Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

G-string ve G noktası (Tercümesi; Ci-string ve kadınların ci-yaklama noktası)

G-string ve G noktası (Tercümesi; Ci-string ve kadınların ci-yaklama noktası)
 

Dini bütün müslüman kadınlar G-string giyerse sürekli seks düşünürlermiş ya? Ya da en azından, sürekli kulanmaktan ötürü, cinsel bir motivasyon oluşurmuş, seksten başka bişey düşünmeyen ''Defolu müminler'' e dönüşürlermiş, dolayısıyla da giymemeleri gerekirmiş. Hatta zinhar, (fikir olarak bile) yakınından geçmemelilermiş ya? Pek bi renkli(!) buldum son günlerde bu fikri. Renkli dergisi'nin çok renkli düşünen ve yazan ve böylesi hassas(!) noktaların değerlendirmesi üzerine atmaca gibi atlayıp değerlendiren yazarı İlhmi Atmaca sağolsun vallahi!

Fakat sayın Atmaca'dan daha çok, kendi dışındakiler atıldı bu konuya kuş=Atmaca(!) gibi. Oysa tam da soy ismine yakışır şekilde bir iş yaptığını düşünüyordum ben sevgili Atmaca'nın. Neden derseniz? Olayı dilbilgisi çerçevesinde irdelersek daha kolay çözebileceğiz gibi.

Buradaki ''Atmaca'' ismi, sıfat veya isim olmaktan çıkıp, bir fiile dönüşmüş halde bana kalırsa. İlhami Bey'in ''Atmaca'lığı'' daha çok İşkembe-i Kübra'dan atmaca'' fiiline uygun düşmekte.. Sağolsun, salladı kuyuya bir mevzu, kırk (veya üzeri) akıllı çıkaramaz o taşı kuyudan artık! Bakınız, ben bile kırkbirinci akıllı olarak ele almadan edemedim bu konuyu. Ben de dayanamayıp, uzun süredir ara verdiğim değerli yazılarıma bu konuyla dönmeden duramadım gördüğünüz gibi.

Son günlerde pek gülüyorum sayesinde.. Öyle bir polemik başlattı ki; ağzını tutabilene aşkolsun!

Düşünmeyeyim diyorum ama beynimiz torba değil ki büzelim de düşünmeyelim. Giri-giriveriyor düşünceler içine işte! Hem de onaylayalım veya onaylamayalım, destekleyelim veya tam karşısında duralım, hiç önemi yok! Bir başkasının fikri yerleşiveriyor kendi düşündüklerimizin arasına ve renklendiriveriyor(!) düşünce dünyamızı..

Malumunuz, Tuğba Özay hanım kızımız da mapus damları altında bir kaç gündür. Dün gazetede, koğuşta rahat edebilmesi için, mahkumlardan birisinin kendisine ''Paçalı don'' ikram ettiği geyiğini okuyunca gene düşündüm. (Hadi gel de düşünme! kolaysa düşünme!) Öyle çağrışımlar yaptı ki bende bu haber, hatta güldüm bile kendi kendime.

Ama öyle boşu boşuna değildi gülmem. (İtiraf ediyorum) Pek bi mânalı mânalı sırıttım valla. Kendi kendime dedim ki ''Kızcağızın üzerinde herhalde avuç içi kadar bi şey, belki de G-string neyim vardı..Dolayısıynan da istenmeyen bir baskı sözkonusuydu.''

Sonra da kendi düşündüğümden utanıp, böylesi mânasız ve deli saçması tarzında yazdıklarıyla, son günlerin aktüel gündeminde kendine bir yer edinmiş olan büyük gazeteci ağbimizin değerli(!) değerlendirmelerinin beyin hücrelerimi ne denli istilâ etmiş olduğu gerçeğini farkedip, geri çektim sırıtmamı..

Yaa..İşte bööle.

Erkekler bilmez. Bu G-string hakikaten baskı yapar adama (Pardon, kadına diyecektim).. Ama bu baskı, direk kadının G noktasına bir baskı değildir. Hani çiftlerimizin cinsel yaşamının, özellikle de erkek tarafının kara kabusu G noktası bu kadar ortalarda değildir her zaman! Saklanmayı sever! Hatta ööle bi saklanır ki; aramakla zor bulunur! Bu G-string denen icat da, kadının G noktasına baskı yapmak ve azdırmak üzere tasarlanıp biçilmiş bir kaftan(!) değildir bi kerem! Dolayısıynan da açık söylemeliyim ki; hep seksi hatırlatacak ve düşündürtecek bir baskı da değildir hani!. Hatta (bilenler bilir, kurcalamayın!) rahatsız edicidir zaman zaman! İnsan giydiğine giyeceğine pişman olur.

