Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '17

 
Kategori
Güncel
 

Füze savaşları ve Türkiye

Füze savaşları ve Türkiye
 

SAVUNMA SANAYİMİZ GELİŞİYOR.


Amerika Suriye’yi Tomahawk füzeleri ile vurdu. Sizlere hemen Tomahawk füzesi ile teknik bilgiler vereyim. Anlamı Kızılderili baltası. Denizaltılardan ve savaş gemilerinden fırlatılabilen, saatte 880 km hızla çok alçaktan uçma ve böylece radara yakalanmadan hedefi vurabilme kapasitesine sahip. Bu yüzden özellikle hava savunma sistemleri, karargahlar ve sığınakların imhasında kullanılıyorlar. Menzili 2.500 km. Neredeyse yarım ton patlayıcı taşıyabiliyorlar.
 
Bugün dünyada füze teknolojisine sahip olan ülkeler sanki bütün dünyadaki deniz ve okyanuslarda pek çok uçak gemilerine sahip bir ülkenin avantajlarını taşıyorlar. Çünkü füzelerinin uzun menzilleri sayesinde kendi topraklarından istediği ülkeyi vurabiliyorlar. Üstelik tek bir asker kaybetmeden.
 
Resmi verilere göre Türkiye’nin uzun menzilli füzesi yok. Halen geliştirilmeye çalışılan füze teknolojimiz emekleme döneminde. Ancak yanımızda Pakistan gibi bir dostumuz var. Pakistan füze teknolojisini geliştirirken Çinlilerden de ciddi yardım aldı. Bugün Pakistan dünyada nükleer başlıklı uzun menzilli füzelere sahip az sayıda ülkeden biri. Emin olun bu teknolojiyi bizimle paylaşıyorlardır. Zaten bugüne kadar paylaşmadıysa bu onların değil bizim hatamızdır. Türkiye’nin en hızlı şekilde bu füze teknolojisine ihtiyacı vardır. Neden mi? Gelin Türkiye için en büyük tehdit olan İran’ı biraz inceleyelim.
 
İran, 1.648.000.-km2’lik yüzölçümü ile Türkiye’nin iki katından büyük bir ülke olup, yaklaşık 80 milyonluk nüfusu Türkiye ile aynı popülasyona sahiptir. Nüfusun yaklaşık %50’sini Fars kökenliler, %35’ini Türkler, %10’unu da Kürtler oluşturmaktadır. Kalan %5’ini de Beluçlar, Araplar ve diğer küçük etnik gruplar oluşturmaktadır. Bugün İran’da Azerbaycan’dan daha fazla Azeri Türk’ü yaşamaktadır.
 
İran’ın herkesin ağzını sulandıran yanı, ispatlanmış rezervler açısından dünyanın en büyük 2. doğal gaz ve dünyanın en büyük 4. petrol rezervlerine sahip bir ülke olmasıdır.
 
İran’ın en son ürettiği, İsrail’i ve Türkiye’nin her noktasını hatta Doğu Avrupa’yı vurabilecek 3.000 km menzilli, 23 tonluk devasa Siccil füzeleri uzun zamandır yapmaya çalıştıkları katı yakıt teknolojisi ile çalışmaktadır. Sıvı yakıtla çalışan füzelerin fırlatılmadan önce yakıtının depoya doldurulması gerektiğinden fırlatılmaya hazır hale gelmesi vakit almaktadır. Bunu önlemek için yeraltı rampalarına ve füze üslerine ihtiyaç vardır. Ancak günümüz teknolojisinde yeraltı rampalarının tespit edilerek vurulması daha kolay hale gelmiştir.
 
İşte bu yüzden İran, birkaç dakikada fırlatılmaya hazır hale gelen ve üstelik fırlatıldıktan sonra hareketli rampası (tırın üstünden atılabilmektedir.)hemen bölgeyi terk eden katı yakıtlı Siccil’i geliştirmiştir. Yani fırlatılmadan önce tespit edilip vurulması çok zordur. Füze fırlatıldıktan sonra atmosferin dışına çıkarak hedefe gider. Yaklaşırken atmosfere girip saniyede 4.3 km gibi yüksek bir hızla hedefe yaklaşır ki bu da onu füze savunma sistemlerinden korur.
 
İsrail’in uzun zamandan beri İran’ın nükleer tesislerini vurma üzerine planlar yaptığı bilinmektedir. ABD’de kendisi İran’la doğrudan çatışmak yerine vekalet verdiği İsrail’in bu işi yapmasını tercih etmektedir. İşin ilginç yanı Obama döneminde buna karşı olan ABD’nin yönetiminde artık İsrail ile çok yakın ilişkileri olan ve ABD’de yaşayan Musevilerden ciddi oy alan Trump’ın ve ekibinin bu operasyona dolaylı yollardan destek verebileceğidir. Biliyorsunuz artık savaşlar doğrudan değil vekalet verdiğiniz başkaları tarafından ağırlıklı olarak da taşeron terör örgütleri tarafından yapılıyor. Taliban, El-Kaide, İŞİD ve tabiki de PYD/YPG.
 
