- Kategori
- Edebiyat
Fuzuli-Kanuni - Bağdat seferi
1534 yılında Kanuni Sultan Süleyman Bağdat ‘a sefer düzenler. Bunu duyan Fuzuli , Kanuni Bağdat ‘ı alacağını düşünür ve Kanuni için uzun sayılacak bir kaside ( kişi öven divan şiiri) yazar. Bir şiir aşığı olan ve Muhibbi adı ile bir çok şiir yazan ve şairi çok değer veren Kanuni , Fuzuli ‘ ye göre şiiri okuyup kendisi İstanbul ‘ a davet edecektir. Yaşlı Şair ömrünün son baharında rahat içinde İstanbul gibi güzel bir şehir de geçirecektir. Kanuni Bağdat ‘a gelir ve Fetih gerçekleşir , Fuzuli kendi yada biri aracılığı ile Kanuni için yazdığı kasideyi verir. Artık bekleme zamanıdır. Ama bir türlü Fuzuli ’ye davet gelmez. Çünkü yıllar önce Fuzuli Beng ü Bâde yazmıştır. Esrar ile Şarap . Esrar yaşlı , pazif Osmanlı Padişahı II. Beyazıt. Şarap ise Genç , deli dolu , gözü pek İran Şahı Şah İsmail ’dir. Şah İsmail 1512 yılında Bağdat ’ı fethinden sonra kendisine yazmıştır. Kanuni bu şiiri ve kimler için yazıldığını bildiğinden olsa gerek Fuzuli çağırmaz . Bunun üzerine Fuzuli kendisi yada biri aracılığı ile yaşlı bir şair olduğunu geçimini zor karşıladığını ve kendisi maaş bağlanmasını ister. Dedesi yeren , düşmanı öven ve bunu bile bile kendisinin den maaş bağlanmasını isteyen Fuzuli ’ye Kanuni fikirlere ve sanata saygı ile , cüzi de olsa maaş verdirir. Kanuni Bağdat ‘ta olduğu sürece Fuzuli maaşını alır. Fakat kanuni Bağdat ‘tan ayrıldıktan sonra maaşını alamaz . hala çok bilinen ünlü şikayet namesi yazar ve İstanbul ‘la gönderir.
‘Selam verdim rüşvet değil diye almadılar’’
18 yaşımda Türkçe öğretmeninden öğrendiğim bu kıssa kaleme almak şimdi nasip oldu. Fuzuli İstanbul ‘ a gidemeyince çok üzülmüştür diye düşünüyorum. İstanbul a gidemeyen Fuzuli öyle eser yazdı ki ve bugüne kadar bir çok insana öyle ilham olmuştur. Fuzuli herhalde iyi Kanuni beni götürmemiş diyordum. Bazen iyi niyetli bir şekilde çok uğraştığımız şeyler olmuyor. Biz de insanız üzülüyoruz tabi , inşallah iyi niyetli yaptığımız çabalar için başka türlü daha büyük hediyeler verir Bize Kaderi İlahi .
Fuzuli ve Kanuni gibi büyük şairlerin isminin geçtiği yerde bana şiir yazmak düşmez ve bu yazıya hazırlanırken yazdım ,hem çok mutlu oldum hem de ne güzel nasihat oldu bana . Duvarım ( bloğuma) asmadan geçemedim.
Üzülme
Dökülen göz yaşlara
Üzülme
Düşün ellere
Üzülme
Yiten umutlara
Eyvallah de Veren ’e
Eyvallaahhhh
Dert güzel , neşe de
Ölüm de güzel hayatta
ŞİKAYETNAME
Selâm verdim rüşvet değildir deyü almadılar
Selam verdim, rüşvet değildir diye almadılar. Hüküm gösterdim, faydasızdır diye iltifat etmediler. Gerçi görünürde itaat eder gibi davrandılar ama bütün sorduklarıma hal diliyle karşılık verdiler.
Dedim: - Ey arkadaşlar, bu ne yanlış iştir, bu ne yüz asıklığıdır?
Dediler: - Bizim adetimiz böyledir.
Dedim: - Benim riayetimi gerekli görmüşler ve bana tekaüt beratı vermişler ki ondan her zaman pay alam ve padişaha gönül rahatlığı ile dua kılam.
Dediler: - Ey zavallı! Sana zulüm etmişler ve gidip gelme sermayesi vermişler ki, daima faydasız mücadele edesin ve uğursuz yüzler görüp sert sözler işitesin.
Dedim: - Beratımın gereği niçin yerine gelmez?
Dediler: - Zevaittir, husulü mümkün olmaz.
Dedim: - Böyle evkaf zevaidsiz olur mu?
Dediler: - Asitanenin masraflarından artarsa bizden kalır mı?
Dedim: - Vakıf malın dilediği gibi kullanmak vebaldir.
Dediler: - Akçamız ile satın almışız, bize helaldir.
Dedim: - Hesaba alsalar bu tuttuğunuz yolun fesadı bulunur.
Dediler: - Bu hesap, kıyamette sorulur.
Dedim: - Dünyada dahi hesap olur, haberin işitmişiz.
Dediler: - Ondan dahi korkumuz yoktur, katipleri razı etmişiz.
Gördüm ki sualime cevaptan başka nesne vermezler ve bu berat ile hacetim kılmağın reva görmezler, çaresiz mücadeleyi terk ettim ve mey'us ü mahrum guşe-i uzletime çekildim.
,3