Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '12

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray'ın hücumda atamadıkları, savunmada yedikleri

Galatasaray’ın geçen seneyi forse eden kadro yapısı, taktik anlayışı, oyun düzeni hem yeni transferlerin gelmesi hem de araya üst düzeyde mücadelenin yaşandığı Şampiyonlar Ligi’nin girmesi nedeniyle sürekli rotasyon arayışlarına gidilmesi nedeniyle bozuldu.

 

Bu konuyla ilgili olarak hafta sonu oynanan Orduspor karşılaşması sonrasında bazı detaylara da girmiştik.

 

Fatih Terim Amrabat’a çok güveniyor olmalı ki bir şekilde takımın içinde tutmak için ilginç formüller üretmeye çalışıyor. Önceki Şampiyonlar Ligi karşılaşmasında Amrabat’ın sol tarafta Manchester United’a yarattığı boşlukları Valencia çok iyi doldurmuş, Hakan Balta’yı yalnızlaştırmıştı.

 

Dün Amrabat solda değil sağda başladı oyuna; solda da savunmada Hakan Balta yerine Riera vardı. Amrabat’ın savunma yönü ne kadar düşükse Riera’nınki de öyleydi. Amrabat yine istenen futbolu oynayamadı. Yerine oyuna giren Aydın çok daha etkiliydi; ama şanssızdı.

 

Dün Galatasaray savunma zafiyetlerinden çok hücumda gerçekleştiremedikleri yüzünden de Braga’ya yenildi.

 

Braga, tipik bir deplasman takımı karakteriyle gelmişti İstanbul’a ve özellikle savunmadayken çok sağlam duruş sergiledi. Galatasaray’ın çok sevdiği o ilk 20 dakika baskısını tek paslarla ve topu ileriye doğru kendi oyuncularıyla sürükleyerek atlatmasını bildi.

 

Üstelik bunlardan birinde de hızlı hücumla gelip Galatasaray savunmasını eksik yakaladı ve üç topta golü buldu. Bu yenilen gol şablon olarak belki değil ama karakter şekli Orduspor’un Kabze-Stancu ikilisinin attığına benzer nitelikteydi.

 

Portekiz takımında özellikle Amorim ve Eder çok iyiydi. İkinci golü atan Alan ise Burak’a gol vuruş anında ne yapılması gerektiği konusunda ders verdi.

 

Birinci gol sonrasında Muslera’nın çıkardığı iki net pozisyon var ki maç burada kopabilirdi. Ama kaleciniz iyiyse ayakta ve oyunda kalabiliyorsunuz. Bu çok önemli bir ayrıcalık oluyor.

 

Hücumda Umut doğru bir karar olabilir ama Burak seçimi özellikle Elmander’in savunmaya yaptığı katkı nedeniyle tartışılabilir. Burak, Elmander kadar hücum pres yapamıyor; savunmada zaten hiç yok. Böylesi üst düzey Avrupa karşılaşmalarına Elmander gibi oyuncularla başlayıp, Burak gibi fırsatçılarla bitirmek daha akıllıca tercihler olabilirdi.

 

Burak’ın kaçırdıklarıysa Ordu’dakilerden farksızdı.

 

Galatasaray’da bir başka sorun Melo… Formsuzluğundan söz edemeyiz; ancak geçen seneki performansının çok uzağında olduğunu konuşabiliriz. Melo geçen sene oynadığı futbola dönmediği durumda Selçuk İnan’ın da geçen senenin uzağına düşeceğini rahatlıkla ifade edebiliriz ki dün akşam itibarıyla Selçuk İnan’ın da kötü futbolu kendisini ortaya çıkardı.

 

Ne kadar ilginçtir ki dün Emre ve Aydın özellikle ikinci yarı Galatasaray’ın hücumda topu ileri doğru taşıyan etkili oyuncuları oldular. Aydın’ın direkte patlayan şutu genç oyuncunun bir türlü yenemediği talihsizliği, kısmetsizliğiydi.

 

Fatih Terim’in de ifade ettiği gibi Avrupa bambaşka bir sahne ve burada önce yemeyecek, sonra da gol atacaksınız ki takımlarımız genellikle bunun tam tersini yapmayı başarıyorlar. Fakat Fatih Terim futbolcularının yapamadıkları kadar kendi seçimlerini de gözden geçirmelidir.

 

İlk yarı Braga’nın ofsayt ile yakından ilgisi olmayan bir atağını kesen yardımcı hakem Lundberg ikinci devre bu sefer Galatasaray’ın iki atağını yanlış bayrak kaldırarak durdurdu. Üç net hata yapan bir yardımcının futbol bilgisi sorgulanmalıdır. Bu hakemlere görev verenler de elbette.

 

Galatasaray bir süredir kendi evinde Avrupa maçı da kazanamıyor.

 

Peş peşe gelen olumsuz sonuçlar takımlar üzerinde domino etkisiyle moral bozukluğu yaratır. Fatih Terim öncelikle bunu çözmelidir.

 

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com 

 
Toplam blog
: 2033
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

"Keyif verici bir yalnızlık" olarak gördüğüm yazma serüvenimin en önemli merkezlerinden bir tanes..