Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '11

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray'ın Arena'da yaşadığı temel çelişkiler

Galatasaray'ın Arena'da yaşadığı temel çelişkiler
 

Geride bıraktığımız yılın belki de en önemli spor olaylarından bir tanesi Fenerbahçe taraftarının vefat eden Galatasaray Spor Kulübü eski başkanlarından Sn. Özhan Canaydın için yapılan saygı duruşuna alkışlarla eşlik edişiydi. Fenerbahçe taraftarı o güne kadar görülmemiş bir duyarlılıkla ezeli rakibinin başkanını son yolculuğuna uğurlarken çok önemli bir mesaj veriyordu.  

Özellikle futbol içindeki ıslıklama ve yuhalama olayları son dönemde rahatsız edici boyutlara ulaştı. Bunun son örneği de Türk Telekom Arena Stadyumu’nun açılış töreninde devletin zirvesindeki kişiye karşı yapılandı ki gündemin içine “bomba gibi” yerleşiverdi.  

Başbakan bütün ekibini toplayıp stadyumu terk ederken Galatasaray’ın yönetiminin de eteklerini tutuşturan fitili de ateşlemiş oluyordu. Dün başbakan katıldığı bir tören sırasında kürsüden öfke dolu mesajlar gönderirken, Galatasaray başkanı diğer taraftan binlerle ifade edilen ve ellerinde bayraklar, üzerlerinde sarı kırmızı formalar bulunan protest kitleyi Galatasaraylılıktan aforoz ediyor, nasıl gerçekleştirileceği merak konusu olan bir daha stadyumlarına almayacağını açıklıyordu.  

Şimdi bunun neresinden tutacağız?  

Ortada kamunun parasıyla Galatasaray’a stadyum yapmış bir başbakan var ve eserini görmek için stadyuma geliyor.  

Galatasaray taraftarı(nın bir bölümü) siyasi bir nedeni var mıdır bilinmez başbakana tavır gösteriyor.  

Peşinden stadyumun inşaatının yapımını gerçekleştiren TOKİ başkanı çıkıyor ve daha büyük bir provokasyona neden olacak konuşmasını yapıyor. Tepkiler daha da şiddetleniyor. (TOKİ başkanının konuşmasındaki sertliğin nedeni stadyuma gelişinde başbakana yapılan protesto muydu yoksa bu konuşma metni daha önceden de aynı cümleler içeriyor muydu?)  

Başbakan stadyumu terk ederken, Galatasaray yönetimi ve çevresi de kimden nasıl özür dileyeceğini şaşırmış bir şekilde gözyaşlarına boğulmuş bir vaziyette kalakalıyor.  

Bu aslında yıllardır süre gelen bir düşüşün ve bunun Galatasaray camiası üzerinde yaratmış olduğu travmaların sonucudur. Galatasaray’ın yönetim şeklinden ve kişilerinden genel anlamda Galatasaray kamuoyunun ne kadar rahatsız olduğunu okuyor, görüyor ve izliyoruz. Hatta başkan kendi ağzından bunun Galatasaray’ın ananelerinden radikal bir ayrılış olarak gördüğünü de ifade etmiştir.  

Ortada zor bir durum var.  

Burada Galatasaray Spor Kulübünün elini zayıflatan “temel şey” kendi stadyumunu yapmaktan aciz bir duruma düşmüş olmasıdır. Başbakan dünkü konuşmasında aba altından sopa gösterip halen resmi anlaşmaların imzalanmamış olduğundan söz ederken de elindeki bu güçlü kozu kullanıp bir taraftan da kamuoyuna Galatasaray’ın böylesi bir spor kompleksi yapmaktaki aczinin altını çiziyordu.  

Kuşkusuz bugün Aziz Yıldırım’ın Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’ndaki duruşu ile Adnan Polat’ın Türk Telekom Arena’daki duruşu aynı değildir. Biri gücünü kendinden alırken, diğeri başkalarının desteği ile ayakta durmaya çalışmaktadır.  

Durum böyle olunca da stadyumun gerçek sahipleri gelip bu başarının kendilerine ait olduklarını üstelik Galatasaraylıların mekânında ve arasında ilan edebilmektedirler.  

Elbette bu anlamda tarihinden gelen ismi ile fiilen yaşanan güçsüzlüğün arasında kalan taraftar da isyanını, tepkisini biraz da çelişkilerle dolu ortaya koyuyor.  

Galatasaray beceri gösterip bir şekilde kendi stadyumunu yapabilmiş olsaydı elbette dünkü olayın gelişimi bambaşka bir şekilde olurdu. Böylesi çelişkilerle dolu tantanaya da gerek kalmazdı.  

Galatasaray yönetimi siyaseti ve politikacıları kendisi sürecin içine dahil etmiştir. Onların olduğu yerde politik oyunlar, senaryolar, başarıdan nemalanarak bunu malzeme yapmak işin doğasındandır. Bunu görüp önceden hamleyi yapmak gerekiyordu. Ancak Galatasaray ne şekilde olursa olsun, gerekirse Ali Sami Yen de olmasın, adı ne olursa olsun bir stadyumumuz olsun şeklinde bir tutum takınınca sonuçlarına da bir şekilde katlanması şart olmuştur.  

Galatasaray taraftarının eylemselliği, protestosu da anlaşılmazdır, çelişkilerle doludur.  

Başbakan sadece Fenerbahçeli olduğu için ıslıklanıyorsa bu çok daha nevrotik bir duruma işaret etmektedir; çünkü o başbakan Galatasaray için 600 trilyon harcayarak bir stadyum vermiştir. Bir taraftan semtin ismini değiştirip stadyuma sahip çıkacak diğer taraftan da bu stadyumun gerçek sahibini orada istemeyeceksiniz!  

Hayatın içinde buna benzer basit bir pratik var mıdır?  

Galatasaray’ın birçok bakımdan kendisini toparlayabilmesi için zamana ihtiyacı olduğunu bunun için de her anlamda modern bu stadyumun geliştirici, toparlayıcı bir rol üstleneceğini geçen hafta başında konuşmuştuk. Burada yinelemeye gerek yok sanırım.  

http://twitter.com/uzaygokerman 

uzaygokerman@gmail.com 

 

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..