İsrail’in elinde 4.300 km menzilli, nükleer başlık takılabilen Jericho füzelerinin olduğunu artık sağır sultan bile duymuş durumdadır. Ben size fazla duyulmamış, sadece konunun meraklıları tarafından bilinen yeni gelişmelerden bahsedeyim. Amerika ve Trump’ı endişelendiren temel konu İran’ın halen geliştirmekte olduğu 6.000 km menzilli Şahap-6 füzesi ile ABD’nin Washington, Boston ve New York dahil bütün doğu kıyılarını vurma kapasitesine ulaşmak üzere olduğudur.
 
Yüzölçümü ve kalabalık nüfusu ile doğrudan savaş yerine İran’ın etnik yapısının önemli bir kısmını Türkler oluşturduğu için İran’da iç karışıklık çıkarılarak mevcut rejimin devrilmesi ABD’nin daha tercih ettiği bir yöntemdir.
 
Gelelim ABD ve müttefiklerinin sinirlerini bozan Kuzey Kore’nin askeri gücüne.
 
Bugün Kuzey Kore, ABD’nin L.A. ve San Francisco dahil bütün batı kıyılarını vurma kapasitesine sahip 8.000 km menzilli Taepo Dong-3 füzesini geliştirmek üzeredir. Deyim yerindeyse dananın değil dinazorun kuyruğunun kopacağı an yaklaşmaktadır. Çünkü bizzat ABD tehdit altına girmek üzeredir. Belki de savaş ilk defa ABD topraklarına taşınma durumuna gelmiştir. Bu durum ABD tarafından kabul edilemeyeceği için önleyici savaş stratejisine göre Kuzey Kore’den önce İran meselesinin halledilmesi ABD ve İsrail yönetimleri için daha öncelikli ve acildir.
 
Amerikan Savunma Bakanlığı’nın ve Savunma İşgücü Veri Merkezi’nin resmi verilerine göre 2015 yılı itibarı ile dünyada 74 ülkede üssü olan ABD’nin Japonya’da 109 üste 50.000’in üzerinde askeri mevcuttur. Bu rakam Güney Kore’de 85 üste 28.000 asker civarındadır.
 
25 milyon nüfusa sahip Kuzey Kore’nin aktif asker sayısı 690.000 olup, yedek asker sayısı 4.5 milyon kişidir. 4.200 tankı, 4.300 topu, 2.400 çoklu roketatarı ve 4.100 zırhlı savaş aracı vardır. Ancak en önemlisi sahip olduğu nükleer silahlardır ki denizaltılardan atılabilen uzun menzilli nükleer başlıklı füzeler Kuzey Kore’ye savaşı istediği zaman istediği coğrafyaya taşıyabilme gücü vermiştir. Yani yutulması zor bir lokmadır.
 
Kuzey Kore denizaltılarının nükleer füzelerini Güney Kore, Japonya ve ABD’ye (başta pasifik kıyısındaki şehirler Los Angeles ve San Francisco)’ya attığını aklınızdan geçirin lütfen. Muhtemelen filmlerde gördüğümüz sahnelere benzer şeyler göreceğimiz kesin gibidir.
 
Türkiye ne yapıp edip savunma sanayinde dışa bağımlı olmaktan kurtulmalıdır. Ak Parti’nin batı dünyası tarafından sevilmemesinin nedenleri arasında savunma sanayinde dışa bağımlılığı ortadan kaldırmaya yönelik kararlı adımları da önemli rol oynamıştır.
 
2006 yılından beri Amerikan Lockheed Martin firmasının lisansı ile Roketsan ve TÜBİTAK tarafından geliştirilen SOM füzesi 300 km menzile sahip olup, 230 kg patlayıcı taşıyabilmektedir. Havadan karaya saldırı füzesi olup özellikle sıkı şekilde korunan kara ve deniz hedeflerine saldırı için tasarlanmıştır. 9 ağustos 2011 tarihinde Karadeniz üzerinde başarıyla denenen füze için Recep Tayyip Erdoğan menzilini yetersiz bularak 2.500 km’ye çıkarılması direktifini vermiştir. F-16 ve F-4’ler tarafından da kullanılabilmektedir. Yeni üretilen F-35’lerde kullanabilecektir. Türkiye tarafından yapılan füze başka ülkelere de ihraç edilebilmektedir.
 
Kendimizi kandırmayalım. Füze teknolojisini geliştirmekte çok geç kaldık. SOM füzesi umarım bir başlangıç olur. Bize sadece havadan değil çekici kadar küçük hareketli rampalardan atılabilen uzun menzilli karadan karaya ve havaya füzeler ile uçaklardan atılan SOM füzemizin savaş gemilerimizden de atılabilmesi gereklidir. İşte o zaman Türk Ordusu’na dudak bükenlerin o dudaklarında kalıcı uçuklar çıkmaya başlayacaktır.
 
Bugün Suriye üzerinde Rus korkusu yüzünden uçamayan savaş uçaklarımız yerine kendi geliştirdiğimiz akıllı füzelerimiz olsaydı Afrin’de, Menbiç’te, Kobani’de, Kandil’de ve Sincar’da kimse barınamaz, Kerkük’te paçavra bayrak çekenlerin elleri titrerdi.
 
 
 
Sevgi ve Saygılarımla,
 
 
 
Mehmet Ulusal SAĞ
 
 
Toplam blog
: 27
: 2404
Kayıt tarihi
: 05.10.16
 
 

1971 Ankara doğumludur. 1997 yılında özel bir bankanın açmış olduğu teftiş kurulu sınavlarında başa..