Galatasaray Servet'i olan bir takımdır!

Galatasaray ve Fenerbahçe’nin farklı detaylarla aynı psikolojik sorunlar yaşıyor olması çok ilginç; Hagi’nin basın toplantısındaki gülen yüzü her şeyi özetliyordu sanki.

Dünkü maç öncesinde en fazla merak edilen konuların başında taraftarın Adnan Polat’a ne tepki vereceği vardı. Taraftar bu polemiğe girmeden takımının sahada ne yapıyor olduğu ile ilgilenmeyi tercih ederek çok doğru bir karar vermiş oldu. Ancak bu ateşkesin nereye kadar devam edeceği takımın genel istikrarı ile direkt olarak bağlantılı olduğunu unutmamak gerekiyor.

Sıkıştığı zaman dilimlerinde Hagi’nin Servet’i ileri sürmesi bu takımın ne kadar sıkıntıda olduğunun bir başka göstergesiydi. Ali Sami Yen’in kapanış gecesinde yaşanan Sivasspor karşısında tekrarlanınca iş yine Servet’ düştü, çıktı golünü attı ve geri döndü.

Fenerbahçe ve Galatasaray’ın savunmacılarının kurtarıcı rolüne soyunması haftanın ilginç notlarındandı.

Santraforların temel görevi çok gol atmak değildir. Ancak ya golü hazırlayacak ortamı yaratırlar ya da takımı rahatlatan golü atarlar.

Dün akşam Galatasaray’ın santraforu olarak görev yapan Kazım, gol öncesinde sırtı kaleye dönük bir şekilde Sabri’ye doğru topu yönlendirirken golün pasını verecek Barış boş koşu yapmaya çoktan başlamıştı. Şimdi bu pozisyonun başlangıcındaki Kazım’ın santrafor görevini tam olarak yapıp yapmadığı, Sivassporlu defans oyuncusu Barış’ı kaçırmasaydı gole dönüşen atak olgunlaşır mıydı tartışmaya açıktır. Kazım, Fenerbahçe’deyken de santrafor bölgesinde denenmiş en fazla dünkü kadar oynayabilmişti. Zaten Galatasaray, Stancu oyuna girdikten sonra hücumunu zenginleştirdi. Kazım’ın maçın ilerleyen bölümlerinde arkadaşlarıyla bir senkronizasyon sorunu yaşadığını da gördük.

Galatasaray’ın kadrosunda olan ve şu an çeşitli sebeplerle oynayamayan futbolcuları var; Arda, Baros, Kewell… Bu oyuncuların dün sahada oynayanlardan pozisyon yaratmada çok daha yetenekli olduğunu düşünüyorum. Onlar geri döndüğünde Galatasaray daha farklı futbol oynayacaktır.

İşte böyle zamanlar geldiğinde Kazım ister istemez sağ kanada geçecek; Pino ile önemli bir yarış içine girecek bu da kendisini göstermek için o bilindik, tanıdık bireysel oyununa geri dönme ihtimalini güçlendirecektir.

Galatasaray Baros’una kavuşamazsa, Stancu’dan da bu bölgede istediği verimi alamazsa, yaşadığı sorunların sürekli kendisini tekrar edeceği de bir kehanet olmasa gerektir.

Sivasspor’u en son Fenerbahçe karşısında izlemiştim. Süper Lig’in fazlasıyla vasat bir takımı ve bu futbolculardan mı kaynaklanıyor yoksa teknik direktör Rıza Çalımbay bu görevin altından kalkamıyor mu karar vermek kolay değil. Savunma yönü çok güçlü görünüyorsa da hücumda hiç yoklar. Gecenin en etkili atağında Mehmet Yıldız’ın topu doğruca kaleci Ufuk’a nişanlaması Sivasspor’un kalitesinin de işareti oldu. Kuşkusuz bu takımın bu duruma düşmesinde Bülent Uygun’un vebali oldukça fazladır.

Yeni transferlerden Yekta özgüveni kararında oynadı. İlerleyen haftalarda Barış’ın bulunduğu yerde denenebilir.

Stancu ise hücumu zenginleştirdi; Galatasaray’ın genel ortalaması içinde kaliteyi arttırdı. Daha iyi olabileceğinin sinyallerini verdi. Ancak son yıllarda Galatasaray’a gelen futbolcuların genel tavrının ve çizgisinin hep böyle başlayıp sonradan vasata dönüştüğünün o kadar çok örneğini gördük ki ister istemez düşünce belirtirken dikkatli olma ihtiyacı hissediyoruz.

Sonuç olarak Servet'i olan takım kazanmış oldu.

Anadolu’nun dört puan bıraktığı yarışta İstanbul’un 9 puan toplayarak beş puanlık avantaj yakaladığı bir haftayı geride bırakıyoruz. Haftaya dananın kuyruğunun kopacağı çok kritik maçlar var. İnsan şimdiden heyecanlanıyor.

http://twitter.com/uzaygokerman

uzaygokerman@gmail.com