Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Nisan '13

 
Kategori
Futbol
 

Galatasaray’dan Fenerbahçe’ye söz vermek!.. (“Barış”tan yana görünmek!..)

Galatasaray’dan Fenerbahçe’ye söz vermek!.. (“Barış”tan yana görünmek!..)
 

Modaya uymak!..

Kendimizi esen yele kaptırmayı pek severiz. Bu yolda kazanılacaklar, iştah kabartır. Öyle olunmadığı halde öyle görünmek, “menfaat hanesi”ne yazılacakları artırır. Zaten amaç da, “olumlu görüntü”yle bu yolda “elde edilecekler”dir.

Ülkede bir “barış süreci” başlatıldı; “barış havası” estiriliyor ya...

Futbol, bunun dışında kalamazdı; “genel”in “özel”i olmalıydı. Bunun için, “barış” sağlama yolu, ufaktan ufağa açılmak isteniyor. Daha önce kendilerini ilgilendirmeyen konularda, özellikle 3 Temmuz sürecinde, “gizli taraf” olanların buna soyunmaları ilginç.

Barış yanlısı havasında olanlara itirazlar gelince, soru hazır:

“Sen, barış istemiyor musun?”

“Neyin karşılığında?” sorusunun yanıtı açıklanmadığı için, “Barış istiyorum.” diyen ya da öyle gözükenlere bu “barış söylemi” puan kazandırıyor!

Toplumda oluşturulmak istenen algı bu.

Futbolda ortamını yumuşatmak adına “barış”tan söz edenler, niye şimdi piyasaya çıkmaya başladı?

Aslında bunun yanıtı olsa da, gerçekliği/ geçerliği yok. Çünkü daha önce savaş açanlar, “barış güvercini” uçuruyorlar.

Bunun bir dayanağı, ölçütü olmalı değil mi?

Ölçüt, “içtenlik”ten geçer; onun adı da “özeleştiri”dir. Bunu yapmayanlar, “dün”de olanları yaşanmamış sayanların, modaya uyarak yapacakları her çağrı/ girişim, havada kalır.

Öyleyse önce “özeleştiri”, sonra...

“Gizli taraf”ın şimdi “barış” istiyor gözükmesi niye?

İstediğini elde eden, öyle düşünenler, daha birkaç gün öncesini nasıl unuttururlar?

Evet, toplum, genel kanıya göre “balık hafızalı” sayılsa da, futbol kamuoyu öyle değildir.

“İyi niyetli”, “kucaklayıcı”, “barıştan yana” olmak... lafla olmaz!

******

Dün, internet siteleri, “tarihi söz verme”yle çalkalandı.

İşte “çalkalanma”nın girişi:

“Galatasaray’ın kazandığı, Fenerbahçe’nin kaybettiği haftada Türkiye tarihi bir fırsatı yakaladı. Yıllardır süren futbol kavgası ve özellikle de Galatasaray-Fenerbahçe rekabetinin tribün kavgasına varan ‘çirkin yüzü’ son bulabilir.”

Nasıl mı?

UltrAslan’ın verdiği “büyük söz”le...

Neymiş o?

“Eğer Kadıköy’e şampiyon olarak gidersek ve takımımız alkışlanırsa, biz de söz veriyoruz, Fenerbahçe’yi Avrupa Ligi’nde finale kalması durumunda Amsterdam’da UltrAslan olarak destekleyeceğiz. Biz bir futbol ailesiyiz. Bu kavgaya gerek yok. Fenerbahçe Amsterdam’a göğsünde Ay-Yıldız ile gidecek. Kol kola Fenerbahçe için tezahürat yapar, kupayı kazanırsa mutluluk gözyaşları dökeriz. Başarıyı sitemizden duyurur, tebrik mesajımızı oradan da dünyaya veririz.”

“Beklenen”in olması karşılığında neler yapılacağı, bir “lütuf” olarak görülüyor. Bu yaklaşım; “tepeden bakma”,  “güç bende”, “ben üstünüm” havası yansıtıyor. Ama bu, “tarihi bir söz verme” olarak sunuluyor. Bu “içeriği boş” yaklaşımın, hoşgörü içermediği ortada...

Hele, “Başarıyı sitemizden duyurur, tebrik mesajımızı oradan da dünyaya veririz.” demek, bütün Fenerbahçelileri ağlatacak türden!..

Kuralları “kendin pişir kendir ye!” misali kendin koy, “söz”ü koşullara bağla, rakibini de “çaresiz” gör, o da senin dediklerine uysun!...

Ve ortaya “barış meleği” olarak çık!...

*****

Barış mı, alkış mı isteniyor?

Kendilerini ilgilendirmeyen konularda bile “gizli taraf” olanların, önce “özeleştiri” yapmaları gerekiyor. Bu yapılmadıktan sonra, söylenecekler, modaya uymaktan başka bir şey olmaz!

Moda, adı üstünde, gelir geçer.

O zaman “kalıcı olan"ı bulmak gerekir, değil mi?

Unutulmasın, “içtenlik”ten uzak, “yalandan” sıfatı taşıyan sözler/ girişimler, karşılığını halk dilinde bulur:

“Dostlar alışverişte görsün!”

 

http://www.facebook.com/turgutcelik

https://twitter.com/#!/turgutcelik

turgutc@ttmail.com

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..