Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '18

 
Kategori
Edebiyat
 

Galat-ı Meşhurlarımız

Galat-ı Meşhurlarımız
 

Abdal’a malum olurmuş'un abdalı


«Galat-ı meşhur, kelime veya deyimlerin yaygın olarak yanlış bir biçimde kullanılması sonucu, doğrusunun yerini alması halidir. "Herkesin bildiği yanlış" denebilir.

Örneğin Türkçede "İngiltere" denilerek kastedilen Büyük Britanya'dır; İngiltere, Büyük Britanya'yı oluşturan bölgelerden birisidir sadece, ancak bu kullanım o kadar yaygındır ki yanlış kabul edilmez,»miş.

Güzel Türkçemizde hemen her alanda o kadar çok ki, örnek bulmakta hiç zorlanmıyor insan. İyi bir şey değil bu tabii. Yetmemiş. İki tane de afili söz söylenmiş, pekiştirelim diye. Birisi, "Galat-ı meşhur lügat-i fasihten evlâdır." Diğeri, "Galat-ı meşhur fasih-i mehcurdan evlâdır." Aşağı yukarı aynı anlamdalar. Yaygın hatalar, az bilinen doğrulara tercih edilir, yeğ tutulur, gibi bir anlamı varmış ikincisinin. İki kelimeyle: Yanlışın kutsanması!

"Niye kutsuyorsunuz yanlışı yaa! Başka işiniz gücünüz yok mu sizin?" diye soran yok! Köken Osmanlıca olunca 'mutlaka doğrudur' sanılıyor, ama değil işte. Aslında olay biraz 'genelleME'ye giriyor ama ona daha sonra değineyim.

Aşağıda yine yeğenimin aylar önce Facebook sayfasında paylaştığı "yanlış bilinen atasözleri ve deyimler"den bir demet var. Son ikisini ben ekledim.

Yanlış Bilinen Atasözleri ve Deyimler

1. "Güzele bakmak sevaptır," değil, "Güzel bakmak sevaptır."

2. "Azimle sıçan duvarı deler," değil, "Azimli sıçan (hayvan olan) duvarı deler."

3. "Göz var nizam var," değil, "Göz var izan var." (izan: anlama yeteneği)

4. "Aptala malum olurmuş," değil, "Abdal’a malum olurmuş."

5. "Kısa kes Aydın havası olsun," değil, "Kısa kes Aydın abası olsun." (Aba bir giysidir ve Aydın efesinin abası kısa ve dizleri açıktır)

6. "Su uyur düşman uyumaz," değil, "Sü uyur düşman uyumaz." (: asker)

7. "Saatler olsun," değil, "Sıhhatler olsun." (Sıhhat: sağlık)

8. "Su küçüğün söz büyüğün," değil, "Sus küçüğün söz büyüğün."

9. "Elinin körü," değil, "Ölünün kûru." (Kür: mezar, gömüt)  

10. "Geçti Bolu'nun pazarı, sür eşeği Niğde'ye," değil, "Geçti Bor'un pazarı, sür eşeği Niğde'ye." (Bor: Niğde'nin ilçesi)

11. "Ana gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz," değil, "Ane gibi yar, Bağdat gibi diyar olmaz." (Ane: Bağdat'ta bir uçurum. Yar: uçurum)

12. "Haydan gelen huya gider," değil, "Hayy'dan gelen Hu’ya gider." (Hayy, Hu: Allah’ın isimleri)

13. "Ateş olsa cürümü kadar yer yakar," değil, "Ateş olsa cirimi kadar yer yakar." (Cürüm: suç, kabahat Cirim: ebat, hacim)

14. "Zürafanın düşkünü, beyaz giyer kış günü," değil. "Zürefanın düşkünü, beyaz giyer kış günü." (Zürefa: zarifin çoğulu)

Dilde galat-ı meşhur deyince akla ilk gelen bunlar oluyor. Kelimelere hiç girmedim. O kadar çok ki,,, :( Bir başka dilde bu kadar çok mudur, bilmiyorum.

 
Toplam blog
: 92
: 521
Kayıt tarihi
: 01.01.11
 
 

Milliyet Bloga taşınmam kolay olmadı.. Varlığını aşağı yukarı başlangıcından beri bildiğim bu dev..