Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '11

 
Kategori
Güncel
 

Galatasaray'ı bırakmak üzereyim

Galatasaray'ı bırakmak üzereyim
 

Efsane ağlıyor.


Zaten futbolla aram eskisi kadar iyi değildi. O kadar kalite düştü ki liglerimizde, derbiler bile derbi olmaktan çıktı, milyon dolarlık takımlarımız ikide bir ona yenildi, buna elendi falan. Umrum da değildi açıkçası. Ne karnımı doyurdu, ne sorunlarımı çözdü, ne stresimi azalttı, ne de mutluluğuma mutluluk kattı futbol, katmıyor da. 

Kağıt üstünde Galatasaray'lıydım yıllardır. Okuma yazmayı 5 yaşında öğretmişti bana dedem. Dedem Trabzonsporluydu, 1950'lerde Trabzonspor 3-5 parça halinde iken futbol oynamışlığı da varmış az da olsa. Damadı babam ise Galatasaraylıydı. Bir gün evde boya badana yapılıyordu, yerlere boya sıçramasın diye eski gazetelerden koymuştuk. Boya esnasında dedem "Volki sen hangi takımdansın?" diye sordu birden. Hemen gözüm yerdeki gazeteye ilişti. Hiç unutmam, "Galatasaray Sakarya'yı 2 golle geçti" diye bir haber vardi, 2-1 yenmişti yanlış anımsamıyorsam. İşte o haber o an beni Galatasaraylı yaptı. Dedem duyunca Galatasaraylı olduğumu "Bu adama mı kandın? Yok sana harçlık" deyivermişti, Allah rahmet eylesin :) 

Sonra o Galatasaray evimizin gurur kaynağı oldu, Prekazi'ler, Cüneyt'ler, Tanju'lar, Tütüneker'ler, Koseçki'ler, Türkyılmaz'lar, Terim'er, Hagi'ler, Xamax'lar, Uefa'lar, Abdürrahim Albayrak'lar, Özhan babalar derken günümüze geldik. 

Ve bir gün Telekom Arena diye bir stat açıldı. Başbakan, bakanlar kurulu, TOKİ başkanı, 50 bin taraftar, Galatasaray takımı, konuk takım, televizyonlar, gazeteciler, herkes ordaydı. 

Başbakan, bakanlar ve TOKİ Başkanı yuhalandı. Belki 50 binin yarısı yuhaladı, belki 5'te biri, belki de 10'da biri. Ama etkisi büyük oldu. 

TOKİ Başkanı hızını alamadı, Özhan Beye dokundurdu, yöneticileri suçladı. Sonra da özür diledi gerçi, yanlış anlaşıldığını söyledi. (Laf ağızdan bir kere çıkar, maalesef) 

Belki 50 binin yarısı yuhaladı yine, belki biraz daha fazlası. 

Bakanlar ve danışmanları hızını alamadı. Galatasaray'ı bıraktılar, nankörler dediler, alınan UEFA kupasını, kazanılan başarıları silip attılar. 

Halbuki o yuhalamaya karşı sussalardı, sineye çekselerdi, "Olur böyle şeyler, biz devlet adamıyız, işimizi yaparız" deselerdi ne kadar büyüyecekler, ne kadar saygı göreceklerdi. Biz de burada belki "Galatasaray taraftarı hatalı davranmıştır, misafirperverliğe gölge düşürmüştür" diyecektik. 

O yuhalamanın nedenlerini araştırsalar, toplumun nasıl gerildiğini görseler daha iyi siyaset yapacaklar, daha çok kazanacaklardı. 

Yapmadılar, yapamadılar. "Stadı vermeyiz" dediler, "Ergenekon" dediler, "Nankörler" dediler. 

Benim Erdoğan'ı zaman zaman takdir eden arkadaşlarımı, akrabalarımı bile küstürdüler. 

Haklı olabilecekleri bir pozisyonda inanılmaz haksız duruma düştüler. 

Ve bana da Galatasaray'ı bırakma kararını verdirdiler. 

Neden mi bıraktım? 

Tüm taraftarları tehdit eden, üzen o açıklaması ve TOKİ Başkanı'nın eleştirilerine karşı koyamaması gibi 2 önemli yanlışı nedeniyle mevcut yönetimi görevden istifaya alenen davet edemeyen bir takım, geçmiş başarılarını, kalitesini yerle bir eden takım olmuştur. 

O Galatasaray ne benim, ne babamın takımıdır artık. 1985'te üstünde boya damlaları olan gazetenin kendine bir taraftar daha seçmesine vesile olan takım yoktur artık. 2011'de taraftarını taraftar olduğu için yok etmeye çalışan bir takım vardır. Siyasetin hoyratlığına mağlup olmuş bir takım vardır. 

İşte ders olsun. Siyasete muhtaç bırakırsanız kendinizi, geldiğiniz nokta bu olur. 

Bay bay futbol... Aziz hatıran önünde saygıyla... 

Dip not: Bugün Galatasaray, yarın diğerleri. Sanki onlar da farklı mı? 

 
Toplam blog
: 78
: 1198
Kayıt tarihi
: 12.10.10
 
 

Alice'in harikalar diyarındaki cennet bahçesinden sesleniyorum sizlere. Burada önyargı, olur olma..