Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '10

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray - OFK Belgrad: 2 – 2

Galatasaray - OFK Belgrad: 2 – 2
 

Resim: haberturk.com


Takımlar sahaya çıktığında nedense içimde bir sıkıntı vardı. Uzun bir aradan sonra maçı ekrandan değil stadyumdan izleyecek olmamın heyecanını da bastıran bir sıkıntıydı. Oysaki birkaç saat önce ne güzel hayaller kuruyorduk. Üstelik yeni formamızı da giymiştik, hem de tişörtümüzün üstüne…

Formalar ile ilgili blog yazmayı düşünmüştüm fakat sonra vazgeçtim. Söylenebilecek her şey söylenmişti çünkü. Ancak bu maça ASLAN formasıyla çıkmalarını beklemiştim doğrusu…

Bir Ali Sami Yen klasiği olan; ilk dakikalardaki rakibi boğarcasına baskı ha geldi ha gelecek diye bekleşirken tam karşı çaprazımızda duran Belgrad seyircilerinin üstlerini çıkartarak yarı çıplak gösteri yaptıklarını görünce baskı maskı hakgetire demiştim…

Tembelliğimden Belgradspor :) hangi ülkenin takımıydı, ona bile bakmamıştım. Yanımdaki arkadaşıma sordum, o da bilmiyordu, Çek Cumhuriyeti galiba ama emin değilim dedi. Belgrad ismi Bulgaristan takımını çağrıştırdı bende. Değilmiş…

Sonra birdenbire –sahada ne değişti bilmem- can geldi takıma. İlk çeyrek bitmek üzereydi neredeyse, Galatasaray ancak karşı kaleye varabilmişti.

Rijkaard’ın 4-3-3 ısrarı bir yana, oyuncularımızın saldım çayıra mevlam kayıra taktiğini benimsiyor olmaları bir yana... Karşıda azıcık dişli bir takım olsa ayvayı yemiştik, hem de kabuğuyla. Bereket Belgrad takımı henüz kasaba takımı hüviyetinde ve fizik güçleri dışında teknik becerileri neredeyse yok. Bu durumda bu takımın bize gol atması için mucize olması gerekiyordu.

ilk 15 dakikadaki 5 dakikalık bir parlama dışında Galatasaay beklenen oyunu ortaya koyamıyordu. Sabri hep aynı Sabri. Gelecek vaat etmekten günümüzü unuttu. Artık onun vaatlerini beklemesek diyorum. Hakan Balta tutuktu.

Ota saha desen evlere şenlik. Ayhan, M.Sarp ve Barış yan yana resim çektirme yarışına girdi adeta. Yan pas ve geri pas şampiyonu kim olacak diye aralarında iddia yarışına girdiler sanırım…

M.Battal ise hakikaten de battal. Pişmesi lazım. Bu haliyle bırakın Baroş’un boşluğunu doldurmasını yarısını bile karşılayamaz. Ne hava topu alabildi, ne de yerden gelenlere set olabildi. Top saklama becerisi de pek iyi dğeil gibi geldi bana…

Arda… Takımın motoruydu yine. Takımın en iyisiydi ama kötüydü. Bitkin ve yılgın bir Arda gördük. Belki de kırgın… 2 gol attı. Fakat çok fırsatları da ezdi. “Nasıl olsa patron benim, ister ezerim ister gezerim” derse işimiz zor.

Serdar’ı Beşiktaş’ta iken de beğenirdim. Bu maçta çok iyi değildi ama takımı hareketlendiriyordu. Çıktıktan sonra kıymetini anladık. Yerine giren Pino tam hazır olmadığından aynı katkıyı sağlayamadı.

Kewell çok seviliyor belli. Onun girişiyle tribünler öyle bir hareketlendi ki sahaya bakmasanız Kewell gol attı sanırsınız. O da hem geç girdiği hem de tam hazır olmadığı için çok şey beklemek abes olurdu. Lakin ikinci golün hazırlığı onun klas hareketiyle başlamıştı…

Belgrad takımı’nın bu haliyle gol atması bile mucize iken iki gol birden atması; üstelik 2-0’dan 2-2 yapması çok ama çok şaşılacak bir durum mu? Hayır! Galatasaray bunu yapıyor. 2-3 farklı öne geçtiği maçlarda nedense birdenbire paniklemeye başlıyor. Herkesin ayağı ayağına dolaşıyor. Topu bir türlü tutamıyor, saklayamıyorlar. Sanırsınız ki karşılarına birden bire İspanya Milli Takımı çıkmış!

Anadolu tarafında oturduğum için maçtan önce ve sonra hayli yol teptim. Maçın hayal kırıklığı ile oluşan ruhsal çökkünlük yorgunlukla koalisyon yapınca gözlerimden uyku akar oldu. Yarı uyur yarı uyanık yazıyorum, inşallah doğru yazmışımdır :) Sürç-ü lisanım hoş görüle…

Sevgi, hürmet ve muhabbetle..

Murat HACIOĞLU

www.murathacioglu.com

Bu blog Canlı Maç Anlatımı sayfamızda da yayınlanmaktadır

 
Toplam blog
: 656
: 1708
Kayıt tarihi
: 08.12.08
 
 

Allah kimisine “Yürü ya kulum” demiş. Ben onu “Yürü, yaz kulum” anladım. Yürü anca gidersin manas..