Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '14

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray - Sivasspor

Uzun bir süredir yazmamıştım. Daha doğrusu yazmak içimden gelmemişti.

Neticede bizler gazetelere köşe yazısı yazmıyoruz. Yazacak yerimiz de var, çok vaktimiz de… 

Aslında yazacak, tartışacak o kadar çok konu var ki. Hani yazmaya kalksak sayfalar tutar.

Ama bu akşamki Sivasspor maçı gerçekten bir felaketin kıyısından geçtiğimizi gördüm ve o hırsla birkaç satır karalamak ve birkaç konuya değinmek ihtiyacını hissettim… 

Tabi ki burada yazdıklarım benim kendi görüşüm. Galatasaray’ın bu güne kadar oynadığı maçları başka gözlerle seyredip takımı başarılı bulanlar da olabilir. Saygı duyarım.

Hatta, pek çok kişi Galatasaray’ın ortaya koyduğu oyundan memnun olduğunu da söyleyebilir. 

Ama bir gerçek var ki Ligin 4. Hafta maçları oynandı ve Galatasarayımız hazırlık maçları dahil pek çoğumuzu tatmin edici bir futbol ortaya koymuyor hala.

Üzüntümüz bunadır…

Harcanan milyonlarca TL’nin, ligin en pahalı kadosuna sahip olmamızın karşılığı bu fut bol olmamalıydı bence.

Yani, en iyi, rakibe korku salan futbolu bizim oynamadığımız bir gerçek.

Eğer yanlış hatırlamıyorsam geçen sezon Mancini 42-43 maç ard arda her maça değişik bir onbir ve pek çoğuna da değişik bir sistemle başlamıştı. Hatta bazı maçlarda maç içinde bile kırk çeşit sistem değiştirmişti…

Görünen o ki Prandelli de şu ana kadar aynı yolda ilerliyor.

Mancini’yi pek aratmadı anlayacağınız.

Hatırlarsanız başkanımız Ünal Aysal Mancini değişik kadrolar ile sahaya çıktıkça ‘‘Deneme, Yanılma yöntemi ile doğru kadroyu bulacak’’ diyordu.

Ama, sezon biti ve Mancini aynı kadro ile maçlara çıkmaya başladığında da sezon bitmişti. Prandelli de hazırlık dönemini futbolcularla birlikte geçirmesine rağmen hala arayışta olması biraz tuhaf kaçıyor…

---------------------------------------------------------

Sivasspor karşısında her şey o kadar yanlıştı ki.

Tek güzel olan şey taraftarlar ve futbolcuların geçtiğimiz maçlara oranla daha coşkuluydu, diriydi, istekli ve arzuluydu…

Futbolcularımız gerçekten hırslıydı.

Ama bazen sadece hırs kazanmaya yetmiyor.

Aslında bir gerçek var ki Galatasaray her zaman (TABİR-İ CAİZ İSE) hücum futbolu oynadığı zamanlarda başarıyı yakalamıştır.

Ve Galatasaray genelde hep çift santrafor (çift forvet) oynadığında başarı gelmiştir.

Bu takım Real Madrit maçında bile sahaya korkarak çıkmamış, çift santraforla oynamışken ligde bizden on milyonlarca daha değersiz rakipler karşısında sahaya tek forvet ile çıkmamızın ve üstelik de o sitemin gereğini yerine getirecek futbolcularımız yok iken bu maceraya atılmamız aklın kabul edebileceği bir durum değildir.

İşin aslına bakarsak bugün elimizde 4-4-2 sistemi ile oynamaya uygun futbolcular varken bizim değişik sistemler aramamıza şaşırmamak da elde değil.

Ve Prandelli’ nin Sivasspor karşısında denediği 3-5-2 sistemini bu futbolcularla oynayabilmemiz ise hiç mümkün değil.

Ve oynayamadık da zaten.

Farkında mısınız bilmiyorum ama yendik ama ezildik resmen.

Sivasspor neredeyse bir elin parmaklarından fazla net gol pozisyonuna girdiler.

Kimse kusura bakmasın ama eğer Arsenal bizi böyle yakalarsa, yani biz Arsenal karşısında da böyle oynamaya kalkarsak tarihi bir rezillikle karşı karşıya kalabiliriz…

Çünkü onlar asla Sivasspor kadar cömert davranmaz… 

Futbolun en basit gerçeklerini unutup maceraya atılmak ancak çaresiz takımların yapacağı işlerdir.

Bir futbolcunun bir yerde oynayabilmesi başka, en verimli, en faydalı olduğu yerde oynaması çok daha başkadır, çünkü takımı adına artısı daha fazla olur. 

Bir gerçek var ki Chedjeu her geçen gün formunu arttırıyor ve takıma daha fazla uyum sağlıyor.

