Galatasaray’da neler oluyor?

Koskocaman spor kulüplerini babalarının çiftliği gören zihniyetin hâkim olduğu kulüplerde hoca değiştirmek ilk başvurulan yoldur. Ülkemizde de birçok kulüpte bunu görüyoruz. Artık kanıksadık ve normal kabul etmeye başladık. Oysa Galatasaray’da yaşananlar bizim bu normal saydığımız ölçüleri bile geçti. Aldığımız duyumlar “yok artık” dedirtecek cinsten.

Sayın Adnan Polat kulübü iyi yönetmiyor. Bu artık ufacık çocuğun bile kabul ettiği bir gerçek. Ama kendisi farkında değil. En ufak bir sorunda değiştir hocayı gitsin. 2008 in Mart ayında Sayın Polat ilk geldiğinde teknik direktör Feldkamp’tı. Alman çalıştırıcıyla yollar ayrıldıktan sonra 6 maçlığına takımın başına Cevat Güler geldi ve o sezon Sarı-Kırmızılılar şampiyon oldu. Ardından Michael Skibbe göreve getirildi. Ancak genç çalıştırıcının ömrü de uzun olmadı ve 23 Şubat 2009’da yollar ayrılarak, Bülent Korkmaz teknik direktörlük koltuğuna oturtuldu. Efsane kaptanla sezonu tamamlayan Aslan, 2009 yılının Haziran ayında Frank Rijkaart’la anlaştı. Hollandalı teknik adam, 1 sezondan fazla takımı çalıştırarak, Polat döneminin en çok dayanan teknik direktörü oldu.

Kısa sürelerde gönderilen bu teknik direktörler hepsi mi Galatasaray’a uyumsuzdu? Eğer öyle ise onları göreve getirmek bu işi başaramamak değimlidir? Rijkaart’ın yollanması sürecinde yaşananlar ise artık mızrağın çuvala sığmadığını gösteriyor. Nedense bizim insanımızda başarısızlığını olgunlukla kabul edip oturduğu koltuğu bırakmak diye bir şey yok. İlle ya seçmeninden sert bir tokat yiyecek ya da başka bir şekilde yakasından tutulup atılacak.

Hikmet Karaman, Hakan Şükür derken Adnan Polat bu kulübün doğal bir parçası olan Fatih Terim’e teklif götürdü. Fatih Terim’in Galatasaraylılığından kimsenin şüphesi olamaz. Peki, neden reddetti? Aldığımız duyumlara göre,

Adnan Sezgin'i istemem
2- Tek yetkili ben olurum
3- Siz Tugay Kerimoğlu'nun yardımcım olmasını istiyorsunuz ama bu konuda kesin kararımı vermedim. Önce başlasın sonra bakarız.
4- Florya'da her kuralı ben belirlerim. Malzemeciden çaycıya kadar her şeyi ben belirlerim. Şeklinde dört maddelik isteği oldu. Tabii yetkilerini asla paylaşmak istemeyen Adnan Polat kabul etmedi.

Şimdi Hagi ismi geçiyor. Teknik direktörlük yaşamında hiçbir başarısı olmayan bu hocanın Galatasaray’ın yaralarına merhem olacağını kim düşünüyor?

Artık şu kesin belli olmuştur ki bizdeki her şeyi ben bilirim, kulüp benim babamın çiftliği havasındaki başkanların getireceği teknik direktörler bellidir. Kendilerinin ipleri ellerinde tutacakları en ufak bir başarısızlıkta taraftarın önüne atacakları adamları istiyorlar. Rijkaart böyle biri idi. Hiçbir başarısı olmayan, ama tanınmış. (Barselona yönetimi başarı değildir) tıpkı Beşiktaş ve Schuster gibi.

Galatasaray’da bundan sonra ne olur? Hafta sonu oynanacak olan Fenerbahçe derbisinden başarılı bir sonuç çıkarsa bütün çöpler halı altına süpürülür, yeni hoca ile yeni bir hüsrana kadar devam edilir. Ama mevcut yönetim zihniyeti ve onun temsilcileri yerlerini ileri görüşlü çağdaş ve profosyonel yöneticilere bırakmadıkça biz bu filimi daha çok görürüz.

21/10/2010