye şut çektiği pozisyonlarda korner bayrağının yanında olmayı bir türlü becerememeleridir. Buna rağmen, atılan goller ofsayt mı, değil mi? Top kale çizgisini geçti mi geçmedi mi? Şeklindeki pozisyonlarda anında tepki gösteren bu arkadaşlar nasıl olurda bariz bir şekilde elle atılan golleri göremezler merak ederim.

Orta hakemlerin bu tür pozisyonlardaki yokluğunu çoktan kabullendim... Onlardan yana itimat kelimesini malesef sildim sözlüğümden. Çocukluğumdan bu yana duyduğum “hakeme gözlük” tarzındaki yorumların etkisi altında kalmış olabilirim belki! Belki de Vanspor-Beşiktaş maçında Sergen'in serbest vuruşunda Vanspor'lu Aykut’un barajdan tek başına yükselerek topu, tümüyle havaya kaldırdığı elinin avuç içiyle bir voleybolcu ustalığında kestiği ve hakem Metin Tokat’ın devam ettirdiği o pozisyondan sonra bilmiyorum.

Hakemlerde insandır. Gerçekten göremeyebilir. Ya da gördükleri halde de görmezden gelebilirler. Orasını bilemeyiz. Vicdani bir mesele. Taraftarlar kendi takımlarının lehine, Lig TV satılan decoderler oranında görür pozisyonları. Gazete ve medya grupları yapacakları rayting oranında. Lige gelen renk, şenlik, gürültü kapsamında. Türk futbolu da enflasyon kadar etkili ya ülkemizde!

Ama pozisyonun bire bir içinde olan, kader adamı rolünü üstlenen bir futbolcu nasıl olurda meslektaşlarının alın terine saygısızlık edebilir? Nasıl olurda onların emeğini göz göre göre çalabilir? Kafasını yastığa koyduğunda hiç mi hesaplaşmaz bu tür futbolcular kendi vicdanlarıyla? Neden ertesi gün adam gibi çıkıp itiraf etmezler, kameralarının gözlerinin içine içine soktuğu pozisyonları? Neden kem küm ederler? Burada sözüm doğrudan doğruya Önder’e değil elbette. Top kale çizgisini geçti mi geçmedi mi tartışmaları sıkça yaşanmaya başladı bu günlerde. Spor programlarında saatlerce irdeleniyor pozisyonlar. Görüntüler insanı aldatabiliyor. Sonra günlerce hakem kararları yazılıp, çiziliyor oynanan futboldan çok.

Oysa o topa dokunan futbolcu en güzel cevabı verebilecek kişidir. Vicdanı ile beyni arasında yapacağı kısa bir değerlendirmenin sonucunda gönül rahatlığı ile itiraf edebiliyorsa alınabilecek en güzel cevaptır o. Maçın atmosferi ve heyecanı arasında kalarak, camiasından korkarak vereceği cevap ile kendi ahlak, erdem yapısına bağlı olarak söyleyebilecekleri yine o futbolcunun vicdanı ile ilgilidir.

Aslında dün yine Konyaspor-Fenerbahçe maçında buldum sanırım bu soruların cevabını. Konyaspor’un attığı golden sonra topun üst filelerdeki bir yırtıktan dışarı çıkmasının ardından Konyasporlu futbolcular gol sevincini, Fenerbahçeli futbolcular gol üzüntüsünü yaşarken gözlerim kale çizgisi içersinde oturmuş kalmış Volkan’a takıldı uzunca bir müddet. Defalarca izleme fırsatı buldum spor programlarında görüntüleri. (Kale arkası kamerası, ağır çekim, sağdan, soldan vs) Her defasında aynı şeyi gözlemledim. Top kale içersine girerek ağlardan dışarı çıkana ve arkadaki reklam panolarına çarpana kadar düştüğü yerden gözünü bir an bile toptan ayırmayan ve topu takip eden Volkan, topun ağlardan dışarı çıktığını göre göre, anında bir refleksle “gol değil işareti yaptı” hakeme. Birkaç saniye de sürdürdü bu iddiasını. Ya top dışarı çıktı ya hakem yerse mantığı, ya stresli dakikaların yarattığı farkına bile varmadan yaptığı anlık bir tepki bilmiyorum. Eğer hakem o golü vermeseydi, ertesi gün yorumcuların, köşe yazarlarının yazacakları, söyleyecekleri değil, Volkan’ın pozisyonu bir bir yaşayan, gören kişi olarak kendisine uzatılan mikrofona yapacağı açıklama önemli olacaktı benim için.

Ne der, nasıl bir açıklama yapardı onu da bilemem. Ancak son yıllarda yaşanan soru işaretleriyle dolu pozisyonlarda doğruyu söyleme cesaretini gösterebilen bir sporcu çıkmadı bu güne kadar. Ahlak, erdem, dürüstlük kavramları eksik olduğu için değildir sanırım… Olsa olsa şampiyonluğu kaybetme, taraftar, yönetici, transfer korkusu nedeniyle tamamıyla duygusal olarak! psikolojik baskı yaşadıkları içindir.

 
Toplam blog
: 47
: 648
Kayıt tarihi
: 31.03.07
 
 

Bandırma doğumluyum. İşletme mezunuyum. Amatör olarak uzun yıllar atletizmle uğraştım. Okul hayat..