Hele de gırtlacığına hakim olamayan şişmanca bir ablamızsa ve ''Yemeğin salçalısı, hatunun kalçalısı'' dedirtecek cinsten abatlarda bir ablamızsa, hele hele de kendine bir iki beden büyüğünü alması gerekirken, o ''küçük bedene sığarım'' iddiasıyla daha küçük olanı alıp giydiyse?!.. Çektiği çileyi bir kendi bir Allah bilir vallahi! Haa, bir de G-string giyemiyor olsalar da, çook dar (tercihan kot) bir pantolon taşımak zorunda olan erkekler de anlayabilir bu sıkıntıyı.

Bu ruh halinin ''haz alıyor olmak'' ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur! Bu insanların suratlarına dikkatle bakarsak eğer, haz alan bir insanın mutlu yüz ifadesinden ziyade, orası burası mengenede burulan ve işkence gören zavallı insanların çilekeş yüzünü görebiliriz kii.. İşte gerçek duygu tanımı budur! İşkence çekmek!

İnsanların hassas noktalarına yapılacak her baskı ''haz'' ise veya ''Cinsel motivasyon''sa eğer, tamam! benim bir itirazım yok konuya!

Peki, cinselliği düşünmek, haz almaya doğru hızla koşmak bu kadar kolay işler ise, ortalıkta dolaşan tatminsiz ve mutsuz bu kadar insan nerden geliyor peki?

Kaldı ki, kadın denen varlık ve kadının cinsel haz finali bu denli karmaşık konular iken! (Sırf ben söylemiyorum, üstatlar da kalem oynatıyor bu konu üzerine..Bakınız; vibratör, viagra ve kadının orgazmı konulu yazım!) Bu kadar kolay mı oluyor bu işler?

Dışardan hassas noktalarımıza her temas eden şey bize cinselliği düşüntürtecek ise, yandık vallahi!

Bunun için G-stirng şeklinde biçilmiş kaftan(!) olmasına da gerek yok! Normal tumanlarımızın teması da yeterli olması lazım gelmez mi? Hadi diyelim ki, G-string harbiden bir baskı uyguluyor! ok! İtiraz etmeyelim! Diyelim ki BASKI UYGULUYOR!

İlla baskı uygulaması ile mi oluşurmuş cinsellik ve haz alma fikri?!. Ya da Atmaca abimizin ''atmaca'' fikirlerindeki gibi ''Cinsel motivasyon'' mu sağlarmış?

Bre gafiller! Bre kendini bilmez, hele hele kadın anatomisinden hiç mi hiç anlamaz gafiller! Başkası yazmadı ama hadi ben yazayım bari!

Bilmez misiniz ki, baskı hissi kadın için hiç de hoş bir his değildir! Aksine rahatsız edicidir! Haz alma fikrinden uzaklaştırmaya yeter de artar bir durumdur! (Hatta bazen bir araba uğraşıdan sonra, küçüçük bir baskı, bazen bir çuval incirin çöpe gitmesine yegane sebeptir!) Bunu da mı akıl edemezsiniz? Bu kadarını da mı düşünemezsiniz?

Yukardaki kot pantolon ve mengene örneğini hatırlarsanız, zevkten ziyade, çoğunlukla bir işkence etkisi doğuracağını da ''Ben demiştim'' dedirtirsiniz adama işte (Pardon kadına)!!!

Bence bırakın insanlar, giymek istediklerini giysinler ve bence bırakalım herkes kendi günahlarının bedelini ödeyip, sevaplarının mükafatını alma yolunda ilerlesin!

İster tam mümin olsun, ister yarım kalmış mümin!

Müminliğin tam veya yarım olmasının sınırlarını çizmesin ''Yarım biçilmiş'' donlar! Hele de işi olmayanların(!) asla göremeyeceği kumaş detaylarında gizliyse bu günah-sevap özgürlüğü, bırakın, karışmayın yahu! Kimse karışmasın!

Bırakınız yapsınlar, bırakınız giysinler!

Böylelikle bizler de lafla birbirimize giydirmekten kurtulmuş oluruz!

Olmaz mıyız sizce de yani?!! Hıı?..

 
Toplam blog
: 117
: 2206
Kayıt tarihi
: 22.06.06
 
 

1969 İstanbul'unda açmışım gözlerimi bu dünyaya... Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu, şimd..