Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '11

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray darmadağın...

Galatasaray darmadağın...
 

Bursaspor karşısında aldığı yenilgiye Galatasaray’ın tarafından bakarak haklı sebepler bulabiliriz. Örneğin Miller’in attığı gol öncesinde oyuncunun ofsaytta olduğunu tartışabiliriz. Bu golün Galatasaray’ın oyun düzenini bozduğu için peş peşe hatalar yapıldığını da söyleyebiliriz. Hatta hakemin taraflı yönetim sergilemiş olduğunu da çok daha inandırıcı olsun diye ekleyebiliriz.

Üç gün önce Sinan Erdem’de Euroleague karşılaşmasını yöneten hakemlerin yönetimi ile karşılaştırdığımızdaysa Bülent Yıldırım’ın melek statüsünde kalması hakkıdır. Birçok kararın rakibin lehinde olmasına karşın, Fenerbahçe Ülker’li oyuncuların oyun içinde kalmayı başarmaları spor içindeki sporcu tutumunun nasıl olması gerektiği yönünde çok önemli bir dersti.

Karşılaşmayı yakından izlemiş olanlar Galatasaray takımının ve öne çıkan bazı oyuncularının içinde bulunduğu agresif tutum ve dağınıklığın nedeninin hakem ya da Bursasporlu oyuncular olmadığını çok iyi ayırt edeceklerdir.

Ayhan, kırmızı kartı gördüğü an Galatasaray’ın durumunu “dağılıyorlar” diye tanımladım.

Ayhan, bir süredir böylesine kızgın, saldırgan bir fotoğraf vermiyordu bize. Girişte yazdığım gibi haklı sebepleri olsa da burada kontrolsüzlüktü merkezde duran genel tavır. Hakemle girdiği diyaloglar anlaşılır gibi değildi. Bunun bir nedeni bu kadar üst üste maç oynamak da olabilir tabii…

Galatasaray’ın ortaya koyduğu futbola baktığımızda da rakibi Bursaspor’la kıyaslandığında ne bir taktik, oyun kurgusu göze çarpıyordu. Sanki tahtaya oyuncuların isimleri yazılmış, genel bir diziliş üzerine yerleştirilmiş ve “çıkın elinizden geleni yapın” denmiş gibiydi.

Hani Zafer’e Kaçış diye bir film vardı. II. Dünya Savaşı sırasında esir müttefik ordularından yapılan bir takımının Almanlarla yaptığı futbol maçını konu alıyordu. Taktikten söz etmek mümkün değildir. Pele, Ardiles, Bobby Moore, gibi oyuncuların gayretine, kaleci Sylvester Stallone’nin kaledeki becerisine kalmış bir maçtı. Gerçek değildi ancak muhtemelen önceki dönemlerin anlayışını yansıtıyordu.

Bugün dünyada bambaşka bir futbol oynanıyor. Orta sahadaki üçlü ile ileride oynayan üçlünün nasıl bir kurgu içinde birbirleriyle uyum gösterecekleri teknik adamın çözmesi gereken sorundur.

Galatasaray’ın bu kadar ofansif adamı varken bütün duran topları Sabri’nin kullanıyor olması kenardan sadece izlenerek; futbolcuların inisiyatifine bırakılacak bir şey değildir. Dünkü karşılaşmada Yekta’nın ne oynadığını çözmek mümkün değildi. Hele Stancu’yu sahada görebilmek için oldukça uğraşmak gerekiyordu.

Kalecisi de dahil olmak üzere Galatasaray’ın kadrosunun çok kötü olduğunu düşünmüyorum. Buradaki temel mesele Galatasaray’ın içinde bulunduğu nesnel durum, gerçeklerdir. Bu ister istemez futbol takımının havasına yansımaktadır. Bu nedenle bir çok iyi futbolcuya yazık olmaktadır.

Bursaspor favori olduğu maçı kazanmış oldu.

Yeşil beyazlıların havası geçen seneden daha farklı solunuyor. Şampiyon tamamladıkları sezon daha amatör bir duruşa sahipti takım. Sanırım Ertuğrul Sağlam’ın etkisi de daha fazlaydı. Başarı ister istemez oyuncuların genel tavırlarına da yansıyor. Geçen sene daha güçlü bir yardımlaşma vardı. Temel gaye şampiyonluktu ve bu takım oyunu içinde gerçekleşeceğini çok iyi biliyorlardı. Bu nedenle de yardımlaşma üst düzeydeydi.

Oysa bugün çok daha bireysel yeteneklerin ön plana çıktığı, futbolcuların bu takım içinde birer yıldız haline geldiği bir Bursaspor izliyoruz. Bu aynı zamanda dün akşam Galatasaray’ın şansıydı. Ayhan atıldıktan sonra tamamen oyundan düşmüş ve birçok gol fırsatı vermiş bir takıma karşı tek bir gol dahi atamamaları manidardır. Volkan, Sercan, Ozan İpek hatta gol atmış olmasına karşın Vederson takım oyunundan zaman zaman koptular.

Bursaspor o ince çizginin üzerine çıkmış durumda. Ertuğrul Sağlam’ın kontrol edemediği bir takım yolunda ilerlerse nerede dururlar onu artık izleyip göreceğiz.

Son olarak kaleci Ufuk’la ilgili konuşalım.

Dünyanın bütün iyi kalecilerinin benzer şekilde yedikleri goller vardır. Dün Ufuk öyle bir gol yedi ki bütün şimşekleri üzerine çekti. Talihsizliği ara transferde bir kaleci transferi yapılmasıdır. Ben kendi adıma yediği gol sonrasında çok üzüldüm. Çok iyi biliyoruz ki bu gol onun yedeğe çekilmesi için yeterlidir. Yazık oluyor.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..