Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mayıs '08

 
Kategori
Spor
 

Galatasaray Nasıl Şampiyon Oldu

Galatasaray Nasıl Şampiyon Oldu
 

http://mines.edu


2007–2008 sezonunu mutlu son ile kapatan Galatasaray hakkında çok şey yazıldı, çizildi ve hala da devam ediyor. Tüm bu yazılanlar ve konuşulanların tek bir amacı var o da Galatasaray’ın bu seneki başarısını açıklayabilmek. Bir başka deyişle, yapılmak istenen, ortaya nedenleri koyup buradan başarı sonucuna ulaşmak aslında. Ancak bu noktada gözden kaçan çok önemli bir durum var ki o da futbolun pozitif bir bilim olmadığı gerçeği. Bu, aslına bakarsanız futbolu futbol yapan özellik nedeniyle ne su her zaman 100 derecede kaynıyor bu oyunda ne de E=mc2 oluyor. Elbette futbol tamamen kontrol dışında gelişen olaylar bütünü değildir, mutlak doğruları vardır ve çoğunlukla bu doğrulara paralel hareket edenler başarılı olur ancak tüm etkenlerinden bahsedilse de elde edilmiş bir başarı tüm yönleriyle açıklanamayacaktır.

Galatasaray’ın 17 şampiyonluğunun en büyük nedeni inanç ve hırs olarak gösterildi yönetim, futbolcular ve en çok da taraftarlar tarafından. Bu inanç öyle bir güçtü ki tribünde seyirci, sahada yabancı futbolcu hatta kulübede teknik adam olmasa dahi takımı galip getirebiliyor, rakiplere hiç şans tanımıyordu. Futbolcuların bu atmosferde paraya ihtiyaçları yoktu çünkü her şey para değildi, 3-5-2, 4-4-1-1 gibi taktikler olmasa da olurdu ne de olsa futbolcular inanmıştı bir kere, sakatlıklar da oyuncuları engelleyemezdi nasılsa inanç tüm acıları dindirebiliyordu. Bu, bırakın konuşmayı düşünüldüğünde dahi insana tuhaf gelen açıklamalar Galatasaray’ın bu seneki büyük başarısının tamamen yanlış yorumlanmasıdır. Zira bu açıdan bakıldığında bir takımın en güçlü lokomotifinin inanç olduğu fikri ortaya çıkar ki bu asla kabul edilir bir düşünce değildir. Eğer bir takımda olması gereken birinci özellik inanmışlık olsa idi M.United Alves ve Fabiano için 40, R.Madrid de Ronaldo için 100 milyon sterlini gözden çıkarmaz inanmış futbolcuları transfer ederler ya da alt yapılar çocuklara futbolu değil nasıl motive olunacağını öğretirdi.

İnanmışlık, hırs ve mücadelenin çok bilinmeyenli futbol denkleminde elbette yeri vardır ve bu yerler asla küçümsenmeyecek kadar önemlidir. Özellikle tek ya da birkaç maçlık periyotlarda gerçekten arzulu takımların beklenilenden çok daha büyük başarılar elde ettiği bir gerçektir. Ancak 34 haftalık lig maratonunu, bu süre içindeki sakatlıkları, küskünlükleri, sevinçleri, taktikleri, teknikleri, form düşüklükleri ya da yükselmelerini hatta hava koşullarını bir tarafa bırakıp sadece inanç ile açıklamak abesle iştigaldir.

Eğer Galatasaray’ın başarısı illa açıklanacaksa buradaki ilk figür sarı kırmızılıların çok iyi bir kadroya sahip olmalarıdır. Özellikle son haftalarda çok başarılı bir performans çizen orta alanı, ligin en az gol yiyen savunması ve her zaman tehlikeli hücum gücü ile Galatasaray hiç şüphesiz ligimizin en iyi kadrolarından birine sahipti. Bu kadroda öne çıkan Aykut, M.Topal, Arda ve H.Şükür gibi isimler inançlarından önce beceri ve kaliteleri ile başarının mimarı oldular. Diğer taraftan Volkan, Barış, Mehmet ve diğer genç futbolcuları takıma mükemmel şekilde monte ve takımın 29 hafta boyunca başındaki isim olan Kalli’nin de bu şampiyonlukta çok büyük payı vardır. Ancak sağlıksız “inanmışlık” düşüncesi öyle bir boyuta taşındı ki insanlar Kalli kaysaydı Galatasaray şampiyon olamazdı demeye kadar gidebildiler.

Neticede Galatasaray, önce kaliteli kadrosu, futbolcularının üst düzey performansı ve teknik adamının başarısı; sonra da hırsı, mücadelesi, taraftarının desteği ve diğer onlarca faktör ile şampiyon olmuştur. Bunu böyle kabul etmek ve 34 haftalık maratonun sonucunu asla tek bir nedenle açıklamamak gerekir. Eğer işler bu kadar kolay olup futbolda en önemli unsur inanç olmuş olsa son dört sezonda Galatasaray, iyi futbolcular transfer etmek olmuş olsa Fenerbahçe, taraftar desteği ve mücadele olmuş olsa Beşiktaş ve sadece şans olmuş olsa herhangi bir takım şampiyon olurdu. İş tüm bilinen faktörleri aynı potada eritmek ve mümkün olduğunca çok bilinmeyen faktörü bilinir kılmaktır zira sürdürülebilir başarı ancak bu şekilde mümkün olacaktır.

 
Toplam blog
: 788
: 1417
Kayıt tarihi
: 11.11.07
 
 

Çoğu çocuk gibi ben de futbolcu olmak istedim, olmadı. Bu oyundan kopmamak adına üniversite yılla..