Galatasaray kaybetti

Derbinin en güzel yanı Avrupai bir şekilde dostça başlayıp bitmesi oldu. Sahada zaman zaman sinirler gerilse de son düdük çaldığında herkesin geride kalanın bir futbol maçı olduğunun farkında olması sahalarda görmek istenen hareketlerin başında geliyor.  

Maçı tek cümleyle özetlemek gerekirse Fenerbahçe, değil derbi sıradan bir lig maçını dahi kazanmasına yeterli olmayacak bir oyunla Galatasaray’ı rahat yendi.

Bu açıdan bakıldığında derbinin sonucunu kazanandan çok kaybeden belirledi desek yanlış olmaz. Zira Galatasaray pas bağlantılarını yapamadı, oyuna hiç hükmedemedi ve korner dahi kazanamayacak şekilde gol pozisyonlarından uzak kaldı.

Bu durumun hem somut hem de soyut nedenleri var.

Somut nedenlerin başında Burak’a ceza sahası içinde değil de kanatta görev verilmesi geliyor ki o Burak Fenerbahçe’de bu mevkide futbola küsmüş, Trabzonspor’da santrafor olarak ise Türkiye’nin bir numarası olmuştu.

Ayrıca Galatasaray’ın son iki şampiyonluğunda çok önemli bir paya sahip olan Selçuk’un özellikle Sneijder’in gelişinden sonra mevki değişikliğine bağlı olarak yaşadığı kayboluş ve savunmada her maç tekrarlanan bireysel hatalar sarı kırmızılıların artık makûs diye tabir edilebilecek kaderini belirleyen taktiksel unsurlar oldu.

Derbide Galatasaray’ın kötü futbolunun soyut nedenlerinin başında ise isteksizlik geldi. Her ne kadar futbolcuların derbi için isteklendirmeye ihtiyacı olmadığı düşünülse de bunun doğru olmadığı dün akşam net bir şekilde görüldü. Bu noktada da ibre takımın teknik patronunu gösteriyor.

Mancini belki de şu an ligdeki en iyi teknik direktör ama o Galatasaray’a profesyonel bir katkıdan fazlasını veremez. Nitekim maçın sekseninci dakikasında elinde kâğıt kalem, Aydın’ı oyuna alırken onun olaya fazlasıyla kitabi yaklaştığı görülüyordu.

Konu motivasyon olunca Fatih Terim’i anmadan geçemem.  Dün akşam futbolcular, takımlar, puan durumu kısaca her şey aynı olsaydı dahi, kulübede Fatih Terim olsa Galatasaray’ın görüntüsü bu olmaz en azından daha fazla mücadele ederdi. Bu nedenle uzun vadede ne olur bilinmez ama dünkü rahat galibiyette Ünal Aysal ve arkadaşlarının da önemli bir payı var.

Fenerbahçe için söylenecek çok fazla farklı söz yok. Sarı lacivertliler şu an ligimizde, iyi bir takımın sahip olması gereken üç özelliği de bünyesinde en fazla barındıran ekip olarak görünüyor: iyi kadro, organizasyon ve istek. Savunmanın göbeğindeki dikkat (Alves ve Egemen) beklerin hücuma katkısı, ileri dörtlünün keskinliği ve ortadaki üçlünün rakibi karşılamadaki başarısı ile Fenerbahçe ligde bulunduğu yerin tesadüf olmadığını gösteriyor.

can.nizamoglu@gmail.com

Twitter: _acn_