Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '12

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray-Fenerbahçe Derbisi Erkeğin Futbolla İmtihanı

Galatasaray-Fenerbahçe Derbisi Erkeğin Futbolla İmtihanı
 

Galatasaray-Fenerbahçe derbisi şerefine üç defa; top,top,top...


 

"Kadınların gerdanından dondurmalı kazandibine uzanan, bedenî hazlarımın yanına iliştirdiğim ikinci haz ise; futbol. Takımımın aldığı sıra dışı başarılar, efsane maçlar yer ediyor haz haritamda:

Mehmet Özdilek’in Ajax’a attığı, o şok gol.

Pascal Nouma’nın Barcelona’ya attığı o “cansiperhâne” gol.

Sonra Dinamo Kiev’e 35 metreden “şandellediği” o enfes gol ve daha nicesi…

Bu eşsiz gol anları; kadınlarla, kazandibiyle, Fellini’yle yaşadığım doruklara benzer haz “momentum”larıdır benim için.

Futbolun keyfini tasvir etmeye çalışıyorum." (H. Kurtuluş)

Bir erkeğin kaleminden futbol ve unutulmaz futbol sahnelerine dair düşüncelerini okudunuz. Zaten düşüncelerinin yekunu, libido faaliyetlerine ayrılan erkek için; terazinin diğer kefesine koyacağı karşı güç, eş değer bir anlam taşımalı. Futbol; bu gücün adı!

Kadınlar için anlamsız bir uğraşı olarak görülür, futbola harcanan mesai. Tutulan takıma dair her şeyin bilinip, ayrıntıları ile incelenmesi. Hayatın futbola göre ayarlanması. Randevuların maç saatine denk getirilmemeye çalışılması. Başarı kazanıldığı zaman, mutluluktan dört köşe yaşanılırken; hezimet sonucunda, hayatın zindan olması.

Alt tarafı, bir top tekmeleme sporu için; değer mi bu kadar ruhsal sarsıntı yaşamaya?!

"Futbolu icat edenler, bugün kendi icatlarının ulaştığı zirve noktayı acaba tahmin edebilirler miydi? Hiç sanmıyorum. Bugün futbol, futbol olmanın çok ötesinde bir şey çünkü. Günlük yaşantımızın, sevinçlerimizin, üzüntülerimizin temel yönlendiricilerinden biri.

Futbol; sanki farklı yerlerdeki, duygu ve düşüncelerin tam ortasında duran yeri geldiğinde milletleri birbirine bağlayan müşterek bir zemin.

Acaba futbolun hangi özelliği, başka hiçbir şeyde bulunmayan hangi gizemi, etkili bunda?

Futbolu bizim gözümüzde bu kadar etkili yere koyan; insanların harp meydanlarında değil de, yeşil sahalarda kozlarını paylaşmalarıdır.

Modern zamanlarda stresi artmış insanların ki, bilhassa erkeklerin -seyirci bile olsa- içindeki tatminsizlikten doğan öfkeyi; sahadaki gladyatörlerin kas ve beyin mücadeleleri üzerinden, boşaltma imkanı bulmasıdır.

Sadece öfke değil. İnsan gerçek hayatta gerçekleştiremediği birliktelik duygusunu, yeşil sahanın içinde gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu duyguyu yaşayabilmek için; ortak düşünüşler, ortak adımlar, ortak eylemler meydana çıkıyor.

Üstlendiği bütün roller için bir şey istemez futbol. Efor sarf etmeye gerek yok. Sadece tezahürat yapıp, başarıyı alkışlamak lazım.

Başarısızlıkta, suçlu değilizdir.

Tekmeyle kazanılan başarıya ortak olmak; başarısızlığı da tekmelemek hakkımızdır. "(Ö. Baldık)

Erkeklerin futbola hangi gözle baktığını açıklayan cümleler. Gerçekten hak veriyorum. Kendini var etme çabası içinde, aidiyeti kazanma telaşı içinde olan insanın; başka yol bulamadığı anda sarıldığı tek yoldur, futbol.

Diğer spor dalları içinde, onu sıradan bir top oyunu dışında tutan ve kitlesel bir fenomen haline dönüştüren tek yer: Hayatta tatmini sağlayamamış, bir yerlerde olan defosunu kapatma telaşına düşmüş bir ruhtur.

Fakat unutulmamalıdır ki: Futbol gelirini kitlesinden kazanan, futbolcularına vereceği astronomik meblağları taraftarlarının cebinden çıkaran, bir top oyunudur.

İlgi ne kadar canlı tutulursa, hayata dair sorumluluk ve endişe sahası azalmaktadır insanın!

Yaşamın tek gerçeği: futbol ve futbol konuları olmaktadır.

Keşke yaşadıklarımız da, 90 dakikalık bir oyun olsaydı!

*Galatasaray-Fenerbahçe derbisi skoru: Ben bilmem beyim bilir;-)*

 

 
Toplam blog
: 432
: 6177
Kayıt tarihi
: 08.10.06
 
 

Med cezir içinde kafasına estiği gibi yaşayan bir havva kızı birazcık kağıt kalem aşinalığı olmas..