Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Nisan '14

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray, “şeytanın ayağı”nı kırdı: Önce coşan değil, sonra coşan güldü!..

Galatasaray, “şeytanın ayağı”nı kırdı: Önce coşan değil, sonra coşan güldü!..
 

İki takım da, aynı anda oynayınca, maçı izleme keyfi bir başka oluyor.

Bir başka keyif alma da, taraflardan önce birinin, sonra öbürünün iyi oynaması...

Bir tarafta coşma, öbür tarafta susma...

Sevinç ve hüzün bir arada...

İşte, dün Bursa’da bu yaşandı; önce coşanda hüzün, sonra coşanda sevinç...

(Tribünlerde coşan, Bursaspor taraftarıydı. Çünkü takımları coşturuyordu. Sonra coşan Galatasaray’dı, ama tribünlerde coşacak taraftarı yoktu. Çünkü 800 TL olunca biletler, onlara ayrılan yer boş kalmıştı. Ama mutlaka öteki tribünlerde Galatasaray taraftarı vardı. Takımlarının coşmasına eşlik edemeyen, susan, ancak içinden coşan...)

*****

Farklı “yarı”larda farklı iki takım; üstelik şaşılacak ölçüde...

“Şaşırtma yarışı” sanki!..

Önce Galatasaray...

Ne yaptığı belli olmayan, açık verdikçe veren... Sonra, coştukça coşan... Tur gittik derken, ikinci yarıda öylesine bir oyun tutturan... Bursaspor durunca, ikinci yarıda sahada gezinince, golleri art arda sıralayan...

Oysa koskoca ilk yarıda sadece iki “fırsat” vardı:

İlkinde Burak Yılmaz, kötü bir vuruşla kaleci Frey'e takıldı. Ötekinde ise, ilk yarının uzatmaları biterken Sneijder'ın ayağından gol oldu.

Süper Lig’de dışarıda maç kazanamayan Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası’nda coştu böylece.  Bu coşma, Süper Lig’de kalan maçlar için bir “işaret”, “ölçüt” olur mu acaba?

Ya Bursaspor?

Her iki “yarı”da da Galatasaray’ın tam tersi...

“Son gülen iyi güler”i örneklendiren, ama rakibi güldüren...

Fernandao'nun, art arda gelen golleriyle 2-0 öne geçince, başka goller de gelir diye taraftarını umutlandıran...

“Dinlenme sonrası”, rehavete kapılan, ilk yarıyla “final’e çıktığını sanan Bursaspor...


*****

İlk yarıya bakanlar, işin kolayına kaçanlar, Galatasaray’da suçluyu hemen bulmuşladır:

Mancini...

Neylesin Mancini?

Görev verdikleri, kendilerini gösterme fırsatı yakaladıkları halde, sahada geziniyor, mücadele ettiklerini sanıyorsalar, görev verene yüklenmek niye?

Mancini, gecenin asıl kahramanıydı.

Ortada hiçbir neden yokken, yerde yatan Volkan Şen’in yanına "canı yanmış" gibi koşan Burak, “olay çıkartan” oluyor. Burak’a en büyük tepkiyi de Mancini gösteriyor.

Mancini, Burak’ın hem oyunda kalmasını sağlıyor, hem de sahada tutuyor. Mancini’nin araya girmesiyle önce hakemin elinden kurtulan, sahada kalan Burak, işe bak ki, art arda iki gol atıyor; bir başka "kurtaran" oluyor!

Sonraki görüntüler...

Amaca ulaşan, ne kadar da hoşgörülü oluyor!

Burak, Galatasaray’ı 2-4 öne geçiren golü attıktan sonra, yüzükoyun çimenlere uzanıyor. O sırada tribünlerden, üstüne bir su şişesi geliyor. Bu, Burak Yılmaz’ın sevincine sevinç katıyor. Burak, eliyle  “At, at...” işareti yapıyor!.

Gol sonrası sevinenlerin içinde olan Yekta’nın kafasına sert bir cisim geliyor. Kafası yarılan, kanlar içinde kalan Yekta mutlu!..

Hiçbir tepki yok!

Niye?

Amaca ulaştıran goller atılmış, dünya batsa ne gam misali...

Siyasi başarı kazananlar da keşke, başarıyı kutlarken hoşgörülü olsa, ağızlardan bal aksa!..

Son söz:

Maçların ilk yarıda bittiği sezilir, ama maç 90 dakikadır.
 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutce@yandex.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..