Fuzuli aşklar aldı başını gidiyor

Hava kasvet saçıyor. Başımı yenice kaldırdım yastığımdan. Bugün sevgilimden ayrılalı iki gün oldu...

Esas cümleyi sarfettikten sonra tema kendini eleveriyor.

Belki şuan baharın ortasındayız da bana kış geliyor tartışılır; insan bir kez sevmeye görsün baharı da güzü de ona bağlıyor. Ahh gülüyorum halime. Kays'ın Leylasını düşününce... Bugün ağlar yarın hayata kapılıp öbürgün... Ama "YANİ OLMUYOR OLMUYOR İSTESEM DE KİMSE GELMİYOR BEKLESEM DE..."

İran Emniyet Müdürü Ahmedi Mogohdam istifa edicekmiş. Niye? Ülkesinde gençlerin %80 i seks yapıyor diye.  Bu trajikomik arapsaçını kimin düğümü başlattıysa Allah iyiliğini versin. Namus, ırz, ahlak, din, kültür, anane hepsinden ziyade aşk'ı helak etmek değil mi bu? Onyedilik bir kız keza bir oğlana tutulup birlikte olunca aşk değil katliam yapıyor gibi yargılanırken buna kol kanat geren yapımlar da aldı başını gidiyor. "Bir Çocuk Sevdim" . Eee ? sevmek fiilini nasıl yorumladığına bağlı bir senaryoyla karşımıza gelmiş. Kimi yeşilçam dedi, kimi bilmem ne dedi... Ben fuzuli diyorum;  "Söylesem tesiri yok; söylemesem gönül razı değil."

Geçen gün bir dostumla uzun uzadıya tartıştık bunları ve bana söylediği iki kelime aklımı başıma getirdi sandım bu yazıyı dökene kadar: "Sana ne!" 

Öyle bir konu ki sırat köprüsünde ilerlemek gibi onu tartışmak. Yanlış bir adımda cumburlop ateşe. Artık bu devirde aşkı ağzına dolayanları duyu organları yok sayıyor insanların. Her şeye akilane bir açıklama buldular ya bir bu eksikti gibisine... Sana ne elin alemin küçük Ayşe'sinin namusundan, zevk-ü sefasından... Herkes haddini aşan kostümlere bürünür oldu ya hani ben de Mogohdam'lığa mı soyunuyorum diye düşünüyorum artık!