Semih ile de gittikçe daha iyi anlaşıyorlar…

Hal böyle iken sen gidip de bu ikiliyi neden bozuyorsun.

Sen, iki beki neden neredeyse 100 metrelik kulvarlara mahkum ediyorsun?

Oysa önlerinde (Atıyorum) Olcan ve Bruma veya başka birileri ile oynasalar hem daha rahat, akılları boşalan yerlerinde kalmadan ileri çıkacaklar ve hem de defansta defalarca yakalandığımız gibi eksik bir şekilde yakalanmayacağız…

Sen, hayatında doğru dürüst defansta oynamamış orta sahanın dinamosu ve takımın orta sahadaki supabı olan Melo’yu neden defansa çekip hem onu hem de Chedjeu ve Semih’i bozuyorsun…

Ve hem de orta sahayı daha dirençsiz hale getiriyorsun.

Sneijder’i de geriye çekmek zorunda kalıyorsun.

Aklı başında bir teknik Direktör bunu nasıl yapar?

Yapma Prandelli, etme, eyleme.

Bizim bu Burak var ya bu Burak ekstraları saymazsak hepimiz biliyoruz ki tek santrafor olarak asla oynayamaz.

Oynarsa da, oynatırsanız da asla çok verimli olamaz…

Siz ÜÇLÜ defansı bırakın da forvetimize bir çare bulun…

---------------------------------------------------------

Hepimiz biliyoruz ki kalemiz Muslera’nın emin ellerinde...

Ve belli oldu ki Tarık eğer oynarsa sağ bekte çok daha başarılı olur, zamanla da takıma daha fazla katkısı olur.

Defansın önünde Semih ve Cehedjeu birbirlerine alıştılar artık.

Bana göre eğer kontenjan sorunundan dolayı Chedjeu oynamayacaksa eğer orada oynayacak kişi de aslında Koray Günter veya Gökhan Zan olmalıdır, Hakan Balta değil…

Bir gerçek var ki orta sahada yeri en garanti olan adam Melo’dur. Ve kesinlikle ön libero mevkiinde oynatılmalıdır ki defansın önünde bir garanti olsun…

Bir diğer forması garanti olan futbolcumuz da şüphesiz ki Sneijder’dir.

Hele ki oynama isteği ile dolu olduğunda Sneijder’in takıma katkısı çok fazla oluyor…

Eğer 4-4-2 sistemi ile sahaya yayılırsak ya da 4-2-3-1  sistemi ile oynayacaksak kanatlarda oynayacak oyuncularımız bence önce öncelikle Olcan ve Bruma olmalıdır…

Hele hele bize karşı hücum oynayıp arkada açık alanlar bırakan takımlar karşısında bana göre Bruma olmazsa olmazdır…

Ve inanıyorum ki Bruma oynadıkça açılacak ve ileride çok daha faydalı olacaktır… 

Bir takımın bu derece oyuncuları belli iken Prandelli’nin hala sistem arayışlarında olması çok saçma ve Galatasaray’a zarar veriyor…

Unutmayalım ki sadece başarılı takımların onbirleri herkes tarafından ezbere bilinir…

Yani, takımın en başarılı olacağı sistemi belirleyip o sitemi oynayabilecek onbiri de oluşturduktan sonra sistemle ve onbirle fazla oynayıp da macera aramamak gerekir..

---------------------------------------------------------

Maçın hakemi ve pozisyonlar için fazla bir şey söylemeye gerek yok artık.

Hepimiz biliyoruz ve inanıyoruz ki Yıldırım Demirören’in hakemleri artık her Galatasaray maçına ön yargılı çıkıyorlar…

Yanlış anlamayın sakın, 9 (Dokuz) cm. ofsayttan yediğimiz golden dolayı söylemiyorum ben bunları.

O tür durumlarda verilen kararlar gerçekten hata olarak kabul edilecek kararlardır benim gözümde.

Asıl, hakemin daha maçın başlarında İbrahim Toraman’a göstermediği sarı karttır beni bu şekilde düşünmeye iten… 

Şampiyonluktaki rakiplerimizin maçlarında bilerek verdiği ve yine bilerek vermediği kararlardır şüpheye düşüren, karamsarlığa iten…

Ve bu güne kadar gördüklerimiz, yaşadıklarımız sadece bir başlangıç…

Eminim bu sezon rahmetli Süleyman Seba’nın kemikleri sızlayacaktır…

 

 

Futbol dolu günler dileğiyle,

Salih HÜROL

 

 
Toplam blog
: 2
: 47
Kayıt tarihi
: 08.12.13
 
 

Emekli, Serbest Meslek. Danışmanlık, Başta futbol olmak üzere Basketbol, Voleybol, Atletizm sporl..